Önce sanal alemde paylaşımlarına şahit oldum. Ardından bir dergi adı olduğunu öğrendim. Ne müthiş bir isim bulmuşlardı. Muhteviyatı ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmamama rağmen kendimden bir parça olduğu kanaati hasıl oldu.
İlk aklıma gelen rahmetli Metin Tokdemir ağabeyimin, bir dertleşme sonucunda “Aslanım, ülkücülük bazen evinin bir köşesine çekişip lekesiz, onurlu bir şekilde yaşamaktır.” anlamını ihtiva eden sohbeti aklıma geldi.
Ve inzivanın aslında kutlu bir diriliş olduğunu düşündüm. Çünkü en mukaddes yolculuk bir inziva ile başlamıştı. İnziva ile insanlık bulunduğu karanlıktan kurtulmuş ve insan olduğunu yeniden hatırlamıştı.
İnzivanın sahibi, mekanından çıkarak zulmeti nura boğmuş ve mukaddes bir emanet bırakmıştı yer yer inzivaya girip de “Ey iman edenler, Allah’a ve Resulune gereği gibi iman ediniz” düsturu ile inzivadan çıkanlara…
Evet! Sade, yürekten, bam telini titretircesine bir dergi adıydı İNZİVA…
Nitekim elime ilk sayıları geçince amatör bir ruhun profesyonel sızıntılarına şahit oldum.
Amentü ile başlamışlar, tohum saçılan kutsi manayı izah etmişler, çağrıda bulunup ses vermişler uyanılması için…
Ve dile gelmiş şiirlerle yürek çırpıntısı…
Bazen de hikayelerin diline sığınmış buhranlar anaforunun kaygısı…
İhtimal ki genç arkadaşlarımız kaleme almışlar dertlendikleri Anadolu sevdasını… Ve kocaman yürekleri ile kucaklamışlar Turan coğrafyasını…
Kimi zaman Türk aydınından dem vururken bazen de bir reçete sunmuşlar gizemli hikayeciğin sır dolu satırlarında…
Ve halimizi izah etmişler ; “Her kemalin mutlaka bir zevali vardır, her zevalin de bir kemali. Bu kadar iniş, düşüş temenni edelim ki artık kemalinde olsun ve çıkış başlasın! Küfrün zevali başlasın.” Ümitleriyle…
Nihayet:
“Toplanıp gidelim yağız atların sırtından,
Toynaklarda kalsın sancımız.
Soyunup tüm sloganlardan üryan,
Sağ yumruklarda kalsın hıncımız”
Coşkusuyla yol gösterme gayreti gütmüşler gençliğe…
Ve…
İkinci sayılarında genç adama seslenmişler aynı temiz satırlar, şiirler, hikayelerle…
Yolunuz açık olsun. İnzivamız kutlu olsun.
“Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim,
Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim.
Dünya denen mezellete dalsın isteyen,
Ben ırkımın şeref, şan taşan efsanesindeyim” coşkusuyla inzivamızdan; “ Dünya’yı isteyen alsın bize Allah yeter.” dirilişini gerçekleştirelim.