“Özel”den ve “Fes”ten “Moğollar”ın Türklüğü ile ilgili çok sayıda mesaj almaktayız. Mümkün mertebe aldığımız bütün mesajlara da cevap veririz. Esasen kitaplarımızdan “Cengiz ve Yasası-Timur Ve Tüzükatı”nda (Ötüken 2010) bu konuda doyurucu bilgiler vardır. Dolayısıyla Timur hakkında da bilgi sahibi olabilirsiniz. Burada bir makale çerçevesinde tabii olarak meseleyi geniş boyutlarda incelememiz, hele hele kaynaklandırmamız katiyetle mümkün değildir. O zaman peşin olarak ifade edelim ki,”Moğollar” Türk değildir. Bizde, Cumhuriyet sonrası birden bire açılıveren serbest ve milli tarih cereyanı dolayısıyla, belki birçok yerde “Moğollar”ın Türk olduğunu okuyabilirsiniz. Dünya tarih literatürü en iyimser görüşle Moğolları Türklerin en yakın akrabaları olarak görür. Macarlar, Finliler gibi. Bir kere Moğollar, Çin-Kore-Japon milletleri gibi “Sarı Irk”tan bir“Mançur” kavmidir. Hâlbuki Türkler, “Brakisefal Beyaz” ırktandır. Her şeyden evvel bu sebeple Moğollara Türk demek mümkün değildir.
Türklerin de “Mançurya” hayatı vardır; hatta bazı “Sinologlar”, ilk Türk vatanının da buralarda olduğunu, ancak Moğolların mı, yoksa Türklerin mi daha doğuda oldukları hususunda kararsızdırlar. Bu konuda arkeolojik bilgiler de yeteri kadar şaşırtıcıdır; çünkü İdil-Ural ve bugünkü Türkmenistan hudutları içinde kalan “Anav Harabeleri” de, Türk anavatanı için gözleri bu yana çevirmiş olup; geleneksel “Ötüken Kültürü” ve “Yazılıtaşlar” ise okul kitaplarında görüldüğü üzere, Türk Anavatanının “Moğolistan” olduğu hususunda ısrarlıdır. Özellikle Ötüken kültürü, bize Moğolların daima çok küçük bir azınlık olarak Türk ırkına yakın yaşadıklarını ortaya koymaktadır. ”Ergenekon-Yaratılış ve Türeyiş-Bozkurt” gibi destanlara Moğollar da sahip çıkmaktadır ve bunda haklı yönleri de vardır. Üstelik Moğol dili Türklerle aynı dil ailesi içindedir. d’Osson gibi kadim Moğol kaynaklarına bakarsanız, kendinizi ya “Moğol” yahut da Türk sayacak, belki de ikilemde kalacaksınız. Her şeye rağmen eğer bu ırklar, adları gibi varsa bunları tek saymak mümkün değildir.
Moğollar, Türkler gibi tarih öncesinden beri hiçbir şekilde kendilerinden bahsettirmemişlerdir. Hunlar devrine iç-içe yaşanmış ve birçok Türk kavminden fazla Türk otoritesine bağlı kalmışlardır. Göktürler devri birlikteliği ise hâlâ Moğol inançlarında özlem yıllarıdır. Hâlbuki Göktürkler, mutlaka adı gibi Türk’tüler. ”Orhun Yazıtları”ında birer Türk kavmi olan “Oğuzlar” ve “Karluklar”dan ısrarlı birer muhalefet oldukları için düşman gibi bahsedilirken, tarihimizin hiçbir devrinde “Moğollar”dan böyle bir şikâyet yoktur. Cengiz Han ölünceye kadar, ”Moğollar” hâlâ Türk dini “Şamanizm”e mensupturlar. Uygurlar, Naymanlar, Karayitler Nesturi-Hristiyan ve hatta ”Buda-Mani” gibi inançlara duhul ettikleri halde hiçbir “Moğol”, ” Şamanizm”i terk etmemiştir.
“Moğol” adını XII. asır ortalarında doğan Temuçin, yani sonraki adı ile Cengiz Han cihanşümul bir hale getirmiştir. Türk Irkı’nın çoğunluk olarak batıya göçmesi ile birlikte, Moğolistan’da kalan az sayıdaki Moğol kabilesi ile “Tatar-Nayman-Kerayit-Uygur-Ongut” gibi çok büyük Türk kavimlerini zorla bir bayrak altında toplayarak XIII. asır başında büyük bir devlet kurmayı başaran Cengiz Han, tarihte ilk Moğol imparatorudur. Fakat millet-ordu-devlet tamamen Türklerden meydana gelmektedir. Onun için Cengiz İmparatorluğu’na Türk-Moğol değil, ”Türk Moğol’u” demek daha doğrudur. Cengiz’in devasa İmparatorluğunun dağılmasından sonra Kıpçak’ta Altın Ordu, Türkistan’da Çağatay, İran’da İlhanlılar netice olarak birer Türk Devleti’dir. Başka yönlere çekmenin anlamı yoktur; Cengiz Han da, tabii olarak bir Moğol’du ve Moğolcadan başka lisan da bilmiyordu. İlginize göre bu konuya ilerde de devam ederiz.
Sağlıcakla kalın.