
Turan Araştırmaları Derneğinin düzenlediği Turancılığın Tarihsel Seyri başlıklı konferans Bağlarbaşı Kültür Merkezinde yapııldı.Turan Araştırmaları Derneği tarafından düzenlenen Turan Kavramının Tarihsel Gelişimi konferansında kavram tüm yönleri ile ele alındı.
Turan Araştırmaları Derneği tarafından düzenlenen Turan Kavramının Tarihsel Gelişimi konferansı 27 Şubat 2014 tarihinde Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi Avrasya Konferans Salonunda saat 18.30 ile 21.00 arasında icra edildi.
Programı Turan Araştırmaları Derneği Sekreteri Yiğit Emre Altun takdim etti.
Saygı duruşuna müteakip önce İstiklal Marşı sonra Kırım Tatar Milli Marşı söylendi.
Daha sonra, 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni vahşeti olarak tarihe geçen Hocalı Katliamı ile ilgili belgesel gösterimi yapıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Turan Araştırmaları Derneği Başkanı Av. Hasan Basri Pehlivan; Konferansımızın konusu Turan Kavramının Tarihsel gelişimi olmakla birlikte 26 Şubat 1992 tarihinde Ermeni çeteciler tarafından uygulanan ve İnsanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Hocalı Katliamını anmadan geçmemiz mümkün değildi. Bine yakın soydaşımızın kaybı binlerce soydaşımızı telefisi mümkün olmayan ızdıraplara gark eden bu alçakça saldırı henüz hak ettiği insani ve hukuki yaptırıma uğramamıştır. Konuya ilişkin belgeseli hem Hocalı Katliamı nedir sorusunun bir cevabı olarak hemde acılarımızın unutulmamasını sağlamak için paylaştık. Diğer bir önemli husus Ukrayna’da yaşanan ve muhtemel bir çatışmanın sinyalleri veren gerginliğin Kırım’da yaşayan Tatar Milli varlığını tehdit eder hale gelmesidir. Büyük ve acı sürgünün maddi ve manevi yaralarını halen sarmaya çalışan Kırım Tatarlarının aynı acıyı tekrar yaşamamasını sağlamak için gerekli gayretleri göstermek insani, milli ve dini bir vazifemizdir. Bu meyanda Anadolu Türklüğü olarak, her zaman Kırım Tatarlarının yanında olduğumuzu beyan etmek isteriz. Bu irademizi sembolize etmek amacı ile istiklalimizin sembolü İstiklal Marşımızın ardından hep birlikte Kırım Tatar Milli Marşını söyledik. Turan’a giden yol hem uzun hemde çetindir. Bu gün burada hareket ve varış noktamız olarak Turan kavramı tarif ve izah edilecektir. Sizleri daha fazla vakit kaybetmeden konuşmacılarımızla baş başa bırakıyorum. Dedi.
Turan Kavramının Tarihsel Gelişimi konferansında ilk konuşmacı gazeteci, yazar ve sanatçı kimliğini meczetmiş Ahmet Şafak oldu. Ahmet Şafak;
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİ DİĞER SİYASAL HAREKETLERDEN AYIRAN TEMEL UNSUR TURAN’DIR.
Sanatçi Ahmet Şafak konuşmasına Turan Nedir? Sorusu ile başladı ve sorusunu “Turan” Türklük Bilgisidir diyerek cevapladı. Türk Milliyetçilerini diğer siyasi hareketlerden ayıran temel faktörün Turancılık olduğunu belirten Ahmet Şafak konuşmasına Kan Meclisi 1915 romanından bir bölüm anlatarak devam etti. Ayestefanos Anlaşmasıyla engellenen Doğu Demiryolu çalışmasına birinci dünya savaşı ilanı sonucu başlanmış ve devrin iktidarı Ankara civarında ilk çalışmalara başlamıştı. Bu çalışmalar kapsamında katedilen her kilometreye kazık çakılmıs ve kazığın üzerindeki levhaya şu ibare yazılmıştı: Turan’a buradan gidilir. Turan, herkesin ortak tanımladığı o büyük coğrafyada bütün ağırlığı ile mevcuttur. Bu mevcuda bir şuur ve rota vermekte bizlere düşen bir vazifedir. Biz Turanla ilgilensekte ilgilenmesekte emperyal güçler Turan’ı araştırmaya, Turan’ı irdelemeye devam edecektir. İster bir ideal penceresinden isterse bir fayda çerçevesinden bakın Turan küresel bir realitedir. Bir taraftan Rusların manevra yaptığı diğer tarafta İngilizlerin manevra yaptığı Turan Coğrafyasında Türk Milliyetçileri inisiyatif almak zorundadır. Dedi.
