“Muhammed Salih” benim yaşıtımdır; hatta kendisinden 8-9 ay ay gibi bir yaşlılığım da var. Yıllardan beri de dostumdur ve pek saygı duyar, severim; aynı zamanda kandaşımdır. O bizlere göre çok daha fazla eziyet çekti ama bir kuşak olarak bizlerin de hikâyesi ondan geri kalmaz. Aynı zamanda meslektaşımdır; fakat onun gibi şairliğim olmadığını herkes bilir. Çocukluğumdan beri de “Türkistan” çalıştım ve âcizane bir takım ürünler de ortaya koydum; fakat hiçbir zaman, Türkiye dışındaki soydaşlarımızın iç meselelerine karışmadım. Muhammed Salih, ömrünü vatanı Özbekistan’ın muhalefet lideri olarak geçirdi; bizler de Türkiye’nin muhalefeti.. Bunlar birbirinden çok farklı değildir; her beşer gibi İslâm Kerimov’un günahları ve sevapları şüphesiz vardır, fakat şu anda merkezi Türk kültürünü temsil eden Özbekistan Türk Devleti’nin Devlet Başkanı’dır; tabii olarak saygı duymak zorundayız. Bir muhalefet lideri olarak Muhammed Salih’in Kerimov’a karşı olması gayet normaldir, fakat bizim gibi üstüne vazife olmayanların da uluorta tenkit etmesi ve hele hele ihanet ile suçlamasına kesinlikle taraftar değilim. İtiraf etmeliyim ki aramızda bulunan “Özbekler” ileri gelenleri pek rahat adamlar değildir, çünkü sürekli olarak bazı meseleleri kaşıyorlar. Bunun kimseye faydası yok ve davaya da çok zararları dokunuyor. Bu zararlı işlerden birisi de Muhammed Salih’in bazı Kerimov yağcıları tarafından fena halde tenkit edilmesi ve suçlanmasıdır; doğru bulmuyorum.
Muhammed Salih, 20 Aralık 1949’da, Harzem-Ürgenç’de doğmuştur. Kendisi bizim lehçemizle “Oğuz”dur, fakat kendi lisanı ile “Uğuz”, yani Türkmen’dir. Liseyi 1966’da bitirmiş ve 1975 yılında Taşkent Devlet Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nden mezun olmuştur. İyi bir Sovyet vatandaşı olarak askerliğini Çekoslovakya’da yapmış ve sanırım “Prag Baharı”nı da yaşamış ve siyaset dünyasına bura ile ilgili bir takım düşüncelerle dönmüştür.
Daha öğrencilik yıllarında şiir yazmaya başlamış ve bir takım tercümeler de yaparak yayımlamıştır. Aynı yıllarda “Fransız Eksistansiyalizmi” yani “Varoluşçuluk”tan etkilenmiştir. Fakat onun kafasında daha ziyade “Dede “Korkut-Yunus Emre” ile Ziya Gökalp’in “Türkçülüğün Esasları” etkili olmuştur. Bunları Özbek lehçesine çevirerek yayımlanmasını sağlamıştır. En az bizim kadar Enver Paşa ve dâvâsının hayranıdır.
Muhammed Salih’in daha ziyade etkili olan şairliği, onu Özbekistan’ın “Meteforistik Şiir” akımının önderi ve kurucusu yapmıştır. Biraz da varoluşçuluğun tesiriyle ruhu hep o yer altı kayaları gibi sallanıp durmuş, idealizme dönüşen bu dünya, ona ülkede büyük hayranlık kazandırmıştır. Fakat Sovyetlerde esas şöhreti 1985’de yayımladığı ”Politbüroya Mektup” adlı eseridir. Muhammed Salih’i politikaya da bu ruh hali itmiştir.1988’de Özbekistan Yazarlar Birliği’nin Genel Sekreteri olmuş, aynı yıl Sovyet Yazarlar Birliği Kurultayı’nda yüksek minberden Sovyet İdeolojisine sert eleştiriler getirmiştir. Bu sebeple Komünist Partisi üyeliğine davet edilmiş, fakat bu imtiyazlı hayatı kabul etmeyerek daha sonraki çileli hayatı tercih etmiştir. 1988’de arkadaşları ile birlikte “Birlik Halk Hareketi” adlı bir cephe oluşturmuş, 1990 yılında “ERK” adıyla resmi muhalefet partisi haline dönüştürmüş ve aynı yıl bu partinin milletvekili olarak Özbek Parlamentosu’na girmiştir. Partisi tarafından hazırlanan “Özbekistan Bağımsızlık Bildirisi” oluşturmuş ve bunun parlamento tarafından kabul edilmesini sağlamıştır. 1991 Özbekistan Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılarak %12,7 oy almış ve bundan sonra partisi ile taraftarlarına baskı artınca 1993’de zamanın Türkiye Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından Türkiye’ye davet edilmiştir. Bir süre Türkiye’de kaldıktan sonra tahmin edilebilecek sebepler yüzünden Norveç’e gitmiş, bu sıra seyahat maksadıyla gittiği Çekoslovakya’da tutuklanmış ancak sonra serbest bırakılmıştır. 2005’de ABD’de “Özbekistan Rejim Muhalifleri Lideri” seçilmiştir. Şimdi ailesi Norveç’te, sanırım kendisi Türkiye’de yaşamaktadır.
Yarın M. Salih’in şairliği ile konuya devam edelim.
Esen kalın.