Ali BADEMCİ
Hatay iki Kurtuluş Savaşı geçirmiştir; biri Fransızlar’dan kurtulmak, ikincisi ise Bağımsız Hatay Cumhuriyeti’nin anavatan Türkiye ile birleşme kararıdır. Bu sebeble Hatay’da milliyetçiliğin daha önde olduğunu ve kültür seviyesinin de birçok ilimize göre daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Bizim ortaokul ve lise yıllarında dershâne falan yoktu; fakat Antakya Lisesi çok başarılı öğrenci yetiştirdiği için Türkiye genelinde hep ilk sıralarda olurdu. Sonunda liseler çoğalıp da dershâneler de icâd olunca adı sanı duyulmaz oldu. 1960’lı yıllardan evvel Alevî çocuklarından çok okuyan olmazdı ve ekonomik durumları da çok iyi değildi. Türkmenler de o derece fakir olduğu için çocuklarını ortaokula gönderemez ve genellikle yatılı okulları ve öğretmenliği tercih ederlerdi. Türkmenler’den ilkokulu herkes okurdu; lâkin sonrasında üç alternatif vardı:Düziçi Yatılı İlköğtermen Okulu, Şam Medresesi Hocalık eğitimi ve Çobanlık! Ortaokula ancak bürokrat ve memur çocukları giderdi. Antakya Lisesi’nin kalitesi Lozan’da 150’lilik adı verilen bazı yetişkin münevverlerin sınırdışı edilmesi dolayısiyle birçoğu Antakya ve Haleb’e yerleşmiş, bunlar o zaman “Sultani” adı verilen liselerde ders vermişlerdir. Bunlardan Filozof Ebuziya Haleb, Refik Halid ise Antakya’da yaşamışlardır. Sanıyorum mahalli kültür hayatı bunlardan pek etkilenmişlerdir. Bizim hocalarımızın hocaları hep bunlar olması lâzım; çünkü gerçekten onlar çok kültürlü birer aydındı. Bir zamanlar böyle bir çalışma yapmıştım ve “Antakya Sultanisi” mezunlarını yazmıştım; şimdi o yazıyı bulamıyorum. Meselâ Cemil Meriç bunlardandı; bizim hocaların okul arkadaşları!
Bizim çocukluğumuzda Antakya merkezde katiyyen İslâmcı bulamanız mümkün değildi; herkes ölümüne Cumhuriyetçi ve Atatürkçü idi. İster CHP’li ister DP-AP’li olsun tek görüş hâkimdi. Onun için dağ köylerinin dışında Erbakan’a rey veren bulamanız imkânı yoktu. Yayladağı’nda bir köy hariç diğer köy ve beldelerde adamakıllı CHP’li ve Milliyetçi-
İslâmcı vardı. Altınözü’nün dağa nazır köyleri de böyleydi; gericilik Türkiye toprağı olan, Hassa ve İskenderun köylerinde başladı. Narlıca taraflarında karargâh kuran kâfir Şerif Hüseyin’den ne gibi esinti kalmışsa, ufak tefek Cumhuriyet aleyhtarı bulabilirdiniz ki, bunların da Atatürk’ten kuyruk acısı vardı. Bu yöreleri bugün AKP’nin yoğun oy aldığı yerleri işaretleyerek rahatlıkla bulabiliriz.
1960’dan sonra köyden şehre akın başlayınca Türkmen ve Alevî çocukları da ortaokullara akın etti.1970’lere doğru sağ ve sol diye guruplar vardı ama bunlar içinde numunelik bir “İslâmcı” göstermek imkânı yoktur. Alevî köyleri şehre yakın olduğu ve onların sosyal hayatında imamlık ile çobanlık olmadığı için elbette okuyanlar içinde sayı üstünlüğü onlara aittir. Aslında kimse Alevîlik ve Sünnîlik diye bir şey bilmezdi. Okul çıkışı kavgaları daha ziyade bölgecilik yüzünden olurdu. Bu zamanda ülkücülük özellikle gençler arasında pek ilgi gördü, hafif solcu Alevîler ise hiçbir şekilde aşırılığa kaçmadan CHP’de yerlerini korumalarına karşılık DP-AP çizgisi de bunların arasında sağlam bir yuvaydı. 1980’lere yaklaşırken Türkmenler’den CHP’li ve AP’li olanlarin çocukları hep ülkücü olmuşlardı. Bu tercihde DP’li olup da AP’yi istemeyen âilelerin çocukları ile belki de CHP’li olanların çocuklarının tamamı ülkücü olmuştu. Hatay’da ülkücülüğün izâhı bu kadar kolaydır da “Alidibocular”ın işi biraz karışıktır.
1980’lerden çok sonra Antakya içinde hiç prim yapmayan “Diboculuk” elbette “cennetten yer satma” ve “mezhep argümanları” kullanılarak tırnakları yer tutmaya başladı. Dağ köylerinde mutassıp sünnî insanlar, bir zamanlar Cumhuriyet’e kafa tutan ve bu sebeble âileden kuyruk acısı olan “Şam Kaçkınları”nın torunları eski defterleri karıştırarak güzelim Hatay’daki birlik ve beraberliği bozdular. Refah ve Fazilet partisinde pek dikiş tutturamayan “Alidibo” işte bu zamanda ortaya çıktı ve bakanlığı döneminde propagandaya yönelik yatırımlara öncelik vererek AKP’yi yarattı. Biz çocukken “Dibo”ailesinden Uzunçarşı’da “Çökelekçlik” yapan bir zat “Hocaefendi” idi ama öyle siyaset filan bilmez; muska yazar, müridlerine şefaat ederdi de ihalelere katiyyen karışmazdı.
Hatay’da mahalli seçimler demokratların ve cumhuriyetçilerin zaferi ile sonuçlandı. Artık “Alidibo” yok! İşte Genel seçimler de geldi çattı! Acaba AKP eski hâlini muhafaza edebilecek mi? İnsanlar uyanıyor en azından MHP eski hâline gelmeli, CHP kendini muhafaza etmeli, AKP hiç vekil çıkarmamalıdır! Çünkü AKP’nin yanlış anlayışlarının en fazla zararını Hatay çekiyor.
Muhabbetle