Hiç bir konuyu ne gerektiği gibi bilen ne de gerektiği gibi etüt edebilecek toplum olamıyoruz. Her şeyi eleştiriyor fakat eleştirinin dahi altını dolduramıyoruz. Eleştirmemizin sebebi genelde ya çekememezlik ya da “ben de bilirim” havası estirmekten ileri gitmiyor.
Örnek olarak şu son yapılan Avrupa Parlamentosu seçimini örnek alabiliriz. 5 Türk insanı bu seçimlerde aday oldu ve maalesef hiçbiri de seçilemedi. Hatta çıkan oy sayısının toplamı dahi vahim bir biçimde idi. Çok üzülerek öğrendik ki Türklerin yaklaşık %15’i oy kullanmış. Acı ama gerçekler bunlar. Ve bu konu hakkında çok şeyler yazıldı, yok adaylar iyi çalışmadı, yok STK’lar insanları mobilize etmedi gibi altı boş gibi ithamlarda bulunuldu. Elbette söylenenlerde gerçeklik payı vardır ama ne kadarı gerçekçi onu araştırmaya hiç gerek gören yok.
Türk adaylar yanlış bir strateji uyguladılarsa bunlar neden sıralanmıyor acaba? Hatalar şahıslarda mı, onlara danışmanlık yapanlarda mı, aday olunan partiler mi; neden bu sorulara cevap aranmıyor da akabinde çözüm üretimine gidilmiyor? Adaylar yanlış yaptılar diye yazı döşeyip geri çekilmek işin kolayına kaçmaktır. Madem bu topluma fayda sağlanılmak isteniyor çözümleri de beraberinde getirmek lazım. Hadi görelim bu katkıları, çünkü bu millet bu ülkede daha çok seçimler görecek. Ya hep beraber başarılar elde edilecek ya da hep beraber gelecekte de aynı rezilliğe katlanacağız.
Gelelim STK’lar konusuna. Son zamanlarda STK’lar üzerine herkes bir şeyler söylemekte, yani sözde eleştiri yapılmakta ama yine ne çözümler sıralanıyor ne de eleştirilerin altı dolduruluyor. Şunu baştan kabul ederim ki STK’larda gerçekten büyük sorunlar var. Kimi halen kırk yıl evvele takılı kalıp kendini geliştirememiş, kimi her dalda oynamaya çalışıp bir türlü başarı elde edemiyor, kimilerine ise STK demek için binbir şahit lazım. Fakat kalkıp seçimlerde insanları mobilize edemediler demek yine işin kolayına kaçmaktır. Bir kere bu eleştiriyi çözümsüz bir biçimde yapanlar bahsetmiş oldukları STK’ları ne kadar biliyorlar? O STK’ların asıl hedefleri nedir, tüzüklerinde ne yazıyor, nasıl ayakta duruyorlar gibi en basit sorulara hiç cevaplar aranılıyor mu? Kuru kuruya insanları mobilize edemediler demek bir zamanlar bir büyüğümüzün “STK’lar işsizlere iş bulsunlar” gibi hayali bir yaklaşımından öteye gitmez. Bu STK’ların topluma faydalı olması isteniliyorsa gelin çözümleri önerelim; fakat her şeyden evvel STK nedir ve kimdir ona bir açıklık getirelim. Ondan sonra gelecek için çözümler üretelim; STK’lar 21. Yüzyılda hangi konularda ve neden geride kaldılar, STK’ların toplumla içiçe olabilmesi için neler yapılabilir, STK’lar müşterek konularda nasıl bir araya gelebilirler gibi sorulara cevap arayıp bu topluma faydalı olmaya çalışalım? Ya da hiç bir çözüm sunmayıp bekleyip görelim, nasıl olsa bazı STK diye adlandırılanlar gün gelip hepten piyasadan kaybolacaklar; ya para muslukları kapanınca ya da şu an vazgeçilmez idareciler şöyle ama böyle piyasadan çekilince. Bu arada hangi maksatla olursa olsun STK’ları hazır kıta olarak görenler hayal kırıklığına uğramaya devam edeceklerdir, bazı devirler kapanmıştır, bazı STK’larda akıl duygunun önüne geçti de diyebiliriz.
Son yapılan Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları Türk adayları ve STK’ları eleştirilerde öne çıkardığı için örnek olarak sadece bunlar yazıya alınmıştır. Yoksa eleştirilecek çok konularımız var bizim; Hollanda’daki Türk medyası, siyaset yapan Türk insanımız, dini konular için Türk Devletinin parası ile buralara gelip insanımıza hizmet vermek yerine siyaseti sokarak fitneye yol açanlar, Türk Devletini buralarda temsil edeceklerin durumları vs..
Hep eleştiriyoruz ama henüz eleştiri nedir onu tam olarak bilmiyoruz. Çözüm mü, o zaten çoğumuzda hayali bir kavram. Ve işin en kötü tarafı AlparslanTürkeş beyin söylemiş olduğu gibi “Çözümü sunulmayan eleştiri fitneye yol açar” olmasıdır. Bu arada eleştiri yapacağız diye ne fitnelere sebep olduğumuzu araştırmak yerinde olur.
Eleştiriyi dahi bilmeyen ve çözüm üretmede bulunmayan topluluk olunca ve olmaya devam ettiğimiz müddetçe ne milletimize ne de yaşamış olduğumuz topluma katkımız olur. Böyle devam ettikçe sadece ve sadece biz çalar ve biz oynarız, eloğlu sırtımızdan geçinir gider haberimiz dahi olmaz.