İçin içini yiyor, söylemek istiyorsun, fakat bir türlü söyleyemiyorsun.
Eş ve dost küsecek ya da darılacak diye değil. Zaten eşine dostuna söyleyemiyorsan hepten
yalnızlığı kabullenmiş oluyorsun. Hem en iyi eş ve en iyi dost eleştiriye açık ve doğru
söylenenleri kabul buyurandır.
***
Bir halis niyetle genç kızın yağız bir delikanlıya söyleyemediklerinden de bahsetmek istemem,
çünkü o söyleyememenin içinde bile güzellik ve ayrı bir heyecan yatar.
Bazen aşk söyleyememekte gizlidir.
***
Fitneye ve fesata yol açar diye söylemekten çekinilen konular bunlar.
Gidişat yanlış, tercih yanlış ya da takip edilen yolun yanlış olduğu konular.
Yara alan senin gözünde fertler, görüşler ve siyaset üstü değerlerdir ama yine de susmak
gerektiren konular işte.
***
En azından şimdilik susayım ki yapılmak istenene engel olmayalım diye söyleyemediklerimiz
var bizlerin.
Almış olduğumuz terbiye, milli ve manevi değerlere zarar verir diye söyleyemediklerimiz.
Ama olsun, gün gelecek elbet her şey söylenecektir.
Yeter ki zaman ve mekan müsait olsun.
Bugün olmazsa, yarın mutlaka.
Mutlaka ama geç mi olur bilemeyiz.
***
Hani sıkışıp kalıyorsunuz ya, söylememek için yutkunuyorsunuz.
Yanlışa gittiğini görüyorsunuz bir türlü diyemiyorsunuz.
Deseniz bir türlü, demeseniz iki türlü.
Zarar vereceğini bildiğiniz halde susmayı tercih ediyorsunuz.2
***
Gün olur savunduklarınız, kol gerdikleriniz sizleri hayal kırıklığına uğratırlar.
Yeri gelir onlar için sevdiklerinizle bile ters düşersiniz.
Ve zamanı gelir o savunduklarınız düşmanınızın yap(a)madığını yaparlar,
Fakat kaybeden elbette kendileri olurlar.
Sen ise olup bitenleri sineye çeker ve Rahman’a bir daha hataya düşmemek içın dua edersin.
Dua edersin ama söylenmesi gerekeni yine söyleyemiyorsun, kötü gidişat daha da kötüye
gitmesin diye.
Söyleyemiyorsun ya onların seviyesine inmeyeyim diye ya da gündemde kalmasın diye.
***
Ya da bulunmuş olduğun mevki, makam,
Ya da taşımış olduğun sorumluluk bazen söylemen gerekenleri engelliyor.
Sizin sözünüz bir kitleyi, bir inanmışlar ordusunu bağlar düşüncesiyle susmayı tercih
ediyorsun.
Söylenmiyor işte, her şey her yerde söylenmiyor.
Binbir türlü gerekçelerden dolayı söylenmiyor.
Siz ne kadar suskunluk mecburiyeti altında ezilsenizde şimdilik söylememeyi tercih
ediyorsunuz.
Biliyorsunuz ama, tarih delildir deyip şimdilik susuyorsunuz.
Haklı olduğunuz için şimdilik susuyorsunuz.
Bir tarafta size haklılığın vermiş olduğu özgüven,
Diğer tarafta ise söyleyememenin sizi için için yemesi……