Koray Aydın: Öğleden sonra, günaydın. Sanki on iki senedir Türkiye’yi başka bir iktidar yönetiyor, sanki on iki yıldan beri başka bir uydudan insanlar gelmiş de Türkiye’nin idaresini üstlenmişler. Kamu düzeni olmazsa barış olmazmış. Bunu Sayın Başbakanımız söylüyor.
TBMM Genel Kurulu’nda kamuoyunda “bedelli askerlik” olarak biline ve sözleşmeli er ve erbaş başvurularını da kapsayan, Askerlik Kanunu ile Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nda değişiklik yapan kanun teklifinin görüşmeleri dün gece gerçekleşti ve kanun teklifi gece yarısı 03.00’da kabul edildi.
Teklifin 1. maddesi üzerinde partisi adına konuşan MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın konuşmasının tamamını AKP’nin yürüttüğü “çözüm süreci”ne ve bu “süreç”te yaşananlara ayırdı.
“ŞEHİT HABERLERİ “ÇÖZÜM SÜRECİ” ZARAR GÖRMESİN DİYE SAKLANIYOR MU?”
Konuşmasının başında Şanlıurfa Ceylanpınar 3 askerin şüpheli ölümüne değinen Koray Aydın valilik ve TSK’dan gelen çelişkili açıklamalara dikkat çekti ve şöyle konuştu: “Dün gece, hepinizin bildiği üzere, Şanlıurfa’da 3 askerimiz şehit oldu. Bu haberle birlikte valilik bir açıklama yaptı, Suriye sınırında bir nöbetçi kulübesinde görev yapmakta olan 3 askerimize PKK ve PYD güçleri tarafından ateş açıldığını belirten bir açıklama yayınladılar. Daha sonra bu düzeltildi, PKK ve PYD yerine, kimliği belirsiz kişiler tarafından yapılan bir ateşle 3 askerimizin şehit olduğu söylendi. Biz, biraz önce bir şehit ailesinin yakınıyla da görüştük, aile, oradaki asker arkadaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde de buna benzer ifadeler kullanıyorlar. Biraz önce soru yöneltilince de Sayın Bakan herhâlde Genelkurmaydan aldığı bir metni okuyarak bu konuda bizi aydınlatmaya çalıştı. Elbette bu yapılan açıklamaya inanmak istiyoruz. Ama anlaşılıyor ki toplanan bilgiler ve yapılan ilk açıklamalar ışığında bunun incelenmeye, soruşturulmaya değer bir konu olduğu anlaşılıyor. İnşallah askerî savcılığın yaptığı araştırma neticesinde de bu iş ortaya çıkar, aydınlanır. Ama benim kanaatim şu: Çözüm sürecine zarar gelmesin diye bir karartma yapılıyor ve bu gerçekler saklanıyorsa bunun doğru bir davranış olmadığını özellikle söylemek istiyorum.”
“ORTADOĞU YENİDEN ŞEKİLLENİYOR, TÜRKİYE İSE SAF DIŞI KALDI”
Ortadoğu’da, özellikle de Türkiye’nin yakın komşularında yaşanan iç karışıklıklara dikket çeken Koray Aydın“Türkiye’nin etrafı yangın yerine dönmüş. İçimizde de yangın var. Etrafımıza bakıyoruz Orta Doğu coğrafyası yeniden şekilleniyor. Suriye, Irak yangın yerine dönmüş. Tek hegemonik güç bölgeyi şekillendiriyor. Sanki bu yeni şekillenme döneminde de, biz, oradan kaçanları sanki ağırlamak görevi gibi bir durumla da karşı karşıyayız. Yani bölgeden dışlandık. Ne yazık ki bir aya kadar cuma namazını Şam’da kılacakken yıllardan beri Suriye’de süren savaşta saf dışı kaldık. Kurulan denklemin dışındayız. Hiç kimse bizi dikkate almıyor. Bölgeden tamamen dışlandık. Sanki rakamsal olarak soldaki sıfır konumuna düştük. Bizi dikkate alan ve bu konuda bize bir yükümlülük yüklemek niyetinde olan hiç kimse de yok.” dedi.
