Ergun KAFTANCI
CHP‘nin içindeki huzursuzluk gittikçe artıyor ve örgütü endişeye sevkediyor. Aklı başında CHP’lilere göre seçime altı ay kala ortaya çıkan iç çekişme, iyiye alâmet değil!
Öte yandan halk da, ülkenin sorunlarına sahip çıkan ve çözüme dönük politikalar üretmesi beklenen ana muhalefet partisinin hal ve gidişinden endişeli. Yaşanan ve yargıya kadar uzanan saç saça, baş başa didişme, çağdaş bir demokrasinin CHP ile geleceği umudunu taşıyan ve bu nedenle CHP’ye bağlanmış insanları da ciddi anlamda rahatsız ediyor…
Kokutuyor!
…………………………
Bir yandan istifalar, öte yandan disiplin kurulu tarafından bazı üyelerin partiden uzaklaştırılması, kafa karıştıran ve mide bulandıran gelişmeler olarak dikkat çekiyor.
Bu gelişmelere, Şişli Belediyesi’nde yaşanan didişme de âdeta tuz biber olmuş. Genel Merkez de bu nedenle didişmeye el koymuş…
Çok geç değil mi!?
………………………..
İnönü ailesi’nin övünç duyduğu Hayri İnönü, siyasal hayatını Belediyecilikle taçlandırdı ve aday oldu, Şişli Belediye Başkanlığı’na seçildi. Böylece İnönü ile Mustafa Sarıgül halef selef oldular…
Ancaaaak…
Aralarındaki yakınlaşma ve dostluk, belediyenin yakasını bir türlü bırakmayan Sarıgül’ün Belediye Başkan Yardımcılığı’na büyük oğlu Emir Sarıgül‘ün atanmasını sağlaması üzerine bozulmaya yüz tuttu…
Değişik konularda alınan kararları İnönü bir yana, Sarıgül bir yana çekiştirip durdukça işler yürümez oldu.
Bu didişmenin nedenlerini uzun boylu anlatacak değilim…
Yalnız şu var; ana muhalefet partisinde Sarıgül’ler, siyasal hırslarını yenemedikleri için çıbanbaşı haline geldi. Şişli kaybedilirse bu yüzden kaybedilecek…
Malûm, CHP hanedan oluşumunu ve saltanatı reddeden bir partidir. Ne yazık ki bu partinin minnacık bir yerinden hanedan oluşumu ve saltanat kurma hevesi fışkırdı…
Sonuçta oğul Emir Sarıgül görevinden istifa ettirildi…
Bunu hazmedemeyen Mustafa Sarıgül de konuyu yargıya taşıdı. Anlaşılan hakkında çeşitli iddialarda bulunanlarla yargıda hesaplaşacak.
Hayri İnönü‘nü de boş değil; Sarıgül hakkında söyleyeceği herhalde çok şey vardır. Mesela, istifasının ölüm tehditiyle nasıl imzalatıldığını anlatacaktır mutlaka. Tehdit sahibinin de Mustafa Sarıgül olduğunu söyleyecektir…
Aklıma gelmişken; kuzum bu Emir Sarıgül adındaki genç adamın herhalde bir mesleği yok ki babası tarafından belediyeciliğe itiliyor!
Ya da Sarıgül Hanedanı ve saltanatının kurulması için piyon olarak kullanılıyor…
* * *
27 MAYIS darbesinden sonra sabık ve sakıt DP iktidarının üst düzey mensupları Yassıada’da kurulan mahkemede yargılandı.
Çeşitli iddiaların delil sayılarak yapılan yargılama sürecinde ortaya hatırlayacaksınız hep hezeyan döküldü.
İnsanların kıyma makinelerinde çekildiği iddiasına inanlar bile oldu. DP yandaşları sözde Yenikapı’dan denize girip altından tünel kazarak tutuklu DP’lileri İmralı’dan kaçıracaklardı.
O mahkemede, öyle deliller ortaya saçıldı ki aklı başında kimse birine bile inanmadı. Cımbız davası, bebek davası, köpek davası… Hepsi delilsiz ve komik iddialar olarak yargı tarihine geçti.
Ergenekon, Balyoz ve diğer yargılamalar da hep abuk iddialarla beslenmedi mi?
Sonucu gördük, ortaya ağır bir kumpas çıktı, yargılamalar yeniden…
Yassıada Mahkemesi‘nin verdiği hükümler tashih-i karar aşamasına bile getirilmeden infaz edildi. O günkü yargılama da bu tarafıyla tarihe geçti…
Bu hatırlatmayı, bir toplum hayatında yargının ve yargılama yapmanın ne denli önemli, dikkat ve vicdan isteyen bir iş olduğunu tekrarlamak için yaptım!
Toplum hayatında adaletten daha önemli ne var!?
* * *
“ARTIK Çankaya yok, Beştepe var”…
Tayyip Bey böyle dedi, Çankaya’yı da sildi; ama tarih orayı silecek mi o önemli…
Beştepe’de Atatürk Orman Çiftliği sınırları içerisinde milyarlar harcanarak yapılan bin yüzbeş odalı kâşane, cumhurun başı için, hem resmi ikametgâh oldu hem çalışma ofisi. Tıpkı Çankaya Köşkü gibi…
Cumhuriyetin bir simgesi olan ve mis gibi Atatürk kokan Çankaya Köşkü de hem ikametgâh olarak kullanıldı, hem çalışma ofisi olarak…
Köşk bütün bunlar için yeterli oldu
İnsan anlayamıyor; o bin yüz elli odada ne yapılacak?
At mı koşturulacak?
Tayyip Bey her şeyi bilir ama at binmeyi bilmez ki, hemen düşer!
Eeee o zaman?
Aklım ermedi vesselam…
* * *
Karar günü…
Dört bakan Yüce Divan‘a mı gönderilecek, yoksa…
Bilemiyorum…
Beştepe “Sakın ha göndermeyin” diye AKP’lilere talimat üstüne talimat veriyor; komisyondaki AKP’li üyeler ise“Yüce Divan” da ısrar ediyor. Dananın kuyruğu kopacak da bakalım nasıl kopacak…
Yüce Divan yolu açılırsa adı 17 -25 Aralık sürecine bulaşmış olan herkes, “Ver elini Yüce Divan” diyecek.
İnşallah!