“HIRSIZ var diye bağırmaları gücüme gitti…”
Ama bakanlara rüşvet vermek iddiasıyla suçlanması hiç gücüne gitmiyor; o yaptığı sanki olağan işlerden biri…
Böyle bağıran gençlerin, korumalar tarafından ağır şekilde darb edilmesi, şartla tahliye edilmiş bu civanmert (!) delikanlının adli açıdan yeniden gündeme taşınmasını gerektirmiyor mu!?
Dövülen gençler şikâyetçi değilmiş…
Olabilir…
Amme ne güne duruyor, savcı istese amme davası açılmasını talep edebilir…
Zira ortalıkta darp sırasında saldırganların kesici alet kullandıkları iddiası var; demek ki olay basit bir niza değil, içerisinde cana kast niyeti olan bir saldırı…
Bu tiplere hadleri başka hangi yolla bildirilir ki….
………………………… ..
Dört kafadarın durumuna gelince…
Rüşvet aldılar mı, almadılar mı ya da aldılarsa hangisi ne kadar götürdü, karşılığında bu saldırgan acem gencine ne verdiler, nasıl müzahir oldular, hangi ihalelerde kıyak yaptılar, ayakkkabı kutularına toplam ne kadar avro, dolar ve TL sıkıştırdılar, evlerdeki nakit fazlasını (!) nasıl ve hangi mecralara yayarak gizlediler, mahdumlarını ve kerimelerini bu iğrenç yolsuzluğa nasıl bulaştırdılar hepsi, cumhurbaşkanı seçiminden sonra gündeme gelecek ve Meclis’te ele alınacak…
Az sonra değil, pek yakında….
…………………………
Haklarındaki fezleke hazır…
Şimdilik bekletiliyor…
Kafadarlara ilişkin o fezlekeler bir tür “Yolsuzluk ve rüşvet uzmanlığı”nı gösteren ihtisas belgesi ya da diploma yerine de geçer…
“Durmak yok, yola devam” demiyor mu Tayyip Bey…
Devam etsinler, fezlekeleri de güle güle kullansınlar!
* * *
EVREN ve Şahinkaya paşaları darbeci diye yargıladılar ve müebbet hapse mahkûm ettiler…
Kısacası, 12 Eylül‘ü yargılamış oldular…
Davanın Balyoz Davası gibi, delilleri sağlıklı mı değil mi, o da yakında hukukçular tarafından ortaya çıkarılır…
Davaya ilişkin söylenecekleri bir kenara koyuyorum; bu yargılamaları sağlayan AKP iktidarının nasıl bir çıkmaz yolda yürüdüğünü göstermek istiyorum…
Tayyip Bey “Ülkeyi askerin vesayetinden kurtaracağız” diyerek iktidara gelmedi mi?
Statükocu, yani askerin gölgesinde hükûmet olan iktidarlardan Türkiye’yi kurtaracaklarını bağıra bağıra iddia etmedi mi?
Ne oldu, ne yaptı?
Her lafında “Sivil anayasa” demesine rağmen 12 Eylül’ün anayasasına sarıldı.
Darbenin getirdiği kurumları lağvedeceklerini iddia etti ama Milli Güvenlik Kurulu dahil hepsini sahiplendi…
Seçim Yasası ile Partiler Yasası‘nı, grev ve lokavt yasasını, askerler tarafından dayatılan ceza yasasındaki değişiklikleri benimsedi ve birine bile dokunmadı…
YÖK, TRT, Üniversiteler gibi kurumların militarist anlayışın gölgesinde kalmasına razı olmadı, o gölgeyi daha da koyulaştırmayı seçti.
Hâlâ bunlarla haşır neşir bir iktidarın, Evren ve Şahinkaya adındaki iki ihtiyar komutandan 12 Eylül’ün hesabını sormaya kalkması insanlıktan nasipsizliğin bir işareti değil mi?
Sormayın demiyorum, vaktiyle sorsaydınız ya diyorum…
Getirdiği ve şikâyetnâmenizde hepsinin ayrı yeri olan kurumlara, tarza, statükoya ve vesayete kafa tutsaydınız ya…
Onları yapma, aksine hepsini benimse, kolu kanadı kırık iki pir-i faniden intikam almaya kalk…
Daha önce de dediğim gibi, insan işte böyle…
Hem nankör, hem kindar!
………………………… …….
Hayat bazıları için de, soytarılıktan başka bir şey değil…