ORHAN KILIÇOĞLU
‘’Bu yazımı, siz mübarek ülkücülerin, son günlerdeki şehit cenazelerinde sergilemiş olduğunuz milli duruşunuzun ve emsalsiz asaletinizin nereden geldiğini ifade etmek için kaleme aldım’’
Bunca engelleri aşıp, nefse hoş gelen ve cazibesi yüksek çeşitli eğlence mekânlarını iterek, Ülkü Ocaklarına gelip, buralarda memleket meselelerini konuşup, Himalaya büyüklüğündeki davayı o küçük omuzlarınıza yüklenerek, Türk milletinin yegâne istiklâl ve istikbâl ümidi olma şerefini taşımanızın ve de emsalleriniz oyunda oynaşta iken şehit cenâzelerinde göstermiş olduğunuz milli duruşunuzun ve emsalsiz asaletinizin nereden geldiğinin üzerindeki tespit ve görüşlerimi arz etmek istedim.
Bu tespitlerimi, üç ana başlıkta ifadeye çalışacağım:
Tohum,
Süt
Ve ninni
Her yönüyle mükemmel bir insanın (ÜLKÜCÜNÜN) yetiştirilmesinde;
Ana rahmine düşen tohumun,
Ana göğsünden emilen sütün
Ve beşikte belenirken, kulağına anası tarafından fısıldanan ninninin çok büyük bir önemi vardır.
Bu gerçek, İslâmi terbiyede de, Türk’ün töresinde de böyledir.
Ana rahmine düşen tohumda temizlik,
Emilen sütte helâllik,
Anası tarafından kulalğına fısıldanan ninnide ise;
Bir asâlet, üslup ve bir mâna söz konusudur.
SEVGİLİ ÜLKÜCÜ BOZKURTLAR!
Sizlerin ülkücülüğünüze vesile teşkil eden ve sizleri Ülkü Ocaklarıyla buluşturan şey; yukarıda sıraladığım bu üç özelliğe fazlasıyla sahip olmalarınızdır.
Tohumu temiz olanlar;
Soyuna ihanet edemezler.
Helâlinden süt emmişler;
Devletine ihanet edemez ve milletini çalamazlar.
Bir asâlet, üslup ve kutsiyet ifade eden sözlerden mürekkep ninnilerle, nurani anacıkların mübarek kucaklarında belenerek büyütülenlerin ağızlarından hiçbir zaman, Vatan – Millet – Din aleyhinde ve Devletin bütünlüğünü tehlikeye düşürecek olan sözler duyamazsınız.
Bugün vatanımız üzerinde bir kaos yaşanıyorsa, devletimiz bölünmenin eşiğine sürüklenerek milli ve mânevi değerlerimiz inkâra kalkışılıyorsa, bunların sebebini; bizlere bunları reva görenlerin TOHUM, SÜT ve NİNNİLERİNİN BOZUKLUĞUNDA ARAMALIYIZ.
Merhum Başbuğumuzun gayretleri sayesinde yetişen ülkücü gençlik, belki de Türk milletine Allah’ın son hediyesidir.
Bu son hediyeyi, son ümidi, son mübarek nesli kaybetmeyelim. Elimizden geldiğince, madden ve mânen yardımcı olalım. Bu şekil bir çaba, yarın mahşerde hayırlı amellerimizden biri olarak önümüze konulacaktır inşallah.
ÜLKÜCÜ BOZKURTLAR, SİZLERE SESLENİYORUM!
Sizler, son ümitlerimiz ve son kurtuluş reçetemizsiniz.
Allah, sayılarınızı, imânlarınızı ve güçlerinizi artırsın inşallah.
Hepinizi teker teker muhabbetle kucaklıyorum.
Bu yaştan sonra bizler, sizlerden aldığımız moral ve güçle ancak huzur bulabileceğiz.
Türk’ün duası ve Allah’ın rahmeti üzerlerinize olsun.
VE SON OLARAK DİYORUM Kİ
Ülkücülük anne rahminde başlar,
Emilen süt ve kulağa fısıldanan ninnilerle gelişir
Ve ülkü ocaklarında pişirilerek gerçek kıvamını bulur.
Daha açık bir ifadeyle;
Hamdım, piştim, yandım misâli.
Damarlarında başka milletlerin kanını taşıyan,
İman ve ahlâk fukarası,
Soysuz – sopsuz,
Tohumu bozuk,
Emdiği süt haram
Ve ninisi Ermenice, şuca buca olanlar elbetteki her makam ve her zeminden sana karşı havlayıp salya akıtacaklardır. Bundan moralin bozulmasın, bu senin şerefindir bilesin.