“6-7 EKİM OLAYLARI PKK İLE YÜRÜTÜLEN PAZARLIKLARIN NETİCESİ”
AKP’nin yürüttüğü “çözüm süreci”nde PKK ile “pazarlık” yaptığını ifade eden MHP’li Aydın “süreç”in içerğinin saklandığını iddia etti: Değerli arkadaşlar, içeride de durum farklı değil, içerisi de yangın yerine dönmüş. Türkiye aslında büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya. 6-7 Ekimde yaklaşık 45-50 gün önce yaşadığımız olayları ne çabuk unuttuk. Bu 6-7 Ekimde yaşanan olaylar neyin sonucuydu? Yürütülen bir pazarlık, pazarlıkta neyin konuşulduğu belli değil, kim ne veriyor, kim alıyor bunu bilen yok, bu konuda toplum bırakın milletvekillerinin bile bir bilgisi yok, bir dahli yok ve bu pazarlık masasında yürüyen al-ver tartışmalarından sonra Kobani bahane edilerek Türkiye’de çok büyük olaylar yaşandı, tam 50 insanımızı kaybettik ve bu olaylar yaşanırken öyle vahim şeyler oldu ki insanların tüyleri diken diken oldu.
“ASKERLERİMİZ SOKAK ORTASINDA ŞEHİT EDİLİYOR”,
“Düşünebiliyor musunuz, Hakkâri’de 2 askerimiz arkadan gelip enselerine kurşun sıkılarak şehit edildiler. Diyarbakır’da bir askerimiz, eşi yanındayken yine arkadan yanaşılarak ensesinden vurularak şehit edildi.”Hatırlatmasını yapan Aydın konuşmasını şöyle sürdürdü: Düşünün, bir insan yanında eşi varken bir insana, arkadan üstelik kafasına kurşun sıkarak nasıl öldürebilir? Bunu hangi duyguyla yapabilir? Nasıl bir duyguya kapılır da insan böyle bir şeyi yapma cesaretini kendisinde bulabilir?Burası Türkiye. Bu yaşananların bize aktardığı, bize gösterdiği de şu: Demek ki örgüt pazarlık masasının diğer tarafına “Benimle konuşuyorsun. Bir sürü sözün var, bir sürü vaadin var. Bunları hayata geçireceksin. Aksi takdirde, karşı karşıya kalacağın durum budur.” diyerek, Kobani’yi bahane ederek, Türk milletine ve devletine karşı âdeta kafa tutarak böyle bir organizasyonu hayata geçiriyor.
“KENDİMİZE GELMEMEZ İÇİN DAHA NE OLACAK ALLAH AŞKINA?”
Değerli arkadaşlar, kendimize gelmemiz için daha ne olacak Allah aşkına? Yani daha ne yaşarsak kendimize gelebiliriz? Yani, bu 6-7 Ekimde Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı durumdan başka bize daha ne olacak da Türkiye’nin hangi şartlarla, hangi durumla karşı karşıya kaldığını anlamak için bir sebep olacak?
