Dr. Hayati Bice
Geçen hafta TARAF gazetesinin manşetine yerleştirdiği “MHP’ye Operasyon” haberinin alt başlığında planın bir aşaması şöyle deşifre edilmişti:“Bahçeli’nin dine ve ülkücülüğe uzak olduğu söylemi yayılacak.”
***
Cep telefonumun bir sorunu için uğradığım işyerinde tasavvuf ehli genç bir arkadaşımın “Ya Hocam, Bahçeli’nin dinî konularda duyarsız olduğu söyleniyor. Hatta kendisine Cuma namazını kılması gerektiğini söyleyen parti imamını kovmuş. Bu doğru mu? Ne dersin?” sorusunun üzerinden hafta geçmeden atılan bu manşet nice zamandır yazmayı isteyip de hep ertelediğim bazı tanıklıklarımı yazmamı zorunlu hale getirdi.
***
Yıl 2006 idi; MHP TBMM dışında kalmıştı ve iktidar olma ihtimali ufukta bile gözükmediğinden MHP Genel Merkezi’nin 2004’de taşındığı görkemli binası çoğu zaman sessiz ve ıssız bir görüntü veriyordu. MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli, makam odasına çekilip partinin ilk seçimlerde izleyeceği stratejiye ve Türk milliyetçiliğinin siyasi organziasyonunun geleceğine yönelik istişareler içerisindeydi. Kendilerini bir hekim arkadaşım ile ziyaret ederek beraber hazırladığımız “Örgüt Kültürü” ; “Öğrenen Organizasyon” ve “Ülkücü Toplam Kalite” gibi sosyal konuların “MHP örneği”nde nasıl uygulanacağına dair birkaç sunum yapmıştık.
Tam o günlerde ZAMAN gazetesinde Hasan Cemal’in yazdığı kitabında “Cumhuriyet Anıları”nı anlatırken yer verdiği ve özetle “İlhan Selçuk, Bahçeli ile sürekli görüşüyor”anlamındaki sözlerinden hareketle MHP liderinin “solcularla istişare eden” , “dine uzak bir kişilik” olduğu ülkücü tabanda alttan alta işleniyordu. Cemaatin haftalık haber dergisi AKSİYON’da ise MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş’in ne kadar “dindar bir lider”olduğu, Türkeş sonrası MHP’nin giderek Türk-İslam Ülküsü’ne yabancılaştığı açıkça yazılmıştı. Bunun cemaat tabanında ve MHP kitlesi içerisinde yayılan vulgarize söylemi“Bahçeli’nin alnını secdeye koyduğunu gören yok” iftirası idi. Tam da o günlerde Anlkara İlahiyat’ın dekanı Prof. Dr. Beyza Bilgin‘in bir ricası yine İlahiyat Fakültesinde görev yapan bir profesör tarafından Sn. Bahçeli’ye ulaştırılmak üzere bana iletildi. Sn. Bilgin, “İlahiyat Fakültesi Mescidi’ne Cuma namazına geldiği bir gün Sn. Bahçeli’ye makamında bir kahve ısmarlamak” istiyordu. Bahçeli’nin Cuma namazlarını o sıralarda Gazi Mahallesi’ndeki Camii’de kıldığını biliyordum. Demek ki, bazen de o zamanlar ikamet ettiği Tandoğan’daki evine yakın olan İlahiyat Fakültesi mescidini de Cuma namazı için tercih ediyordu. Bu küçük camilerde Cuma namazı kılmayı tercih etmesi, Bahçeli’nin dinî vecibeleri yerine getirirken reklam yapılmasından kaçınmak hassasiyeti idi.
Bir görüşmemizde İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Beyza Bilgin’in ricasını Sn. Bahçeli’ye iletirken, aleyhindeki “dine uzak” söylentileriyle oluşturulan “gri propaganda“nın ülkücü gençler arasında yayılmaya çalışıldığını, MHP tabanının dindar kesiminin bu söylemlerden etkilenerek MHP’ye ve liderine yabancılaştırılmak istendiğini söyledim. Buna karşılık Bahçeli’nin “Ne yapalım, herkes herşeyi söyler” sözlerine yakın siyasi tarihten bir örnek ile yanıt verdim: “Biliyorsunuz Mesut Yılmaz’ın dinî pratiklere uzaklığını. Ama, Mustafa Taşar ile Halil Şıvgın onu adeta silah zoru ile Kocatepe Camii’ne Cuma namazına götürdüler. Siz de her ay en azından bir Cuma namazınızı Kocatepe Camii’nde kılmalısınız.” Bu teklifime Sn. Bahçeli, kollarını açarak “Doktor bey, şimdi Cuma namazımızın reklamını mı yapalım??” sorusu ile karşı çıktı. Konuyu sadece Sn. Bahçeli’ye iletmekle kalmadım; o zamanlar MHP MYK üyesi olan ilahiyatçı Prof. Dr. Abdurrahman Küçük‘ten de bir yüzyüze görüşmemizde ‘Bahçeli’yi arada bir Cuma namazını Kocatepe Camii’nde kılmaya ikna etmesi’ni talep ettim.
