ÜLKEDE asayişi ve güven ortamını sağlamakla görevlendirdiğin polisin eline istihbarat yapması için dinleme olanağından başka bir şey vermiyorsun, sonra da yakasına yapışıyorsun:
-Dinleme yaptığın için açığa alındın!
Ne biçim bir değerlendirmedir bu…
Neden adama, eline verdiğin dinleme enstrümanını kullandı diye kızıyorsun; o işi büyük boyutta “Pensilvanya” ile birlikte yapan ve yaptıran sen değil misin!
Yüzlerce komutanı, yazarı, gazeteciyi, bilim adamını, hukukçuyu, hatta kendi halindeki vatan evladı gençleri ve yurttaşları, polise yasaklar gibi yaptığın o dinlemeler sonucu içeri atmadın mı, neden durup durup köpürüyorsun…
İlker Başbuğ‘u ve diğer komutanları işaret ederek “Alın içeri” talimatını verenin kim olduğu açıklanınca saklanacak köşe bucak arayan sen değil misin; bu sana hiç yakışıyor mu!
Asıl açığa alınması gereken, bu iktidar, yani Erdoğan…
Gereği inşâllah yapılacaktır!
* * *
Buyrun seyredin…
Başbakan Erdoğan twitter karşıtı, yardımcısı Arınç ise twitter yandaşı…
Bir de Türkiye’de demokrasi yok, düşünce ve ifade özgürlüğü yok, insanlara temel haklarını kullanma olanağı tanınmıyor diye kıçını yırtanlar var.
Bunlar, başbakanla yardımcısının ayrı tellerden çaldıklarını
Böyle bir demokrasi anlayışı herhalde çok az ülkede vardır…
İzninizle bir sorum var; bu iki siyasal kafanın twitter konusunda farklı düşünmesine bakınca insan “O demokratik ülkelerden biri de mutlaka biziz” diyebilir mi!?
Oturduğunuz yerden baktığınızda manzara puslu da olsa güzel görünebilir; ona bir de, pus dağıldığında bakın dostlar, güzel mi, çirkin mi asıl o zaman söyleyin!
* * *
“Türkiye nereye gidiyor” sorusuna verdiğimiz cevapları, iktidara düşman kesimin değerlendirmesi sayanlar var. Oysa Türkiye’yi, karşıt ve düşman saydıkları bizim gözümüzle değil de yabancı gözüyle seyrettiğinizde de manzaranın aynı olduğunu ve değişmediğini göreceksiniz…
Amerika’da Beyazsaray’da her sabah basın açıklaması yapılır. Dünkünü de Dışişleri Sekreteryası’ndan Jen Psakiyaptı…
Kızcağız, hiç de hoş olmayan bir manzara çizdi:
–Türk Hükümeti’ne vatandaşlarının Twitter’a erişimini engellememesi ve tüm sosyal medya platformlarına özgürce erişimi sağlama çağrısı yapıyoruz. Bağımsız ve kısıtlanmamış bir medya, demokratik, açık toplumların bir esasıdır ve resmi şeffaflığı, hesap verebilirliği sağlamada hayatidir. Bu davranış, Türkiye’nin dile getirdiği, en yüksek demokrasi standartlarını hayata geçirme isteği ve yabancı yatırımcı çekme çabalarına da terstir…
Bitmedi…
Lâfın devamı şöyle:
-Türk Hükümeti’ne ciddi endişelerimizi ilettik, Türk yetkililerine, her türlü medyanın bağımsız ve kısıtlanmamış faaliyetlerine izin vererek basın özgürlüğüne saygı göstermesi çağrısında bulunduk. Engellenmiş tüm teknolojilere tam bir ulaşımın tekrar sağlanması konusundaki taleplerinde Türkiye halkını destekliyoruz…
“Kim ne diyecek önemli değil, tivıtırı mivıtırı kapatırım” diyen Erdoğan, bakalım Beyazsaray’ın attığı bu son şamara karşılık verebilecek mi…
* * *
Twitter yasaklandı ama yasağı önce Cumhurbaşkanı Gül, ardından Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aynı anda da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda son günlerini yaşayan Melih Gökçek deldi…
Yasak hâlâ sürüyor…
Bir yandan da delen delene…
Demokrasimizin güzelliği (!) işte burada…
Yasak delene bizde ceza filan da söz konusu değil. Oysa TCK’da mühür fekkinin suç olduğu ve karşılığının da günlerce hapis yatmak olduğu yazılıdır!
