Murat Gedik
7 Haziran 2015 genel seçimlerinin sonucu ülkenin en kısa zamanda bir erken seçime götürüleceği belliydi. Hem Cumhurbaşkanı´nın açıklamaları, hem bazı AKP’li milletvekillerinin açıklamaları bunu teyit ediyordu. Sadece yasaya göre bir 45 gün dolması lazım idi.
AKP’nin tek başına iktidardan düşmesi belli ki bazı çevreleri korkutmuştu ve bu sebepten tekrar erken seçim diyerek bir daha tek başına iktidar yolu aranmalıydı. Başta terör örgütünün siyasi kanadı HDP’nin barajı aşması sonucu AKP tek başına iktidarı kaybetmiş oldu. Çözüm diyerek Devlet’e adeta diz çöktüren zihniyet ülkenin bir bölümünü terör örgütüne terk etmesi bunun başlıca sebebidir. Oslo, Habur, Dolmabahçe gibi yüz kızartıcı buluşmalar nihayet AKP’ye pahalıya patladı. Bu arada ise terör tekrar hortladı ve başta güvenlik güçlerimiz olmak üzere onlarca şehit verildi.
Haklı olarak seçim sonrası başbakan Davutoğlu’na koalisyon hükümeti kurma görevi verildi. Fakat ta baştan belliydi bu işi 45 güne yayıp Cumhurbaşkanı´na erken seçim kararı aldırması için zamana oynanması. Önce otuz gün gibi bir zaman içinde CHP ile görüşüldü ve olmadı dendi. MHP ile ise sadece 2.5 saat görüşüldü, o da zaten göştermelik içindi. AKP HDP ile görüşmedi, sırf halktan ve özellikle MHP’den çekindiği için. Yoksa bölücülerin babası bebek katili ile her zaman beraberler, herkes artık bunu bilmekte.
Anlaşılan o ki AKP MHP ile koalisyon görüşmesi için gitmemiş, buna rağmen MHP 4 şart öne koşuyor ve bu sebepten olmadı deniyor. Oysa ki MHP’nin şartları şunlar:
- Anayasa’nın ilk dört maddesi değiştirilemez ve değiştirilme teklifi dahi edilemez;
- Çözüm süreci eksiksiz ve bahanesiz kaldırılmalı;
- 17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk konuları araştırmaya alınmalı;
- Cumhurbaşkanı anayasal yetki ve sorumluluk içinde hareket etmeli.
Bu yukarıda sayılan hangi konular acaba AKP için kabul göremezdi? Hatta işin garip tarafı AKP bunları güya duyunca müzakere için görüşülmesini dahi istememiş. Şimdi ilkeli, demokrat ve samimi olan bu konuları dahi müzakere etmek isteyebilir mi? Demek ki bir korku var ve o korku MHP ile AKP’nin koalisyon hükümeti kurmamasına sebep oldu, gerçi baştan belli o niyet yoktu ya. Bu arada bakan Faruk Çelik bir açıklama yaparak bu maddelerin hiç birinin AKP için kabul edilemez olmadığını açıkladı; buyurun buradan yakın.
Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yapmış olduğu açıklamalar ile bu dört maddeyi de kabul ettiğini zaten belirtiyor. O zaman engel nerede?
Şu ortamda AKP’nin aklına anayasanın dört maddesinin değiştirme fikrinin şimdilik buzdolabına kaldırıldığına inanıyorum. Türklük ile sorunları var. Doğru! Ama şimdilik bu işi gündeme getirmezler.
Yaşanan terör olayları zaten çözüm sürecini rafa kaldırmış durumda, bu da engel teşkil edemez.
Cumhurbaşkanı´nın anayasal çizgiler içinde hareket etmesinin koalisyon için engel olacağını kabul ediyorum. Fakat bu konu da rahatlıkla aşılırdı.
Geriye kalıyor sadece 17-25 Aralık rüşvet, yolsuzluk ve hırsızlık konusu. İşte bu konu sayılan 4 maddenin içinde kabul görmeyeceği maddedir. AKP korkuyor rüşvetin, hırsızlığın ve yolsuzluğun üzerine gidilmesinden. Hatta MHP bu konuda o kadar net ki “ucu kime dokunursa dokunsun rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk araştırılsın” diyor.
Hep öğretilir çocukluktan belli rüşvet, hırsızlık ve yolsuzluk en büyük ahlaksızlıklardan diye. Allah bunları lanetlemiş ve yetim ve öksüz hakkı yiyenlerin yerlerinin cehennem olduğu kesindir. Artı eskiden bu ahlaksızlıkları yapanlar toplum içine dahi çıkamazlarmış, ya şimdi? Yani açıkcası AKP – MHP koalisyonunun kurulamamasının tek sebebi bu ahlaksızlıklar mı?
***
Herkes yazıyor, çiziyor ve MHP’yi koalisyon kurmamakla suçluyor. Yandaşlık almış başını gidiyor. Bu tipler vicdanlarına değil de cüzdanlarına bakarak yazıyorlar. Kimileri de balıklamasına atlıyor.
Bu yazıp çizenleri görünce sanal alemde bir soru sordum. MHP koalisyondan kaçtı deyip ağzına sakız yapanlar, benim şu sözüme amin diyebilecekler mi diye: ”Koalisyondan kim kaçtıysa Allah belasını versin. Ben amin diyorum… Ya siz?” Çok ilginçtir ki mesajlarıma hep cevap veren ya da benim paylaşımlarımı her zaman beğenen AKP’li dostlarımdan bir tanesi bile ne “amin” demiştir ne de beğeni tuşuna basmıştır.
Sayın Devlet Bahçeli 7 Haziran öncesi ve sonrası ne dediyse hep arkasında durdu. Ona iftiralar atanlar oldu, HDP ile koalisyon dahi kuracak diye. Ama bu iftiraları atanlar bir şeyi unutmuşlardı; o ahlaksızlıklara savas açmıştı ve 17-25 Aralık gibi ahklaksız konular araştırılmalıydı, ona iftira atanlar onu kendi karakterleriyle karıştırmışlardı.
***
Bu arada Türkiye siyasetinde ahlaksızlıklar almış başını gidiyor. Siyasi irade, siyasi omurga yoksunu olanları başka partilerden devşirmeye çalışıyor. Ahlaksızlık girişimleri bir değil ki?
Şimdi anladın mı benim özellikle müslüman kardeşim koalisyonun niçin kurulmadığını? Ekonominin tepe takla gittiği, terörün iyice azdığı bir ortamda birilerinin ahlaksızlıkları ortaya çıkmasın diye bu koalisyondan kaçanlar bunun vebalini nasıl ödeyecekler? Bu arada PKK da resmen hükümete girdi, yoksa bu da hedefler arasında mıydı?