H. Alperen BURAK
Gücü, özgürlüğünde olmakla; özgürlüğü, gücün elinde olmak arasındaki farkı fark etmenin zamanı geldi de geçiyor bile…
Özgürlüklerini güce teslim edenler…
Her dönemin kahramanıdır bunlar. Tatlı suları ve ılık havaları severler. Risksiz ve pahallı yaşamın ucuz kahramanlarıdırlar.
Kalemşorlar, dolma kalemler, med/yalakalar, med/yalamalar ve her türlü omurgasızlar…
Mevsim onlar için hep bahardır. İncinmeye gelemezler. O nedenle de fildişi kuleyi andıran barınaklarından çıkmadan topluma yön vermeyi severler.
Devrimciler güçlüyse, mücadelenin içinde olmasalar da, sıkı devrimci edayla, her yolu devrime çıkaran yazılar yazarlar sıcak odalarından. Devrim umutları suya düştüğünde soluğu içerde alan devrimcilerin kahramanlıklarına dair birkaç yazı yazarlar ve kapatırlar devrim sayfasını. Günah çıkarmaya başlarlar. Devrime giden yolda hata yaptıklarından, bir gençlik hevesi olduğundan, bu yolun yol olmadığını anladıklarından dem vurarak, günebakanlar gibi döndürürler yüzlerini yeni doğan gar-i meşru güneşe.
Elbette yaşadıkları dönüşün de mantıklı bir açıklaması vardır! Dünya değişmektedir ve bu değişime direnmek akıllıca değildir! Dönüşü tamamladıklarında köşeyi döneceklerine inandıkları için ruh fahişeliğine gönüllüdürler. Her türlü hakareti sineye çekerler.
Devrimden yağ çıkaramayınca artık hak yolunun! yolcusudurlar. Gücün peşinde “Yeni Türkiye!”nin savunucusudurlar. Sıcak mekânlarından çıkmadan, ülkenin nabzını tutalar. Halkın adam! olması için yapılması gerekenleri yazarlar.
Bazılarının ise çizgisi varmış gibi görünse de, yukarıdakilerden farkı yoktur aslında. Her daim iktidara yakın olmaktır yegâne gayeleri.
“Sosyal demokratım” diyeni de vardır, “siyasal İslamcıyım” diyeni de… Hepsinin hakkaniyet çizgisi, güçtür. Tek istedikleri güçlü olmak ve rahat yaşamaktır.
Hani insanın vazgeçemeyeceği değerler vardır ya… Asla değişmez dediği düşünceleri. Aile gibi, millet gibi, inanç gibi… Toplum mühendisliği alanının bu seçkin! elemanları için vazgeçilmez olan tek düşünce; güç ve para karşılığında satılmayacak hiçbir değerin olmadığıdır.
Güç ve para eksenli düşünce tarzından hareketle yazılarını yazarlar, bu hayat felsefesi ile kalemlerini, ruhlarını satarlar.
Sürekli değiştiklerine dair eleştiriler ise haksızdır. Aslında hiç değişmemişlerdir. Dün de kalemlerini ve fikirlerini satarak yaşıyorlardı bugün de satıyorlar.
Gayr-i meşru güneşin ışıkları onları ısıtmaya yetmediğinde, dönecekleri yeni bir güç arayacaklardır. Ve alıcısı olduğu sürece onlar ruhlarını satmaya devam edeceklerdir.
Bu nedenle, hak yolunun yolcusu olma iddiasıyla ve bütün ömrünü inandığı kutlu değerleri yaşamak ve yaşatmak gayesiyle geçirenler; bu asalakları iyi tanımalı ve bu omurgasız kalemlere, gayr-i meşru güneşin günebakanlarına pirim vermemelidir.
Selam ile