MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, ”MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında Başbakan’ın sarf ettiği sözler, aklı başında bir insanın ağzına alacağı cinsten değildir” dedi. Yalçın, ”Hiç şüphemiz yok ki zürriyet üzerinden siyaset yapanın zürriyetinden şüphesi vardır. Bir ara da Tayyip Erdoğan’ın genel başkan yardımcılarından biri zürriyet üzerinden siyaset yaparak ruh zürriyetinden mahrum olduğunu ortaya koymuştur. Şimdi bu ruh zürriyetinden mahrumiyet hastalığının kimden bulaştığı Başbakanın ifadeleriyle ayan beyan ortaya çıkmıştır” açıklaması yaptı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı – Gaziantep Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, Gaziantep’in Yavuzeli İlçesi Seçim Koordinasyon Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada ”MHP paranoyası yüzünden normal düşünme ve davranma kabiliyetini yitiren Başbakan Erdoğan artık keçeyi suya atmış, çıkan yerini taşlamaya başlamıştır. Sivas’ta yaptığı konuşmada MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında Başbakan’ın sarf ettiği sözler, aklı başında bir insanın ağzına alacağı cinsten değildir” dedi.
Yalçın, ”Bütün kamuoyu öğrenmiştir ki Devlet Bahçeli’yi aile, çoluk çocuk bilmemekle suçlayan Başbakan’ın asıl kendisi çoluk çocuk umursamayan adamdır. Başbakan Erdoğan, Gezi Parkı olayları sırasında gençlerin öldürülmelerinden en ufak üzüntü duymamıştır. Onun için varsa yoksa kendi çocukları, kendi evlatlarıdır. Onlar emniyette olduğu sürece, vatandaşın çocukları yerlerde sürünmüş, sokaklarda dövülerek katledilmiş, kurşunlara hedef olmuş, hiç önemli değildir. Millet evlatlarının taşıdığı canın, Başbakan nazarında hiçbir kıymeti yoktur. Partisine muhalefet eden herkes terörist, kendisiyle işbirliği yapan herkes terörist de olsa demokrasi kahramanıdır” açıklaması yaptı.
”SAPTIRMANIN, KARATMANIN BU KADARI, BAŞBAKAN’IN KIRATINI VE SEVİYESİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR”
Semih Yalçın, ”Hiç şüphemiz yok ki zürriyet üzerinden siyaset yapanın zürriyetinden şüphesi vardır. Bir ara da Tayyip Erdoğan’ın genel başkan yardımcılarından biri zürriyet üzerinden siyaset yaparak ruh zürriyetinden mahrum olduğunu ortaya koymuştur. Şimdi bu ruh zürriyetinden mahrumiyet hastalığının kimden bulaştığı Başbakanın ifadeleriyle ayan beyan ortaya çıkmıştır.
Başbakan Erdoğan başörtülü annelerimiz ve bacılarımız üzerinden Sayın Devlet Bahçeli’ye saldırırken, aile ve evlat gibi milletimizin üzerine titrediği varlıklara dil uzatmakta, kaş yapayım derken göz çıkarmaktadır. Kendi zürriyetinden gelenleri yasaları değiştirerek, hukuku ayaklar altına alıp yargıyı kendine bende kılarak koruyan bir Başbakan’ın, aileleri ve evlatlarımızı istismara kalkışması manidardır.
Saptırmanın, karatmanın bu kadarı, Başbakan’ın kıratını ve seviyesini ortaya koymaktadır. Bu acınası durum; Başbakan’ın artık istismar edecek malzemesi kalmadığının da göstergesidir. Millet; haksızken haklı çıkmak için zürriyetiyle övünen, onu pazara düşüren bir Başbakan istememektedir. Cahiliye devrinin âdetlerini geri getiren bu iğrenç istismarın sonu sandıkta mağlubiyetle bitecektir. AKP’nin siyasi zürriyeti kesilmiştir; Başbakan Erdoğan, artık siyaseten ‘ebter’ duruma düşmüş bir partinin lideridir” diye konuştu.
”İKTİDARIN BAŞI; OTURDUĞU KOLTUĞU OYUNCAK, MİLLETİ DE OYUN ALETİ ZANNETMEKTEDİR”
Yalçın şunları söyledi: ”Eğer mesele siyasette liyakatsizlikse bu konuda kimse Başbakan Erdoğan’ın eline su dökemez. Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en liyakatsiz ve ehliyetsiz Başbakan’ı tarafından yönetilmektedir. Başbakan Erdoğan; hasbelkader oturduğu makamı hazmedememiş, giydiği gömlek kendisine birkaç numara bol gelmiştir. Bulunduğu makamda o kadar sırıtmaktadır ki, bunun kendisi de farkına varmıştır. İşte bu yüzden sürekli insanları aşağılayan, kendi nefsini öven egoist bir dil kullanmaktadır. Anamızın bacımızın başörtüsünün arkasına saklanması da bundandır.
Başbakan’ın, Sayın Devlet Bahçeli’nin uçağa binip binmemesi meselesini gündeme getirmesi, kendisinin sürekli uçağa binip dolaştığını böbürlenerek anlatması da çocukçadır. Bu tutumu, mahalledeki yaramaz ve hayta çocuğun öteki oyun arkadaşlarına “Bak benim arabam pilli, sizinki tahtadan.” demesinden farksızdır. Yakında 60 yaşını bitirecek olan Başbakan’ın tavırlarındaki bu huşunet, huysuzluk ve inatçılık; iyi yaşanmamış bir çocukluğun, milletin değerleriyle çelişen bir terbiyenin ve gelişmemiş bir şahsiyetin izlerini taşımaktadır. İktidarın başı; oturduğu koltuğu oyuncak, milleti de oyun aleti zannetmektedir.
”TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNDE YALANI BU KADAR FÜTURSUZCA SÖYLEYEN BİR BAŞBAKAN DAHA GÖRÜLMEMİŞTİR”
Asıl üzücü olan Başbakan’ın yaşadığı bu yaman karakter sınavının ve hazımsızlık girdabına savrulmanın bedelini millete ödetmesidir. Ne yazık ki yaptığı affedilmez yanlışların, hoşgörüsüzlüğünün, uyumsuzluğunun, kavgacılığının ve kindarlığının karşılığı, Türk milletine dikta ve baskı rejimi olarak yansımaktadır.
Başbakan Erdoğan’ın Sivas’ta Sivas Kongresi kararlarıyla ilgili açıklaması ise kargaları bile güldürecek cinstendir. “Millî sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz” ifadesi, Başbakan’ın ağzında eğreti durmuştur. Sayın Başbakan; hükûmetinin bölücü başı ile pazarlıklarını, PKK’ya özerklik yolunu açma girişimlerini gizleme gayreti taşıyan sözleriyle artık milleti aldatıp kandıramayacaktır. Cumhuriyet’in temellerinin Sivas’ta atıldığın söyleyerek bundan kendine pay çıkarmaya çalışan Başbakan’ın bütün icraatının; Cumhuriyet’i ortadan kaldırmaya, Türk vatanını bölmeye ve güneydoğuda alternatif bir devlet kurmaya yönelik olduğu, milletin malumudur.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yalanı bu kadar fütursuzca söyleyen bir Başbakan daha görülmemiştir. Türk milleti onu ve partisini yalanlarıyla birlikte önce sandığı gömecek, sonra da tüyü bitmemiş yetimlerin, ailelerin ve çoluk çocuğun hakkını haramzadelere dağıtmasının hesabını soracaktır.”