Ali Bademci
Öyle düşünüldüğü ve ifade edildiği gibi ülkücülüğün, 1960’lı yılların sonunda, 27 Mayıs’ın tecellisi olarak, sol hareketlere alternatif olarak ortaya çıktığı görüşlerine hiç de katılmam. Çünkü Mustafa Kemal de ülkücüydü. Elbette Cumhuriyet ile kendini ifade eden Türklüğün, ortaya koyduğu Türkçülük, ülkücülüğün ilk ilham kaynağıdır. Öyle üçbeş ağabeyimizin Ankara’da Dokuz Işık Yürüyüşü ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi çıkarması da, ülkücülüğün başlangıcı olarak addedilemez. Hele hele bu teşebbüslerde isim vermek ve bu isimlere göre ülkücülük tarifi yaparak bugünkü MHP ve yönetimini çemberin dışında bırakmak, hizipçiliği ateşlemek anlamına gelmektedir. Eğer ülkücü olmamak, zikredilen hadiselere iştirak etmemiş olmak ise sonradan gelen kuvvetli siyasi ülkücülüğü silip atmamız gerekecektir. Fakat bütün mesele, o ilk iki düzine ülkücüden birkaçının, bugün siyaset dışında kalması ise bu mesele tamamen kendi şahısları ve şahsi tasavvurları ile ilgilidir. 1970’den önce ülkücü olabilmek, Türkeş’in yakınında bulunabilmek bir ayrıcalık değildir; önemli olan, bu tutumu sonuna kadar devam ettirmektir. Ülkücülük hiçbir şekilde lider olmuş ve fikir üretmiş kişilerin dışında başkaları ile ifade edilemez. “Canım müstear adlarla doktrin yazmışız daha ne yapalım” sözleri de çok gerilerde kalmıştır. Allah aşkına bu devasa fikir ve doktrin hevesleri, bu kadar önemli idi de, neden birkaç yılda saman alevi gibi söndü gitti. Günümüzde siyaset dışında kalmış bir ülkücülük asla ülkücülük değildir; ancak olsa olsa bir hizip veya her şeyi kendinden menkul sanan, geleceği kendi etraflarında toplamak isteyenlerin işidir. Bu şekilde bir ülkücü önderlik, ülkücülüğe şahsiyet karıştırmak ve kişilik yapmaya özenmekten başka anlama gelmez. Romancı romancılığını, kimyacı kimyacılığını, tarihçi tarihçiliğini, yazar yazarlığını, siyasetçi de siyaseti, ülkücülük çemberi içinde yapmalıdır. Siyasete geçilecekse bunu dolaylı yollardan değil bizatihi o muhterem kişilik ve fikirleri ortaya koyarak sürdürmelidir.
Mustafa Kemal’in Türkçülüğü, kendinden sonra biraz hafifletilerek Türk Milliyetçiliği olarak ifade edilmeye başladı. 1944’de Atsız ve arkadaşları, Türkçülük deyiminde ısrar ettikleri için Stalin’in hatırına işkenceye tabi tutuldular. Demokrat Parti iktidarı, Milliyetçiler Birliği’ni kapatmak suretiyle Milliyetçiliği de sulandırınca, CKMP ile birlikte Atsız Bey’in Cumhuriyetin ilk yıllarından ilham alarak ülkücülük deyimi ortaya çıktı. Ordu, ülkücülük yerine Atatürkçülük deyimini benimsedi ve ülkede gerek 60, gerekse 71 ve 80 müdahalelerinden sonra bu deyim etrafında hızlı bir teşkilâtlanma oldu. İşe yaradı veya yaramadı fakat yine Atatürkçülük ve Cumhuriyet ideolojisinden kaynaklanan ülkücülük, siyasette daha başarı oldu. Hele 1980’de ülkücüler sözde Atatürkçü cuntacılar tarafından darağacına çekilip işkencelere tabi tutulunca, elbette siyasetin de üstünde bir kutsal davaya dönüştü. İşte ülkücülük budur.
Söyler misiniz, bugün ülkücülüğe kendi adlarını bayrak yapanların hangisi ve çocukları sokaklarda şehâdet yolunu seçti. Fakat biz ülkücü bir nefer olmak iddiasında olanlar, ülkücülüğün bütün safhalarını yaşadık; işkence gördük, ipe gittik, sakat kaldık, gençliğimiz heba oldu! İşte bize göre ülkücülük, bu çiledir; romancılık veya şairlik değil aksine yiğitliktir. Dolayısıyla, yiğitliğin dışında övünç vesilesi olarak romancılık ve şairlik ancak bir figür olabilir.
Siyaseten MHP’nin içinde olmayabiliriz; bu gayet normaldir. Fakat MHP’nin dışında bir ülkücülük tahayyül etmek ve hatta bu görüş altında bazı heyecanlı insanları siyesi harekete saldırmak hiç de doğru değildir. Varsanız böyle, yoksanız muhayyileye devam etmek kendi bileceğiniz iştir. Bu durumda olanlar Abi olabilir lâkin hareketlerini ve sözlerini bu büyüklüğe göre ayarlamak zorunluluğu vardır.
Geçen günlerde Devlet Bahçeli’nin İslâmi inançlarını ve yaşayış şeklini rahmetli Atsız Bey’e benzetmiştim; dünyanın protestosunu aldım. Ne oluyor yani, Atsız Bey’e benzemek ne zamandan beri suç oluyor! Hem şikâyet ediliyor, hem de Atsız Bey’e benzerliği kınıyoruz! Kime benzememiz gerekiyor?
Sağlıcakla kalın.