Orhan Şen
Malumlarınız olduğu üzere IŞİD terör örgütü önce Irak’ı ardından da Suriye’yi deyim yerindeyse darmadağın etti.
İlk ortaya çıktıklarında kimsenin ciddiye almadığı bu örgüt kısa zamanda Irak’ta Suni kesimin yoğun olarak yaşadıkları bölgeleri teker teker ele geçirdiler. IŞİD terör örgütünün en önemli özelliği çatışmalarda ele geçirdikleri esirlere çeşitli işkence ve zulümler yaptıktan sonra onları toplu olarak katletmeleri olmaktadır.Kendilerine düşman ilan ettikleri Şii ,Nusayri ve Ezidiler’in erkeklerini vahşice katlederlerken kadınlarına da tecavüz etmekten imtina etmemektedirler.
Irak’ta yapacaklarını yaptıktan sonra rotasını Suriye’nin kuzeyinde bizim sınırımızın hemen yanı başında olan ve PKK’nın yan kuruluşu olan PYD kontrolündeki bölgeye çeviren IŞİD’in yoğun ve kanlı çatışmalar sonucu Kobani’yi ele geçirdiği söylenilmektedir.
Bütün bunlar yaşanırken ‘’silahlı güçleri sayesinde TSK’yı yenip, Türkiye Cumhuriyeti Devletini de diz çöktürdükleri’’şeklinde Kürt kökenli vatandaşlarımıza yoğun propaganda yaparak hava atan (!) PKK’nın IŞİD güçleri önünde darmadağın olduğu ve hiçbir varlık gösteremedikleri ortaya çıkmıştır.
PKK’li Cemil Bayık bu başarısızlığın sebebini coğrafi şartlara bağlayarak ‘’Biz dağ şartlarında savaşmaya alışığız. Şimdi düz ovada savaşıyoruz.’’ demiştir. Tıpkı gelinin yerim dar-yenim dar mazereti gibi bir açıklama.
Doğrudur,PKK çeteleri düz ovada savaşamazlar.Çünkü;
Onların savaştan anladıkları, yola mayın döşeyip uzaktan patlatmaktır.
Onların savaştan anlattıkları gece yarısı köy basıp kundaktaki bebeden yetmiş yaşındaki nineye kadar silahsız insanları katletmektir.
Onların savaştan anladıkları elinde tebeşirden başka silahları olmayan öğretmenleri şehit etmektir.
Onların savaştan anladıkları çöp bidonlarına bomba bırakıp patlatarak masum insanların ölümlerine sebeb olmaktır.
Onların savaştan anladıkları araçlara, dükkanlara saldırmak,belediye otobüslerini yakmak,kaldırım taşarını ve elektirik direklerini sökmektir.
Onların savaştan anladıkları evine ekmek götüren polislerin yada namazdan çıkıp evine dönen Tello Kaptan’ın sinsice arkalarından sokulup kafalarına kurşun sıkmaktır.
Onların savaştan anladıkları karanlığa saklanıp karakollara saldırmak, askeri birliklere pusu kurup sonrada kaçmaktır.
Onlarda nerede o yürek ki düşmanlarının önüne mertçe çıkıp göğüs göğse çatışabilsinler,karanlığın yada kahpeliğin ardına sığınmadan erkekçe vuruşabilsinler. Bu güne kadar bu cesareti gösteremeyen ancak kancıkça saldırılarla sözüm ona savaşan PKK’lıların ,IŞİD militanlarının önünden kaçmalarından doğal ne olabilir ki?Nasıl olsa erkekliğin onda dokuzu kaçmak biride göze hiç görünmemekmiş.
Düne kadar devlete ‘’sizin devletiniz’’ diyenler bugün devlete ‘’geçmişte beraber savaşmadık mı, biz kardeş değimliyiz, aman müdahale edin diye yalvarıyorlar. Dün devletin askerine taş atan sözde vekiller ,bu gün ‘’Aman ne olur müdahale edin, Kobani düşerse Ankara düşer’’ diyerek amiyane tabirle bize gaz vermeye çalışıyorlar.
PKK militanları Kobani’de IŞİD önünden dört nala kaçarlarken Türkiye’de ki yandaşları da Kobani’ye destek verme adına Kobani’ye gidip savaşmak yerine yine otobüslere, insanlara, binalara, bankalara ve Atatürk heykellerine saldırmayı tercih ediyorlar.
Atatürk heykeline saldırmak kolay , sıkıyorsa Kobani’ye gidip IŞİD’e saldırsanız ya.
Başımızdaki aciz yöneticilerden yüz bularak azıp kuduranlar , kahraman kesilenler,efelenenler,küstahlaşanlar haydin Kobani’ye IŞİD’le savaşmaya.
El mi yaman bey mi yaman. Gösterin yiğitliğinizi(!)Yüreğiniz yetiyor mu? Var mısınız?