MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele, başbakanın görevleri içinde önemli bir görevi olduğunu belirterek, “Bundan vazgeçemezsiniz, saklayamazsınız, üstünü örtemezsiniz” dedi.
Bahçeli, seçim çalışmaları kapsamında İzmir’in Ödemiş ilçesinde düzenlediği mitingde, 17 Aralık 2013 tarihinin, İstanbul merkezli operasyonla ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvet iddiaları nedeniyle Türk milleti açısından “kara bir gün” olduğunu savundu.
Operasyonla başlayan sürecin Türkiye’yi çok büyük bir felakete doğru sürüklediğini iddia eden Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:
“Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın, ‘bana komplo yapılıyor, bazı konularda, beni çekemiyorlar, yargı yoluyla darbe yapmak istiyorlar’ gibi safsatalara, korkulara kapılmasına gerek yok. Yolsuzluk ve rüşvetle mücadele, başbakanın görevleri içinde önemli bir görevidir. Bundan vazgeçemezsiniz, saklayamazsınız, üstünü örtemezsiniz. Sayın Başbakan’a düşecek olan görev, Adalet ve Kalkınma Partisi olarak, ‘AK Partiyi’ her tarafta ifade ettiğine göre, senin yapacağın, tek bir şey var; yolsuzluk ve rüşvet nereye kadar uzanıyorsa, nereye kime kadar varıyorsa mutlaka mücadele sürdürülmeli ve sonuç alınmalıdır.”
– “İnlerine gireceğine yolsuzluğun dibine gir”
Bahçeli, Başbakan Erdoğan’ın bunu yapmak varken, iddiaların üzerini örtemeye çalıştığını ileri sürerek, şöyle devam etti:
“Savcıları kıyarak, 8 bin memurumuzu sağa sola dağıtarak, 28 valiyi yerinden oynatarak, hakim ve savcıları kendilerine yandaş yaparak, nöbetçi hakimler aracılığıyla (operasyonun) 74. gününde bir takım insanları tahliye edip 141 kişiden hiç kimsenin içeride kalmamasını sağlayarak, kendisi de her gün televizyonlarda çıkıp mağduriyeti oynamaya, kendisiyle uğraşanların bulunduğunu söyleyerek, paralel devletten, oradan buradan bahsedip, ‘inlererine kadar ineceğiz’…. Ne demek inlerine kadar inmek? İnlerine kadar ineceğin yerde yolsuzluk ve rüşvetin dibine kadar gir.”
Başbakan Erdoğan’a ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının ilgili montaj olduğunu söylemesinin yetmeceğini, uzmanlar tarafından da incelenmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
“Montaj diyor, neyin montajı? Başbakan olarak bunu söylemen yetmez. Devletin yönetimi sende, teknoloji ülkenin imkanları buna müsait, üniversiteler müsait, çok iyi ses uzmanları var, ses mühendisleri var. Özellikle müzik alanında çok kıymetli sanatçılarımız var. Şöyle bir kulak misafiri olmaları yeter. Ne kadar montaj olup olmadığı anlaşılır ama sonradan bakan olmuş bir şahsiyet Başbakan’ı sanki tahrik edip daha sert bir ortama sevk edecek şekilde bir konuşma yapıyor. ‘TÜBİTAK, bana bağlı orada uzmanlar var, isterseniz bunu oralarda inceletebiliriz ama ben dinledim orada montaj var’ diyor. Ne kadar büyük adamsın sen, montajı anlamada ne kadar büyük beceriye sahipsin. Bunu söylüyor 7 uzmanı da görevden alıyor. Neyi saklıyorsunuz? Bu milleti de bu kadar saf mı zannediyorsunuz.”
Rüşvet ve yolsuzluğun toplumların kanseri olduğunu ve devletleri çökerttiğini ifade eden Bahçeli, toplumu ve devleti böyle bir felakete sürükleyecek tutuma kimsenin hakkı olmadığını söyledi.
Bahçeli, batı ülkelerinde bu yöndeki en ufak iddialarda siyasilerin istifa ettiğini ve hesap verdiğini, diktatörlükle yönetilen ülkelerde ise bunun sonunda iç çatışmaya kadar giden boyutlara vardığına işaret ederek, “Diktatörlüğe heveslenerek yolsuzluk yapanların sonu felaket olmuştur. Tunus, Mısır, Suriye, Mısır, Libya, Endonezya bu örneklerle dolu. Yolsuzluk ve rüşvet devam ederse halk tarafından iyice fark edilir ve yolsuzluk yapanlar ile rüşvet alanlar hiçbir şekilde adalet önüne çıkartılmıyor, korunuyorsa o zaman bu ülkede yaşayanlar arasında yiyenler ile yemeyenlerin kavgası başlar” diye konuştu.
– Çözüm süreci
Bahçeli, çözüm süreci çalışmalarını da eleştirerek, yapılan demok açılımların ülkeyi bölünme tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığını ileri sürdü.
“Demokratik açılım” adı altında verilen tavizlerin ülkeyi çok tehlikeli bir iç çatışma ortamına sürükleyeceğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu gelişme yanlıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bundan vazgeçmesi lazımdır. Oslo’dan İmralı’ya, İmralı’dan kalkıp Kandil’e müzakerelerle bu tavizler veriliyorsa bunun sonu felekattir ve bu iktidar bunun altından kalkamaz. Bunlara aşırı şekilde destek veren AKP’liler de bunun altından kalkamaz. Herkese buradan, Ödemiş’ten duyuruyorum, efeler diyarından sesleniyorum; Türkiye’de ne bir insanımızı kaybetmeyi isteriz ne bir karış toprağımızı birisine vermeyi isteriz. O sebepten dolayı herkes aklına başına almalı ayağını yerden kesmemelidir.”