Yazının başlığına bakılınca bir hayali simge olduğu açıkça görülür. Zira insanda bir hayal gücü ve buna bağlı olarak da bir simge dünyası vardır.
Kavşaktaki salıncak deyimi, bu hayal gücündeki dünyayı açıkça ortaya serer. Hayal gücündeki simgesel ilişkilerin de kendi aralarında bir dizilişi vardır. Bu dizilişlerin her bir zihne söylediği önemli iletiler de vardır. Bu iletiler, insan bilincinin içinde capcanlı görüntüler oluşturabilir. Hayal gücüyle insan kendi iç dünyasında yaşantılarıyla bir birlik ve bütünlük oluşturur.
Kavşaktaki salıncak adının simgesel alanda canlandırdığı görüntülere, herkes kendi zihnine göre anlam verir. Bu görüntülerde bir değişim ve uyarlama kadar biçimlendirici bir bilincin de işe karıştığını söyleyebiliriz. Bu salıncakta sallanan bir ruh olduğu hayal bile edilebilir. Bu ruhun zeminini, herkes kendi bilincinin simge oluşturma etkinliklerine göre düzenleyebilir. Zihinde düzenlenen bu simgeler, dille beraber içerik değişimine uğrarken, kendi varoluşları ve anlam birliğini de zihinde canlandırmak isteyenlere dayatırlar. Bu anlamlı bütünler düşüncede, hayalde, rüyada velhasıl her türlü zihinsel etkinlikte işe karışır ve prizma işlevi yaparlar.
Kavşaktaki salıncağın tanınma işlevi büyülü bir gücün her şeye aynı şekilde sindiğini de göstermez. Bu büyülü güç, her zihinde aynı etkiyi yapmaz. Zira herkesin zihinsel etkinlikte bulunma özgürlüğü vardır. Bu sayede insanlar kendi zihinlerindeki simgeleri özgürce oluşturup, derecelendirip değerlendirirler. Bu bakımdan kavşaktaki salıncağın algılanması herkesin bilincindeki ayırt etme ve seçme süreçlerini harekete geçirir. Yazının başlığını okuyanlar bu başlığı kendi dünyalarının içinde bir yere yerleştirir ve onu böylece deneyimlemiş olurlar. Kavşaktaki salıncağın öncesi, şimdisi ve sonrasını araştırmak isteyen meraklılar, bu deyimle oluşturdukları seyir, düşünce, geometrik, matematik ve duyusal mekânları da üretmek zorundadırlar.
Kavşaktaki salıncak deyimi, insanların kendi dünyalarını nasıl yapılandırdıklarının örneği olarak bazı gerçekliklere vurgu yaparken, deyimden ortaya çıkan şüpheler bazı insanlarda sapkın veya eleştirici düşüncelere de yol açabilir. Bazılarını derin düşüncelere boğup meşgul ederken, bazılarını da ilke, yasa ve genellemeler yapmaya zorlayacaktır. Zira bütün bunlar yapılırken sözcüklerin birbiriyle ilişkilendirilmesi sözcüklere verilen aynılık, benzerlik ve farklılık yargıları üzerinde de etkili olacaktır. Bu yazı kavşaktaki salıncağa bir açıklama getirme girişimi de değildir. Öznesi ve fiili bile yoktur. Sadece başlık vardır. Böylece bu yazı sessizliği göğüslemek amacındadır.
Kavşaktaki salıncağın söylem bağlamları araştırıldığında ise, insanımızın içinde bulunduğu duruma gönderme yapıldığı anlaşılabilir. Nereye gideceğini, ne yapacağını bilemeden kararsız bir şekilde kavşakta beklerken anlam çözümlemeleri yapmaya çalışanların hataları da olacaktır. Kişiler salıncakta sallanırken düşünceler de gölgelerdeki ilişkileri aramaya çıkacaktır. Bu gölgeler, insanın kendi düşüncelerinin bile kendine yabancılaşmasına yol açabilir. Oysa düşüncenin çelik zirvelerine çıkmayı deneyen düşünceler, bencilliklerin kurbanı olarak ön yargılara teslim edilirler. Doğru, güzel ve sağlıklı düşünceler zehirleyici hayaletlerin düşmanlığına uğrayabilirler. Husumet denizinde fırtınaya tutulan salıncaktaki kavşak imgesi de böyle bir felakete uğramıştır, uğramak üzeredir ve uğrayacaktır.