Hanefi BOSTAN
Kızıl Çin Hükümeti, Doğu Türkistan’da yaşayan Türklere reva gördüğü zulüm, işkence ve katliamlar yıllardır bütün şiddetiyle devam ediyor. Bir taraftan “namaz ve oruç” ibadeti yasaklanırken, diğer taraftan da “gıda maddesi satan Doğu Türkistanlı esnafa işyerinde 6 çeşit içki bulundurma zorunluluğu” getirilerek buna uymayanlar tutuklanıyor. Yine Çin hükümeti Müslüman Türklerin bulundukları bölgelerde “içki festivali düzenleyerek Doğu Türkistanlı gençlere bu festivale katılma zorunluluğu” getiriyor.
Bunlarla yetinmeyen Kızıl Çin Hükümeti, Türklerin “tesettürlü olan eşlerini gözaltına” almaya başladı. Doğan Haber Ajansının haberine göre; Doğu Türkistan’ın Kaşgar vilayetinde tesettürlü oldukları için gözaltına alınan eşlerinin serbest bırakılmasını isteyen Uygur Türklerine polis müdahale edince olaylar çıktı. 22 Haziran’da, çıkan olaylar sırasında 28 Türk, Çin polisi tarafından katledildi. Dogu Türkistan Maarif ve Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Abdulehed Er, “Doğu Türkistan’da şuan hiç kimin can ve mal güvenliği yok. Her gün binlerce genç hapise atılıyor ya da öldürülüyor. Keyfi tutuklama yargısız infazlar devam ediyor. Doğu Türkistanlılar ’Ne zaman evime baskın yapılır’diye korku ve endişe içinde yaşıyorlar. Onların kendisi ve ailesini koruma savunma yetkisi yok”.
Katliam üzerine, Anadolu Ajansı da, Abdulehed Er ile bir röportaj yaptı. Er röportajında ; “Dogu Türkistan’ın Kaşgar’a bağlı Maralbaşı ilçesinde Komünist Parti ve yerel yönetim ortaklaşa bir genelge yayınladı ve bu genelgeye göre tüm memurların, öğrencilerin, öğretmenlerin, Komünist Parti’ye üye olanların ve onların birinci dereceden yakınlarının da oruç tutmalarını yasakladığını” belirtti. Er, “Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde”, Ramazan ayı boyunca memur, öğrenci ve öğretmenlerin oruç tutmasının yasak olduğunu belirterek, “oradaki insanlar bu genelgeyi uygulamak zorunda kalıyor. Uygulamayanlara yönelik hapis cezaları ya da para cezası var” dedi.
Ayrıca, Çin yönetiminin Müslümanların yaşadığı bölgelerde faaliyette olan lokanta, aşevi gibi yerlerin Ramazanda özellikle gündüz saatlerinde hizmet vermesi için genelge yayınladığını da öne süren Er, şöyle devam etti: “Bu yıl yeni bir uygulama başlatıldı. ’Bira içme festivali’adı altında. Müslüman bölgelerde insanları toplayarak bira içme yarışması yapıyorlar. Bununla da halkın orucunu bozmaya çalışıyorlar. Aldığım bilgiye göre Hoten vilayetinin Niya ilçesinde Uygurları meydana toplayarak bira içme yarışması yaptıklarını bunun adına da ’Mutluluk, bira içme yarışması’olarak adlandırdıklarını biliyoruz. Bunların görüntüleri de var elimizde.”
Memurların, öğrencilerin, öğretmenlerin, kadınların ve 18 yaşından küçüklerin camiye girmelerinin de yasak olduğu anlatan Er, “Bununla ilgili camilerin kapısına genelge astılar. En son genelgelerden bir tanesi de bir bölgenin insanları başka bir bölgede namaz kılamıyorlar. Kendi bölgesi haricinde namaz kılanları, imamların polise ihbar etme zorunlulukları var. Eğer imam ihbar etmezse o imama da hapis cezası var. Bu sebeple insanlar camilere girmek için kimlik kartı gibi bir kart göstererek girebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
Doğu Türkistan’da Uygur Türklerine oruç tutma ve namaz kılma yasağı getiren, özellikle Ramazan ayında bira içme festivalleri düzenleyen, tesettürlü kardeşlerimizi gözaltına alan ve bu iğrenç uygulamalara tepki koyanları katleden Çin Hükümeti’ni şiddetle kınıyoruz. Başta Türk Hükümeti olmak üzere, İslam İşbirliği Teşkilatını, Birleşmiş Milletleri, uluslararası bütün insan hakları kuruluşlarını ve bütün dünya kamuoyunu Doğu Türkistan’da yaşanan insanlık dışı olayların durdurulması ve soykırım boyutuna gelen katliamları durdurması için harekete geçmesi çağrısında bulunuyoruz.