1980’den sonra Türk siyasî hayatı büyük dejenerasyon yaşadı; Bu hususu iyi tesbit edip dikkatle okumak lâzımdır. ”Sol-Sağ” adı altında değişik ideolojik kalıplar içinde îzah edilen “vatan -millet” meselesi bir kere kesinlikle izâle edilince ortalık maksatlı dış güçlerin “bizden görünen” eskimiş düşünceleri ile eyyamcılara kaldı. Gerçekten gençlik anlamında radikaller siyasetten tamamen elini eteğini çekti. Radikal solda bu işin yerini bölücü guruplar aldı; çünkü bunlar beraber büyümüşlerdi. Sağda tek ayakla idare eden yaralı insan misâli merdivenler çıkılmaya devam edildi. Tabii olarak istenmeyen ve arzu edilmeyen bir sürü işler de görülüp, yaşandı.
Şu anda MHP’nin geldiği noktayı tartışmak istemiyorum; çünkü bu hususta bir hayli yazı yazdım ve bunlar geniş okuyucu kitlelerine ulaştı. Yapılan tenkit ve yorumlardan da bir hayli faydalandığımı itiraf etmeliyim. Lâkin kuru ve faydasız tenkitlerin de hiç mi hiç tadı yok. Nedense bu tenkitlerde çare gösteremiyoruz. Halbûki biz üzerimize vazîfe olmadığı halde bir reçete ortaya koyabiliyoruz. Tasvip edersiniz veya etmezsiniz, tabii olarak bu sizin aklınızın keyfidir. Elbette bu hususta menfî ve müsbet yorumda bulunan insanlar belli bir olgunluk seviyesine erişmiş, işi ve meseleleri bilen insanlardır. Genç arkadaşlar daha heyecanlı olduğu için belli bir fikir atmosferinin dışında kalıyorlar. Bu hareket biraz da doğrudur; çünkü onlar da kervana katılsa baş edilemeyecek bir çok seslilik ve disiplin bozukluğu ortaya çıkacatır; ki elbette istenmeyen husustur.
Şu hususu çok anlayabilmiş değilim: Gerçekten MHP düşüncesinden medet uman CHP gibi iyi niyetliler kadrolarında ülkücülere yer vererek akıllarından ve birikimlerinden, tabii olarak da etraflarından faydalanmak istedikleri muhakkaktır. Fakat AKP gibi karşı olanlar hep şeytan tuzakları ile câmiayı kazanmak değil, bölmek sûretiyle iktidarlarını sürdürmek istemektedirler. Fakat halk seviyesinde bu hareketler başarılı olsa da devamı gelmeyeceği için aydınlar seviyesinde taşları yerinden oynatamamaktadırlar. Elbette bunun sebebi “Ülkücülük” MHP çatısı altında markalaşmıştır. Ülkücü şahıslar tarafından kurulu partiler var; buralara en çok şikâyet edenler bile gitmiyor. Dolayısiyle bu partiler bir varlık gösteremiyorlar. Kurulu büyük partilerden geçmişte ANAP ve DYP, günümüzde de CHP ve AKP’ye gidenler bile gittikleri yerde ya MHP konuşuyorveya ülkücülük yapıyorlar. Şüphesiz ki bu arkadaşlarımız kafayı yemiş insanlar değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar, istediği kadar kızsınlar bu sihirli yoldan ayrılamazlar.
İşte bütün bu meselelerden ötürü mutlaka “anlaşalım” diyorum. Eteğimizdeki taşları dökelim, kırgınlıkları ve kızgınlıkları, başarı ve başarısızlıkları şahıs seviyesine indirmeyelim. Ülkenin içinde bulunduğu hâli ve milletin neler çektiğini görüyoruz. Kötünün, maksatlının, bizden görünüp bizi birbirimize düşürenin, hırsızın, ırz düşmanının Allah bin kat belâsını versin. Serinlemek için bir salâvat çekelim, kendimizi temizleyelim ve yollara revan olalım. Kötü gördüğümüz, iyi bilmediğimiz bugünleri de belki ileride aramak durumunda kalacağız.