YENİ ders yılı başladı. Milyonlarca öğrenci, öğretmen ve veli şaşkınlık içerisinde. Geçen yıllarda yapılan uygulamalar bu yıl tamamen değiştirilmiş.
Kadrolar da öyle…
Yüzlerce okul müdürsüz ve branş öğretmenilerinden yoksun olarak ders yılına başladı. Bazı okullarda sınıf öğretmeni açığı had safhada.
Okulların adları da tedrisat içeriğiyle birlikte değiştirildi. Çoğu, imam hatip okulu haline getirildi.
Yerleştirme sürecinde bakan beyefendi, “İsteyen istediği okula nakil yapar” diyerek bonkörlük (!) yaptı ama veliler, adı imam hatip olmayan ve çağdaş öğretim veren okul bulamadı.
Daha birkaç gün önce ortaokul ve liselerde de kızların okula türban takarak gelmelerine izin çıktı. Dikkat buyrun başörtüsü değil türban; bu siyasal simgeyi okullara da bulaştırdılar.
Öğrencileri birbirinden ayırma politikasıdır bu; oysa okul kıyafeti zorunluyken öğrenciler kaynaşmış bir kitleydi; bugün bölünmüş bir kitle! İşin acı yanı, çocukların birbirlerini kıyafetlerine bakarak sorgulamaya kalkışmaları.
Öğretmenlerin ayrışması ve bir kısmının iktidara yakın diğer kısmının karşı olması anlaşılan yetmedi ki bu ayrı gayrı olmayı o nedenle öğrencilere de bulaşırdılar.
…………………………
“Ayrı-gayrı” anlayış Güneydoğu Bölgemiz‘de had safhaya çıktı. PKK yanlıları okul yakıyor, yıkıyor ve ders yılını her türlü yasa dışı yolla engelliyor. Bu kargaşa sırasında da kürtçe öğretim verecek kaçak okullar açıyor bunları engellemeye kalkan askerin üzerine yürüyorlar.
” BU işler cart curt etmekle yürümüyor…
Kezalik yalan dolanla da yutturulamıyor…
Nedenini anlatacağım, lûtfen sabırlı olun..
Dün malûm 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı idi..
Önemli bir bayramdır 23 Nisan…
Çünkü o gün, Türkiye Büyük Millet Meclisi‘nin açıldığı yani egemenliğin hanedandan –
Cumhuriyete geçişin de arefesi…
Bu bayram, eşi olmayan bir anlayışla dünya çocuklarını kucaklar ve bu özelliğiyle de öne çıkar…
Şimdi gelelim bu anlayışın dışına düşen gerçeklere…
Ülkemizde çağdaş, cumhuriyetin önemini anlatan, Atatürk ilke ve inkılaplarını özümseten, aydınlığa açılan ve karanlığa kapatılan kapıları gösteren, çocukları çağdaş insan olmaya yönlendiren eğitim sistemi, giderek dine dayalı bir nesil yetiştirme çabalarına dönüşmüş durumda…
3-4 yaşındaki yuva çocuklarını toplu namaz kılmaya zorlayan bir eğitim anlayışını yaygın hale getirmek isteyenlerin hevesi, siyasal İslam anlayışını ülkede egemen kılmak değilse nedir!
Namaza niyaza elbet de karşı değiliz; zamanı gelince hepsi yapılmalıdır…
Ama henüz çişini tutamayan çocuklara zorla namaz kıldırmak acaba onların ileride, dini ibadetlerden uzak kalmalarına neden olmaz mı…
Bunu düşünen nerede!?
Cumhuriyet, demokrasi, Atatürk ve benzeri değerlere karşıtlık yaygın hale gelsin diye yaptıklarına bakın; ya bütün okulları, imam hatip anlayışına ve metoduna bağlamak, ona ne buyrulur!
Bütün bu yapılanları hoş karşılamak mümkün mü!
…………………………