Erdoğan her “faiz” dediğinde dövizin ateşinin yükseldiğini savunan Ayhan, “Sözde faiz lobisine savaş açan, yandaş inşaat firmalarına ve havuz sermayesine seçim kıyağı yapmaya niyetlenenler, Cumhurbaşkanı’nın Merkez Bankası’na yönelik neredeyse tehdide varan sıkıştırmasına rağmen faiz bir türlü indirilememektedir. Cumhurbaşkanı’nın ısrarının özel sektöre faturası ağır olmuştur. Faizle oynanırken, bu durum 180 milyar dolar borcu olan özel sektörü riske atmaktadır. Bu, ülkenin geleceği açısından sıkıntılı bir olaydır. 2 milyon konut var, faizleri düşürüp onları sattırmaya çalışıyorsunuz ama bu durum daha da sıkıntı getirebilir” dedi. Ayhan, ocak ayı enflasyonunun beklenenden yüksek çıktığını ifade ederek, son bir haftada dolar kurunun 2.45’e dayandığını, döviz borcu olan şirketlerin sırtına 18 milyar TL ek yük bindiğini ileri sürdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oturduğu makama demokrasi sayesinde geldiğini, ancak şimdi demokrasiyi ayaklar altına aldığını iddia eden Ayhan, “Erdoğan’a kadar görev yapmış 11 cumhurbaşkanının elbette farklı düşünceleri olmuştur. Ama hiçbiri bu kadar pervasız, kontrolsüz, devlet teamüllerini hiçe sayan bir seviyeye düşmemiştir” dedi. 1996 yılında güle oynaya kurdelesi merasim ile kesilen bankaların bugün şer lobileri olarak görüldüğünü belirten Ayhan, “Sayın Cumhurbaşkanı birkaç ay önce bahse konu bankanın battığını hukuksuz bir şekilde duyurmuştur. Acaba bu banka battı mı? Yoksa Bankalar Kanunu’nun 18. maddesine aykırı bir durum mu var? Kurucu paya sahip olan ortaklarla bir mesele mi var? Bunların açıklığa kavuşturulması lazımdır. Aksi halde uluslararası yatırımcıya çok yanlış mesajlar gidecek, ülkemizin yatırım ve büyümeye en çok ihtiyaç duyduğu dönemde bu hatanın bedeli çok ağır ödeyebilecektir” diye konuştu. Emeklilerin yıldan yıla fakirleştiğini, sefalete demir attığını iddia eden Ayhan, “Emekli ekmek bulamazken, Cumhurbaşkanı kendisine bir milyar 370 milyon liraya bin bir gece masallarını aratmayacak saray yaptırmıştır” dedi. Emin Haluk Ayhan, iç güvenlik yasa tasarısının, tek adam rejiminin polisiye altyapısı olduğunu savunarak, kurulmaya çalışılan parti devleti yapısıyla, terör bahane edilerek özgürlüklerin sınırlandırıldığını ileri sürdü. |