Hayriye Nurcan Yazıcı
“Zamanlama manidar” sözü son dönemin popüler kavramlarından biri oldu. Öyle ki, zamana neresinden bakıldığına göre anlamı değişen bir kavram aynı zamanda…
Örnek verecek olursak; dün ülkemize gelen Katolik dünyasının ruhani lideri Papa Francis “5 gün” önce Mısır Lideri Sisi ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da barış ve istikrarın tesisi ile ilgili bir görüşme yapmıştı.
Papa Francis’in Sisi ile yaptığı görüşmenin birkaç gün sonrası bu konularla ilgili olarak bir başka bölgesel aktörle daha görüşmek için Türkiye’yi ziyaret etmiş olacağı akıllara gelmiş olabilir, hemen bu yanılgıyı bir başka manidar zamanlamayla düzeltelim;
Ne hikmettir ki Türkiye’yi ziyaret eden üç Papa da ziyaretlerini 1967,2006 ve 2014 yıllarının “28-30 Kasım” günlerine denk getirmiş, sebebi de İstanbul’daki Ortodoks Fener-Rum Patrikhanesinin St.Andreas yortusunun bu tarihler arasında olmasıdır. Papa’nın bu ziyarette daha ziyade, yüzyıllardır birbirilerini aforoz etme derecesinde çekişme halinde olan bu iki kiliseyi yakınlaştırmak gibi daha önemli ve tarihsel bir misyonu olsa gerek.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Fetullah Gülen’in Papa ile tokalaşmasını kastederek söylediği “Maşallah Papa’yla el ele kol kola fotoğrafları var biliyorsunuz.” şeklindeki sözlerinin ardından henüz “ 8 ay” geçmişti ki, asıl amacı dini bir ziyaret olan Papa Francis’e “Yeni Başkanlık Sarayında” 1.Sınıf Devlet Protokolü uygulaması, kendisiyle objektiflere samimi pozlar vermesi ve “Hemen hemen ayrı düştüğümüz hiç konu yok” diyecek kadar da sıcak bir hava estirmesi şüphesiz ki çok manidardır.
***
Bir de zamanı eğip bükmeden manidarlaştıranlar var.
Başbakan Davutoğlu’nun grup toplantısında sarf ettiği “Sayın Bahçeli’ye hodri meydan diyorum. Buyurun gidin bu söylediklerinizi Dersim’de söyleyin. Onların torunlarının gözlerine bakın ve ‘Hepsi vatan hainiydi’ deyin” şeklindeki sözlerinin hemen sonrasında Devlet Bahçeli’nin Tunceli’ye gitmiştir. Burada “1937-1938” yılları arasında Tunceli’de çıkan olayların devlete karşı bir isyan olduğunu ve bu isyana karışanların da terörist olduğunu dile getirmesi, Davutoğlu’na bir yanıt olmasından çok daha öte nitelikte olup, ülke barışı ve milli birlik açısından önemli anlamlar ifade etmiştir.
Daha önce de “6 Haziran 2011” günü Diyarbakır’da, “PKK’nın bir terör örgütü olduğunu” dile getiren MHP Lideri, teröristle halkı birbirinden ayırıp, Diyarbakır halkıyla kucaklaşarak gösterdiği duruşu, “manidar bir zamanlama” ile “28 Kasım 2014” günü Tunceli’ye taşımış, terörden yana olmayan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne ve kendisinin şahsına güvenen insanları bir kez daha mahcup etmemiştir.
Ucu açık “süreçler” sürerken, Devlet Bahçeli’nin bu ziyareti sadece kendi tabanı tarafından değil, milli duruş bekleyen, milli beraberlik özleminde olan toplumun her kesimi tarafından coşkuyla karşılanmıştır.
***
Zamanlaması manidar olan bir diğer başlık da Jandarma Teşkilatı ile alakalı yasa değişikliklilerini içeren reform paketi.
Jandarma Teşkilatı’nın TSK bünyesinden çıkartılıp İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasını öngören bu değişiklik paketine Genelkurmay’ın ciddi itirazları var. Özellikle Doğu ve Güney Doğu’da terörle ve uyuşturucuyla mücadele gibi iki kilit faaliyeti sürdüren bir yapının politize edilip emir komutasının siyasi karar mekanizmalarına teslim edilmesinin ciddi güvenlik açıkları oluşturmasından korkuluyor.
Mevcudu “200,000’i” bulan Jandarma Teşkilatının TSK’ dan ayrılacak olması yetişmiş personel ve kurumsal işlevsellik bakımından TSK için ciddi bir güç kaybı olacağı kesin.
Bunun zamanlamasını manidar kılan yönü ise bölgede terör ve asayiş olaylarının arttığı, kamu düzeninin sağlıklı bir biçimde sağlanamadığı bu son dönemde gündeme gelmiş olmasıdır.
Gerçekten de “manidar zamanlarda” yaşıyoruz, umarız zaman sadece manidar olmakla yetinir , “geç” olmaz.