Uygulanmaz…
Demokrasimizin bir başka güzelliği (!) de budur…
* * *
Fezlekeler Meclis tarafından ıskalandı…
Seçimden sonra eskaza Başbakan Erdoğan‘a ilişkin fezleke hazırlansa da başına gelecekler öteki fezlekelerin başına gelenden farklı olmayacak…
O da ıskalanacak!
Yasamanın, dolayısıyla yürütmenin tek partinin elinde olması işte bu sonucu getiriyor.
Şayet yasama tek parti sultası altına olmasaydı ve iktidar koalisyon biçiminde oluşsaydı fezlekeler bu şekilde bir muameleye maruz kalmazdı…
Aklımızı başımıza toplayalım, ülkeyi ve siyasal hayatı bundan sonra bir partinin vesayeti altına terk etmeyelim…
AKP, tek partili iktidar sınavını başaramadı ve sınıfta kaldı; yakında belge alıp okuldan da kovulacak!
* * *
Eskiden günde 5.2 milyon Türkçe tweet atılıyormuş, Erdoğan’ın yasağı üzerine bu sayı 7.5 milyon tweete yükselmiş…
Diyelim ki bir kişi iki tweet atıyor; demek ki günde 3.5 milyon insan twitter’ı kullanıyor. Bunların yarısı seçmen olsa, AKP’nin oylarında sırf bu yüzden ne kadar düşme yaşanacağını düşünün.
Yasağın faydasını sandıkta göreceğiz…
Son viraja girildi; haftaya sandıkta buluşalım, gereğini de yapalım!
* * *
Manzara yavaş yavaş değişiyor mu ne…
Bülent Arınç pür hiddet:
– Siyasette yolsuzluk iddiası ilk değildir. Geçmişte korunanlar bizim dönemimizde korunmaz. Biz şunu biliyoruz, insanlar beşerdir şaşar, hata yapabilir. En yakınımızda bile olsa, hata yapan insanları hele yolsuzluk, zimmet, suistimal gibi çirkin işlere bulaşmış ne kadar insan varsa onları yanımızda tutmayız. Onlar yargılanır aklanabilirlerse yanımıza gelirler, aklanamazlarsa cehennemin dibine kadar giderler.
İyi de muhterem acaba bu laf dizisini, neyi ve kimleri kasten söyledi onu da açıklamalıydı…
Malûm, AKP’de ki hırsızlar bir türlü yolsuzluk, zimmet, suitimal, kara para aklama ve ihalelere fesat karıştırma gibi suçlarını kabullenmedikleri gibi ayakkabı kutularında ve evlerindeki özel kasalarda ele geçirilen paraları da inkâr ediyorlar. Baba- oğul telefon konuşmalarını ise montaj diye niteliyorlar.
Bülent Bey bir de korkusuzca, “Evet, onları kasten söyledim” demek yürekliliğini gösterebilseydi, cehennemin dibine gitmelerini dileyen sözleri sayesinde o eşhası, daha yakından tanımış olurduk…
* * *
Bugün değil sonraki pazar gününden itibaren güzelleşmeye yüz tutmuş bir Türkiye manzarası seyretmeye başlayacağız inşâllah. AKP’ye oy vermemek suretiyle o manzarayı oluşturacağımıza inanıyorum vesselâm!