Hayatım boyunca siyasete mesafeli durdum ve mümkün mertebe o tartışmaların içine girmemeye gayret ettim. Ama gerek bulunduğum aile ortamı, gerek iyi bir gazete okuyucu olarak seçim dönemlerini ve liderlerin, adayların söylemlerini çok yakından takip etme fırsatı buldum.
Hemen hemen her seçim öncesinde siyasilerin “Bu seçim çok kritik bir seçimdir.” Dediğine şahit oldum. Çoğu zaman tebessüm edip geçtim. Çünkü bu ülkenin geçmişinden bugününe ve geleceğine kritik günlerin hiç bitmeyeceğini biliyorum. Ama ilk defa ben de bu cümleyi bütün içtenliğimle kullanıyorum. Evet bu seçim oldukça kritik bir dönemecin nüvelerini taşımaktadır.
Bu seçim şüphesiz ki yerel yöneticilerimizi seçeceğimiz bir demokratik yarıştır.
Lakin kantarın topuzunun kaçtığı, gücün erk sahibini küstahlaştırdığı, siyasi iradenin partizan tutumları ile tek parti dönemine rahmet okuttuğu, muhafazakarlığın içinin boşaltıldığı, kul hakkının erk sahibi ile doğru orantılı olduğu, inanan insanların -cemaat veya tarikat- inanan(!)lar tarafından zulme uğradığı bir demi yaşıyoruz.
Liyakatin unutulup hamili kartın tek referansa dönüştüğü, insanların bireysel ve toplumsal bütün tercihlerinin algı operasyonu ile yönlendirildiği, yönlendirilmekle kalmayıp kontrol ve baskı altına alındığı, gerçek paralel yapılanmanın –saman altından su yürütme taktiği ile- görmezden gelinmesi, rahat hareket edebileceği ortamlar oluşturulması için düzmece bir paralel yapı düşmanı icat edildiği, göz göre göre ülkenin bir bölümünün eylem, söylem ve vaatlerle özerkliğe hazırlanıldığı bir sürece şahit oluyoruz.
Yerelde bütün iş, ihale, hizmet(!), yatırım vb. faaliyetlerin verilen oya paralel işlev kazandığı, kentsel dönüşüm diyerek insanların konutlarının kontrol altına alındığı ve maalesef bir tek çivi bile çakılamaz durumda mağduriyetlerin yaşandığı, göstermelik iş ve işlemlerle birilerine para kazandırıldığı belediyecilik(!) örnekleri ile karşılaşıyoruz.
Belki daha pek çok konuya değinmek mümkün olabilir. Bütün bunların yanında partilerin genelden yerele seçim vaatlerini de inceleme fırsatım oldu. AKP’nin “Bi daha iktidarla” vb söylemlerde bulunmasını anlamakta güçlük çekiyorum. 11 yıldır iktidarda olanların en az bir dönem yerelde de iktidarda olmasına rağmen biz şunları şunları yapacağız diye daha önce “bize 5 yıl fırsat verin başaramazsak gideriz” dediklerini unutmalarını anlamakta zorlanıyorum.
Ben bu seçimde oyumu MHP’ye vereceğim. Ve ilk defa da kapı kapı dolaşarak MHP’ye oy istiyorum. Sebebi asla partizanca bir tutum değil.
Yine genelden yerele doğru ifade edecek olursam;
Bu ülkenin hangi şartlarda tapulandığını ilkokuldan üniversite yıllarına, nihayet okuduğumuz kitaplara kadar iyi biliyoruz. Ve kaybedilecek bir karış toprağımız olmadığını MHP’nin dışında net bir şekilde ifade edene rastlamıyoruz.
Doğudan batıya top yekun bin yıllık kardeşliğimize samimiyetle sahip çıkan, ayırmayan, etnik ırktan bahsetmeyen, ötekileştirmeyen, milliyetçiliği “kültür milliyetçiliği” şeklinde tarif eden MHP’den başka bir siyasi fikir görmüyoruz.
Cemaatlere, tarikatlara, sivil toplum örgütlerine dengeli, ölçülü, hakperest, milli ve manevi çizgi doğrultusunda bir yaklaşım sergileyen MHP’nin dışında bir parti göremiyoruz.
Türk milletinin kurtuluşunu tarihsel değerler ve dini inançlarımızla bütünleştirip engin hoşgörü anlayışı ile birleştirerek insanları inançlarından dolayı hor görmeyen bir anlayışa sahip olan MHP’den başka bir fikir hareketine şahit olamıyoruz.
İncelediğim üretken belediyecilik yaklaşımında gördüğüm şu hususlar da MHP’nin yerelde belediye yönetimine gelmesi gerektiğini düşünüyorum:
Yalan dolanın son bulması
Hırsızlıkların bitmesi
Çaldığı çalanın yanına kalmaması için tercihim MHP olacak.
Yine;
Ayrıştıran değil, birleştiren belediyecilik
Devletle vatandaşı buluşturan belediyecilik
İş ile aşı birleştiren belediyecilik
Hizmet ile toplumsal faydayı birleştiren belediyecilik
Yeşil ile kenti birleştiren belediyecilik
Dürüstlük ile çalışkanlığı birleştiren belediyecilik
Kent sağlığını çevreyle buluşturan belediyecilik
Üretici ile pazarı buluşturan belediyecilik
Hayat ile eğitimi buluşturan belediyecilik
Kentleri engelsizleştiren belediyecilik
Dayanışma ve huzuru sağlayacak bir belediyecilik
Ürettiğini değerine uygun pazarlayabilecek ortamlar hazırlayan bir belediyecilik
Gençlere ve bayanlara sosyal ortamlar oluşturmayı hedefleyen bir belediyecilik
Turizm imkanlarından faydalanabilecek bir belediyecilik anlayışını ilke edindikleri için oyumu MHP’ye vereceğim.
Yine diğer siyasi partilerin yerel politikalarına baktığımda karşılaştığım çelişkiler, iktidar partisinin yanlı tutumu, özellikle AKP’nin partizan yaklaşımları, Türkiye’mizin nefes alamaz hale getirilmiş olması ve böylesi karmaşık sıkıntıları MHP’nin çözeceğine olan inancım oyumun da şeklini belirlemiştir.
Nihayet “nefse değil nesle hizmet” diyerek üretken belediyecilik anlayışını ortaya koyan ve bu doğrultuda projeler hazırlayan Milliyetçi Hareket Partisi bu seçimde tercih sebebim olacaktır.