Öyle zor bir zamandayız ki, siyaset her şeye hakim olma ihtirasında.
Devleti arka bahçesi gibi görenler, kurumları babasının çiftliği gibi yönetmek istiyor.
Bir nevi “aldım-verdim” oyunu.
Kanun, yönetmelik, teamül ve vicdan sorgulanabiliyor, liyakat ve ehliyet sizlere ömür.
Kamu hizmetine memursanız, böyle bir manzaranın ortasında önünüzde 2 yol var.
Ya bütün inandığınız insani değerleri bir yana bırakacak, suyun akışıyla güce teslim olup, makam-mevki-rahatlık diyerek koltuk derdine düşeceksiniz;
Ya da “Hak her şeyi hayreyler” diyerek, çileye talip olacak, eğilmeyecek ama kırılmayı göze alacaksınız.
İşte kırılmayı göze almışların, eğilmeyenlerin toplandığı çatıdır KAMU-SEN
Bu zor şartlar altında Kamu-Sen çatısı altında sendikacılık yapıyorsan yani çileye talip olduysan biliyorsundur:
Gözler hep üstünde olacak. Hata yapma lüksün yok.
Kolay başarı elde eden akıllılar(!) “deli” diyecek, kazanandan yana olmayı marifet sanan zavallılar kendince “acıyarak” bakacak sana.
Bazen soracaklar, “Yahu sendika sana ne veriyor?” Sendikaya bir şey almaya gelenler için bu sorunun cevabı çok önemlidir. Ama Kamu-Sen’liysen karşılıksız sevmeyi bilirsin, bilirsin ama anlatmazsın hayatı menfaat üzerine kurmuş olanlara.
Eşantiyon sendika değil bu, bir nevi vatan müdafaası…
Yemek düzenleyeceksin, yeterli para yok…
Gelen ödenek ancak kiraya ve acil giderlere yetiyor.
Etkinlik yapacaksın para bulamıyorsun.
Üyelere özel günler için hediye falan, sadece güzel bir hayal…
Sadece sendikal anlamda değil toplumsal anlamda ve ülke çıkarları söz konusu olduğunda en gür seslerden biri olan Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail KONCUK, parasızlık ve imkansızlığa dair her sitemimizi , her şikayetimizi mutlaka kâlealır. Usanmadan, sıkılmadan dinler. Dinler dinlemesine de; en son yine olayı aynı yere bağlar, hep aynı cümleyi söyler o babacan ifadesiyle:
“Malumunuz Genel Merkez binasının inşaatı sürüyor, biraz daha fedakarlık”
Genel Başkanın samimi tavrı nedense unutturur bize çektiğimiz ekonomik sıkıntıları…
Kamu-Sen’liyseniz ve sendikacılık yapıyorsanız bilirsiniz. Sendikada varlık içinde yokluk çekişimizin nedeni işte bu bina…
Sendika Yönetiminin her yetki döneminde “uç beyleri, en önemli görev size düşüyor” diye biraz da gaz vererek, bizi çok çalışmaya teşvik ettiği süreçlerden sonra, iş etkinlik için ödenek bulmaya geldiğinde “para konusunda sıkıntı var, malum bina yaptırıyoruz” cümlelerine en çok tepkiyi verenlerden biri de bendim. Evet, kızdık, sitem ettik, eleştirdik. “Ne gerek var” bile dedik.
Genel Merkez yöneticileri haklarını helal etsinler. Bütün tepkilerimi, bütün eleştirilerimi geri alıyorum.
Böyle muhteşem bir binayı Kamu-Sen’e kazandıran başta Genel Başkanımız İsmail KONCUK olmak üzere Genel Merkez Yöneticilerimize, Sendikamızın kıymetli üyelerine, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Aslan yatağından, bozkurt otağından belli olurmuş.
Otağımız şen ve kutlu olsun.
Selam ile