Türk Ocakları Genel Merkezi gündemdeki olayları değerlendiren bir basın açıklaması yaptı. Açıklamanın tam metni şöyle:
PKK’NIN HAKİMİYETİ TAVİZ SİYASETNİN SONUCU
Türk Ocakları Genel Merkezi olarak “Çözüm” süreci ile ilgili görüşlerimizi en başında söylemiş, endişelerimizi açıkça ifade ederek uyarılarımızı yapmıştık. Ancak ne var ki bizim ve aklıselim sahibi başka çevrelerin yaptığı uyarılar dikkate alınmadı. Süreçte nasıl bir nihai çözüm olacağını neredeyse kimse bilmiyor. Kobani bahane edilerek patlak veren 6-8 Ekim olayları süreci iflas noktasına getirdiyse de İmralı mahkumunun yeniden devreye sokulmasıyla yeniden bir hareketlenme görülüyor. PKK adına süreç başında verilen sözler tutulmadığı gibi 6-8 Ekim sonrasında en tepedeki yetkililer dahil herkes PKK’nın çözüm sürecinden yararlanarak bölgede hakimiyet kurmasından şikayetçi oldu. Bu durum, sürekli taviz ve göz yumma siyasetinin tabii bir sonucundan başka bir şey değildir.
İKİ MİLLETLİ TÜRKİYE AMAÇLANIYOR
Taviz siyaset çerçevesinde mesela, Yargıtay, “İsim seçme özgürlüğü” kılıfına sokarak bir çocuğa “Kürdistan” ismi verilmesine onay verdi. Keza Diyarbakır Başsavcılığı da “Kürdistan Gençlik Hareketi” isimli bir derneğin isminin kullanılabileceğini hükme bağlayarak resmen ve alenen bölücülüğe izin vermiş oldu. 1937-38’de meydana gelen müessif olayların başlangıcında devlete isyan edildiği, 33 askerin katledildiği gerçeği örtülerek sonrasında yaşananlar üzerinden sadece tek-parti iktidarı değil Cumhuriyetin millî-üniter devlet anlayışı da suçlanmakta; isyan liderleri efsaneleştirilerek Türkiye toprakları üzerinde iki milletli bir oluşuma zemin hazırlanmaktadır.
TERÖRİST BAŞININ İTİBARI DÜŞÜNÜLÜYOR
Bazı yetkililerin adeta “kraldan çok kralcı” edasıyla HDP’lilere, “Öcalan’ın talepleri dışında bazı şeyler ileri sürerek onu itibarsız hale düşürdüğünüzün farkında değil misiniz?” diyerek terörist başına olmayan itibarını iade etmeye kalkışmaları ise hayretin de ötesinde dehşet vericidir ve artık işin çığırından çıkmış olduğunun belgesi niteliğindedir.
PEŞMERGENİN GEÇİŞİ VE EĞİTİLMESİ KABUL EDİLEMEZ!
Bütün bunlara bir de Suriye konusundaki gelişmeler eklenmiştir. Peşmerge güçlerinin bir komşu ülkeden zafer işaretleri yaparak topraklarımıza girmesini sindirmek mümkün değildir. O güçlerin bizim topraklarımızdan geçerek bir başka komşu ülkeye sevk edilmeleri ise o ülkeye savaş ilanı demektir. Üstüne üstlük Peşmergenin Türk Ordusu tarafından eğitiliyor olması, içinde PKK unsurlarının da barındığı kuşkusuz olan düşmanın bize karşı daha mukavemetli olmasına hizmet etmek anlamı taşır.
TÜRKİYE’YE GELEN TÜRKMENLER DİĞER SURİYELİLERLE AYNI HAKLARA SAHİP DEĞİL
Ortadoğu kaynayan bir kazan ve Türkiye bir sığınma yeri. Komşu ülkelerden yüz binlerce kişiye kucak açtık, açmaya devam ediyoruz. Gelenlerin bir kısmı oluşturulan kamplarda kalırken bir kısmı da yurdun çeşitli bölgelerine dağılmış durumda. Kimi oraya buraya rastgele kurdukları çadırlarda, kimi de tuttukları evlerde kalıyor. Büyük şehirlerimizde dilenciden geçilmez oldu, trafik ışıklarının bulunduğu yerlerde çoluk – çocuk arabaların önüne geçerek el açıyor. Bu kişileri ve ailelerini dilendirmek doğru değildir.
Irak ve Suriye’deki zulümden kaçarak ülkemize gelen Türkmen kardeşlerimiz, Suriyelilere tanınan bazı haklardan kendilerinin faydalanamadıklarından şikâyet ediyorlar. Sağlık güvenceleri yok, çocuklarının okul problemleri var. En son Ankara’da yardım ulaştırdığımız Türkmen ailelerde bizzat bu duruma şahit olduk. Hastaneler, TC kimlikleri olmadığı için onları kabul etmiyor ve para istiyorlar. Okul çağındaki çocukları da ortada kalmış durumda.
DOĞU TÜRKİSTANLI SOYDAŞLARIMIZ TÜRKİYE’YE GETİRİLMELİ
Aylardır gündemde olmasına rağmen çözüm bekleyen bir konu daha var: Tayland’a sığınan 300 Doğu Türkistanlı kardeşimiz Türkiye’den uzanacak bir el bekliyor ama sosyal medyada yazılıp çizilenler ve birkaç gazete – tv haberinden başka atılan somut bir adım yok. Başbakanlık, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı makamı artık bu konuya kesin bir çözüm bularak Tayland’da ve Hatay yakınlarında bir yerde Suriye toprakları içinde zor şartlar altında bekleyen Doğu Türkistanlı kardeşlerimizi Türkiye’ye getirmelidir. Yoksa onların ahı hepimizi yakar, kavurur.
BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜMÜZ KORUNMALI
Kısacası ülkemiz zor durumdadır ve milletimizi daha sıkıntılı günler beklemektedir. Böyle günler milli birlik ve beraberlik günleridir. Türk Milleti tarihinin her döneminde bu ruhla zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. Gerekirse dış politikamız yeniden gözden geçirilmeli, demokratik hukuk devleti çerçevesinde terör ve bölücülük konusunda tavizsiz bir politika uygulanmalı, toprak bütünlüğümüzü bozacak, federasyon – konfederasyon gibi yapılanmalara çıkacak yollara kesinlikle kapı aralanmamalıdır.
TÜRK OCAKLARI GENEL MERKEZİ