“ASKER KIŞLAYA, POLİS KARAKOLA ÇEKİLDİ, HAKİMİYET PKK’DA”
Şunu unutmayalım: Bu yaşanan olaylar, aslında yapılan bir işin sonucudur. Siz, askeri kışlaya çekin, valinin emriyle oraya hapsedin, polisi de karakola kilitleyin, toplumsal olay olursa onlar da çıksın ara sıra su sıksınlar, sokakları, şehirleri PKK’ya teslim edin, onlar yol kessinler. Daha iki gün önce televizyonda gösteriyordu Diyarbakır’da, kimlik kontrolü yapıyorlar, ehliyet kontrolü yapıyorlar, burnunuzun dibinde, Cizre’de özerklik ilan edilmiş, mahallelerin önüne hendekler kazılmış, silahlı kişiler nöbet tutuyor ve bunlar İnternet sitelerinde yayınlanıyor. Bu “çözüm süreci” denen olayda, devlet gücünün aradan çekilmesiyle, orada örgüt halkla karşı karşıya kalıyor. Burada yeni bir yapı kuruluyor, devlet de buradan çekildi, onun için bu yeni kurulacak olan yapıda rol ve pozisyon almak ihtiyacı duyan halk örgüte biraz daha yanaşıyor, daha da kitleselleşmesine, kitlenin daha da büyümesine imkân ve fırsat veriyor.
“ASKER SELAMI VEREN FUTBOLCU LİNÇ EDİLMEK İSTENDİ”
Van’da oynanan maçta asker selamı yapan Bergamasporlu oyuncunun ve takım arkadaşlarının linç edilmek istendiğini söyleyen Koray Aydın “Bu, kafalarda oluşmuş olan bölünme duygusunu açıklayan önemli bir karine değil mi?” sorusunu yöneltti.
Tunceli’de de PKK’nın bölge halkına “av yasağı” getirdiğini ve buna uymayanları da öldürmekle tehdit ettiğini ifade eden Aydın “Bütün bu manzaralar, bütün bu olup bitenler, Türkiye’nin, “çözüm süreci” altında bölgeden çekilirken, orada devletin varlığını sıfırlarken geldiği durumu ortaya koyuyor.” dedi.
DAVUTOĞLU’NA “KAMU DÜZENİ” ELEŞTİRİSİ
Başbakan Davutoğlu’nun “Kamu düzeni olmazsa olmazımızdır. Kamu düzeni sağlanmazsa çözüm süreci olmaz.”Sözlerini eleştiren Aydın şöyle konuştu: Öğleden sonra, günaydın. Sanki on iki senedir Türkiye’yi başka bir iktidar yönetiyor, sanki on iki yıldan beri başka bir uydudan insanlar gelmiş de Türkiye’nin idaresini üstlenmişler. Kamu düzeni olmazsa barış olmazmış. Bunu Sayın Başbakanımız söylüyor.
HDP’lilerin de açıklamalarına değinen Aydın “Dün de Apo’yla görüşen heyetteki bir sayın milletvekili “Kamu düzeninden biz Hükûmetin anladığı şeyi anlamıyoruz.” diyerek açıklamada bulundu. Yine, dün, bir partinin genel başkanı da güvenlik önlemleriyle ilgili getirilecek yasayla ilgili olarak, makul şüpheyle bu yasa gündeme getirilirse sokaklara çıkacağını söyleyerek tıpkı Kobani’de olan açıklamanın bir benzerini yaptı yani tehdit etti, kafa tuttu. Sayın Başbakan da bugün cevap veriyor, “Bir yandan barış görüşmesi yapıyoruz, bir yandan da bu partinin genel başkanı daha önce yaptığını gene tekrar ediyor, hiç akıllanmamış.” diyor. Yani hiç akıllanmadığını anlamak için bu sözleri söylemesini mi beklemek lazım?” dedi.
“BARIŞ SÜRECİ”NDEN GELECEK BEKLEMEK HAM HAYALDEN ÖTEYE GEÇMEZ
“Çözüm süreci”nin Türkiye’ye zarar verdiğini kaydeden MHP’li Aydın konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Değerli arkadaşlar, iştah kabarmış, ayran kabarmış, toplumun o bölgesinde insanlar daha büyük şeyler isteyecek duruma ve konuma gelmişken barış sürecinden bir gelecek beklemek ham hayalden öteye gitmeyecektir ve bunun vebali de hem yürütenlere hem de Türkiye’ye çok ağır olacaktır.”