Hasan KORKMAZ
Abiler oturmuşlar, monitörlerden operasyonu izliyorlar. Büyük Abi’nin Ladin operasyonundan hatırladığımız sahneyi andırıyor, farkı bizimkisinde hep ağır abiler var hiç abla yok. Yurt dışındaki tek toprağımız, askerimiz dediğimiz türbe mezar soyucular gibi boşaltılıp, havaya uçuruluyor.. Hiç beklemeden ric’at edilip sınırın bizden tarafına kaçılıyor. Muhtemelen operasyondan sonra “-çak” demiştir biri, sonra şak şak sesleri de reji odasını inletmiştir.
Osmanlı torunuyuz biz, kimse sabrımızı sınamasın, diyenlere cumhuriyetin ilk toprak kaybını allaya pullaya zafer gibi sunmak nasip oldu. Bilmezler ki Osmanlı devrinde yaşasaydık daha ordu dönmeden emri veren vezirin, kaleyi kaybeden komutanın başı bal küpünün içinde saraya ulaşırdı.
AKP 400 vekillik kazansın diye meydanlara çıkan, tarafsız(!) cumhurbaşkanı çok değil bir yıl önce türbe için, taşına zarar gelirse yapacağımızı biliriz demişti. Aklıma Nasreddin Hoca geldi. Heybesi çalınır hocanın, o da, çabuk bulun yoksa ben yapacağımı bilirim deyince hemen bulup getirmişler. Birisi çekinerek sormuş, hocam bulunmasa bize ne yapacaktın? Nasreddin hoca cevap vermiş, size değil be demiş, evde eski bir kilim var, onu kesip kendime heybe diktirecektim, demiş.
Başvezir gururla açıklıyor, herhangi bir istismara sebebiyet vermemek için geride kalan yapılan tahrip edilmiştir. Yani kendimiz yaptık, kendimiz yıktık. Kimseden de izin almadık, diyor. Gerçi aynı sabah Suriye’ye nota ile bildirmişiz ama olsun. PKK’nın Suriye kolu operasyon(!) başladığında twitter açıklaması yapıyor, Türk askerleri bizim kontrolümüz içinde Suriye’ye girdi, az bir işleri var, hemen gidecekler, merak edecek bir durum yok!
Halbuki o türbe sadece birkaç metrelik bir “vatan toprağı” değildi. Yedi düvele karşı istiklal savaşı veren “bizim ecdat” güney sınırı için Fransızlarla pazarlık ederken o türbeye kadar olan bölgeyi talep etmişti. Ancak Fransızlar size türbenin olduğu yeri verelim, demişlerdi. Biz de gelecekteki sınırımızın ilk taşı olsun diye kabul etmiştik o türbenin yerini.
Karşılık olarak da Suriye’den bir alan işgal edip bayrak diktik. Yeni türbe alanı Türkiye’ye 180 metre uzaklıkta. Gerekirse kaçması kolay olsun diye herhalde. İşgal ettiğimiz tarlaların parasını da verdiğimiz ve PKK’dan satın aldığımız söylense de kulak asmayın. Sonuçta bu iktidar izin vermezse Orta Doğu’da kuş kanadını çırpamaz.
Her güvenlik sorunu çıktığında sınırı içe çekeceksek o orduyu neden beslediğimiz de tartışılır artık. Omuzlarında Samanyolu galaksisinden çok yıldız taşıyan komutanlarımızdan biri de çıkıp, ya vatan toprağı bir tek kurşun sıkmadan bırakılır mı, diyemedi.
Operasyonu yapan askerlere, yerel dillerde, merak etmeyin biz dostuz, demeyi öğretmişler . Detayları duydukça üzülüyoruz. Kime mi? Türkiye’deki mizah yazarlarına, memleket zaten şaka gibi, çıta çok yüksekte, haber kanalları 7/24 komedi programı gibi yayın yapıyor. Nereden bakarsanız bakın işleri zor mizah yazarlarının…
Gazete manşetlerini de müthiş başarı süslemiş:
Bayrak inmedi (Hurriyet)
Tek kurşun sıkarsanız ağır bedel ödersiniz (Milliyet)
PYD operasyonu durdurun dedi, Davutoğlu ise durmayın devam edin emrini verdi (Milliyet)
Önümüze kim çıksa vururduk (Sabah)
Bayrak hiç inmedi (Habertürk)
Operasyon bizim işimiz (Türkiye) Not: İroni olmadığı haber içeriğinden anlaşıldı.
Dünya saygı duruşunda (Akşam)
Bayrak inmeden bayrak dikildi (Star)
Nefes kesen 9 saat (Takvim)
Karar verdik ve yaptık (Yeni Şafak)
Uzmanlar: Çok başarılı operasyon (Yeni Akit)
Bize de artık son günlerin gözde reklam filminin sloganını söylemek düşüyor: Kekimi ye, beni yeme…