***
Bu görüşmemizden neredeyse 1 yıl sonra o zamanlar Yeniçağ gazetesinde yazan Sabahattin Önkibar’ın bir yazısı MHP tabanında bomba gibi patladı:“Bahçeli Cuma Namazına neden gelmedğini soran İmamı MHP’den Kovdu” (1 Ocak 2008, Yeniçağ)
Baştan aşağı yalan-yanlış bilgilerle dolu olan habere göre MHP’nin yeni binasında Cuma günleri kılınan ve yüzlerce kişinin katıldığı Cuma namazı esnasında Bahçeli 2. kattaki makam odasında oturuyor ve namaz için aşağıdaki mescide inmiyordu. Önkibar’ın iftirasına göre bunun ülkücüler arasında hoş karşılanmadığını söyleyen imam Mehmet Demirdelen, Bahçeli’nin makamından apar topar tartaklanarak çıkartılmış ve binaya ve teşkilatlara girmesi yasaklanmıştı. Oysa MHP Genel Merkezi’nde çalışma düzenini azıcık olsun bilenler bilirdi ki, Sn. Bahçeli, Cuma günleri sessiz sedasız bir şekilde evinden Cuma namazını kılacağı küçük camie gider, parti genel merkezine Cuma namazını dışarıda kıldıktan sonra gelirdi. MHP Genel Merkezi’nde Cuma namazı kılmak istememesinin nedeninin ise insanların kendisine görünebilmek için Cuma günleri MHP Genel Merkezi’ne yığılarak ibadetlerine riya karıştırmaları ihitimali idi. Ayrıca bilenler bilirler ki, Cuma namazı sonrası el öpmek için kuyruğa girecek kişilerin oluşturacağı izdiham da Sn. Bahçeli’nin asla hoşlanmayacağı bir durumdur. Bahçeli’ye yönelik fiillî saldırıdan sonra (1986) tedbir için yakın koruması olarak, evinde görev alan bir akrabamın bana ilettiği bizatihi gözlemleri de Sn. Bahçeli’nin bırakın Cuma namazına gitmemesini namaz konusundaki hassasiyetine tanıklık ediyordu. Gerçekler bu şekilde olmasına rağmen Sabahattin Önkibar’ın yalan haberinin tesiri bugüne kadar ulaştı ve benim cep telefonu bayii olan ve asla bir art niyeti olmayan tasavvuf ehli genç arkadaşımın bana geçen hafta sorduğu soruya kadar dilden dile yayılarak geldi. Benim ricam ve Abdurrahman Küçük’e ısmarladığım görev Devlet Bahçeli’nin Kocatepe Camii’nde bir Cuma namazında görüntü vermesine yetmedi ama 2011 seçim kampanyasını başlatmak için Kars’ın Ani harabelerindeki Fetih Mescidi’nde MHP’li bir grup ile birlikte kılınan Cuma namazı görüntüleri “Bahçeli’nin alnının secdeye değdiğini gören yok” iftirasını biraz olsun hafifletti.
***
TARAF gazetesinin Cuma günkü manşeti hakkında uyarılarımı paylaştığım bir MHP Başkanlık Divanı üyesine Sabahattin Önkibar’ın yaydığı fitnenin izalesi için birşeyler yapılmasını söylediğimde “Sn. Genel Başkan bu işlerden hoşlanmaz ki, geçen yıl bastırdığımız MHP takviminin bir sayfasına Ani Harabelerindeki Cuma namazı görüntüsünü koymak istediğimizde ona bile karşı çıktı” diye yakındı. Yine de birşeyler yapılmasının şart olduğunu; çünkü “Bahçeli’nin İslam ile ilişkisinin önümüzdeki seçim kampanyasının bir parçası” olacağının anlaşıldığını söyledim. MHP Genel Merkezi’nin önemsediğim birkaç isminden birisi olan yönetici, “Koskoca MHP camiası bir Sabahattin Önkibar fitnesini engelleyemiyorsa biz ne yapalım?” deyince bu yazıyı yazmamın artık benim için farz-ı kifaye olduğunu düşündüm. İşte bu düşünceyledir ki, neredeyse 10 yıldır sadece birkaç arkadaşım ile paylaştığım bu bildiklerimi kamuoyu ile paylaştım. Sn. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu kadarına bile rıza göstermeyeceğini bile bile…
Ne yapalım “Fitne adamı öldürmekten beterdir” diyen Rabbimizin hatırı en üstündür.
______________________________
NOT: Bu yazımda bahsedilen kişilerden sadece birkaç tanesini ismini verdim. Diğer kişlerden isminin yayınlanmasında sakınca görmeyenlerin isimlerini de bilahere vermeyi düşünüyorum.
* Dr. Hayati Bice, Ülkücü Yazarlar Derneği (ÜLKÜ-YAZ) Kurucu Genel Başkanıdır.