Murat Gedik
24 Nisan; Türk milletinin şanlı tarih sayfasına eklenmek istenen bir kara lekedir. Her sene bu tarihte Dünya’nın her yerinde sözde Ermeni sorunu gündeme getirilir ve Türk milleti karalanmak istenir. Ve her sene buna karşılık bir avuç Türk insanı samimi niyetleriyle ellerinden geleni yapmaya çalışır ve bu sözde Ermeni sorununa karşılık verebilmek için adeta çırpınır.
Bu Ermeni sorunu olayı bütün Türk Varlığı’nı tehdit eder ve Avrupa’da yaşayan Türk insanını da yakından ilgilendirir. Avrupa Türk’ünün huzuru her 24 Nisan’da kaçar ve kendini tehdit altında görür.
Tarihi siyaset ile karıştıranlar, ezelden beri Türk ve İslam ile sorunu olanlar Ermeniler´i her 24 Nisan’da öne sürerler ve onlara sözde insanlık adına destek verirler. Nasıl insanlık ise hayatlarını Ermeni terörü dolayısıyla kaybeden yüzbinlerce Türk insanı bunların aklına gelmez.
***
Tam bir sene oldu Almelo’da nefret anıtının gündeme gelmesi. Her daim uyanık olması gerekenler aniden uyanıp sanki etekleri tutuşmuş gibi tepki verebilmek için yollar aradılar. Yanılmıyorsam üç defa tepki gösterisi düzenlendi ve istenilen etki bir türlü yakalanamadı. Yapılanların doğru ya da yanlış olup olmamasını tartışmanın bir anlamı yok. Fakat Almelo nefret anıtı konusu bir seneyi geçti. Bu koca bir yıl içerisinde Allah aşkına neler yapıldı? Daha doğrusu yapması gerekenler ne yaptılar? Ermeni sorununun 100. Yılının daha kapsamlı olarak gündeme geleceği belli değil miydi?
***
İyi niyetli arkadaşlar samimiyetlerini öne atarak kendi imkanları dahilinde başta Hollanda Meclisi olmak üzere Ermeni sorunu ile ilgili tepki çalışmalarını yapmaktalar, fakat asıl çalışma yapması gerekenler acaba ne yaptılar bu son bir yıl içerisinde?
Türk milleti tepkisiz kalıyor diye Hollanda Türk toplumunun fertlerine, STK’larına ve diğer kalıcı unsurlarına laf atanlar önce bir aynaya bakmalılıar. Bu Ermeni sorunu ne mevcut fertlerimizin ne de mevcut STK’ların çalışmalarla engelleyebileceği bir sorun değildir. Ermeni sorununun üzerine gitmek için bilgi, donanım, uzmanlık ve para gibi konular gerekir. Ve bu konuyu çözmesi gereken yerleri tenkit etmeyip fert ve STK’lara laf atmak cehalettir. Ayrıca “BEN” deyip bu işe ehil olmayıp dalan fert ve STK’lar ancak Türk Milletinin düşmanlarının ekmeğine yağ sürerler. STK’lardan asli görevlerinin ne olduğunu dahi kavrayamamanın delilidir bu konunun üzerine gidilmesini onlardan beklemek.
***
Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenler acaba Ermeni sorunu konusunda ne düşünüyorlar? Cumhurbaşkanımız, başbakanımız, bunların danışmanları Ermenilerin eline koz verecek Ermeni sorunu ile hiç konuşma yaptılar mı, hiç özür dilediler mi? Tehcir insanlık dışı bir girişimdir dediler mi? Erivan sokaklarında Ermeniler’le kolkola gezdiler mi? Kardeş Azerbaycan bayrağını Ermeniler incitilmesinler diye yasakladılar mı? Yüzlerce müslüman kadınına tecavüz edilip katledilenlere lojistik destek olarak kullanılan Akdamar Kilisesini Devlet parası ve eliyle tekrar ibadete açtılar mı?
Ya Allah aşkına Türk Devleti’nin bir dışişleri var. Hangi proje ile bu Ermeni sorunu üzerine gidiyor diye neden hiç açıktan sorulmaz?
Aynı zamanda bazılarımız haklı olarak Ermeni sorununu savunanları tenkit ediyorlar, ediyorlar ama büyüklerimizin bu yukarıda yazılı olanları yaptıklarında da adeta alkışlıyorlar ve imkan olsa ellerinden öpecekler. Onlara da söylemek lazım “Büyük diye elini öptüklerinizin yanlışlarını alkışlıyor ve o yanlışları yapan başkası olunca saldırıyorsanız, bilin ki o zaman iradenizi teslim etmiş, vicdan ve samimiyetiniz ise bitmiş demektir.”
***
Ermeni sorununun üzerine gidilecekse öncelikle büyük kapsamlı bir projeye ihtiyaç var. Bu sorunun üstesinden gelebilmek için Devlet adamlarının ya da büyük bildiklerimizin öncülüğü gerekmektedir. Tabi bunun için önce Milli Ruh gerek.
Biri söylesin artık bizim büyüklerimiz ne yaparlar?