Turan Kavramının Tarihsel Gelişimi konferansında ikinci konuşmacı mütefekkir, gazeteci, yazar Dr. Erol Cihangir’di. Dr. Erol Cihangir;
TURAN BİR MEKAN FELSEFESİ VE JEOPOLİTİK BİR TEZDİR
Turan kavramının kulağa hoş gelen ve heyecan veren kısımlarını Ahmet bey anlattı bize zahmetli ve size dinlemesi zor gelecek kısmı kaldı. Turan, netameli bir kavram. Ne zaman bir yerde “Turan” adı geçse, çoğumuz unutulmuş yada unutulması gereken bir geçmişten sözeder gibi bir duyguya kapılırız. Bunun neden böyle olduğunu da tahmin edeceğiniz gibi I. Dünya savaşının acı yenilgisiyle, takriben 700 yıllık imparatorluk bilançosunun bu kavrama fatura edilmesi, dahası feda edilmesidir. Ancak bu Turan’ın tanımını değil, bir dönem veya dönemlerin sonucunda, Batılı emperyalizm üzerinden, tarih ve medeniyetimize biçilen bir değer ve bu değeri yenilgi komleksinden kurtulmak için erken dönem Cumhuriyet aydınlarının peşin peşin kabulüyle verilen menfi bir hükmün ifadesidir.
Böylesine zahmetsiz ve peşin hükme mahkûm edilen “Turan” kavramı, bu haliyle belirsizliğini korumasına karşılık, üzerinde mutabık kalacağımız ortak bir tanımdan da uzak bulunmaktadır. Oysa, burada üzerinde konuşup tahlil ve terkiplere girişeceğimiz temel postülatlar doğru bir önermeden yola çıkarak, doğru ve tutarlı sonuçlara ve hükümlere ulaşmamızı gerektirir. Dolayısıyla daha ilk baştan önermemizin tam adı olan Turan’ın kapsam alanıyla, anlam dünyasının yerini tespit etmemiz gerekir. Çünkü muhtelif vesilelerle yapılan konuşmalarda veya konuyla ilgili yayımlarda Turan kavramına herkesin yüklediği anlamlar farklı tanımlamaları içermekle, bu da elzem olan mutabakatı zorlaştırmaktadır. Bu kavramın anlamlandırılmasında dört temel “Turan” tanımı göze çarpmaktadır.
Bunlardan birincisi Batının sosyal-antropoloji mutalarının, ideolojiye irca edilerek, sözde Batı uygarlığı karşısında, uygarlaştırılması (ehlileştirme) gereken barbar (bozkırlı Türkler) bir dünyanın adı, ikincide ülkemizde kısmen Batılı ideolojik yaklaşımdan ithal edilerek, I. Dünya savaşının yenilgisinin müsebbibi olarak gösterilen bir hareketin Cumhuriyet rejiminin anlamlandırdığı muhalif, hatta akla muhal bir siyasetin adı, üçüncüsü, I. Büyük paylaşım savaşına tekaddüm eden yıllarda milliyetçilik hareketlerinin hız kazandığı romantik Türkçülüğün “Türk Birliği” biçiminde idealize edildiği bir fikrin adı, dördüncüsü de bizim burada üzerinde duracağımız bir mekân felsefesi olarak jeopolitik bir tezin adı olan Turan’dır.
Bu felsefi mekân, sosyal antropoloji ve siyaset biliminin kadim tarihi coğrafyanın tasnifine dayalı yerleşik kavimlerle (çiftçi), göçebe kavimleri (çoban hayatı) birbirinden ayıran “bozkır dünyası” olduğu kadar, tarih açısından sömürge ve yarı sömürgeleştirilmiş Doğu ve Asya mekânıyla, burada mukim olan göçebe ve yarı göçebe halkları kapsamaktadır. Bu yönü ile Turan, bir mekan felsefesi ve jeopolitik bir tezdir. Dedi.
Konferans soru ve cevaplar ile sona erdi.
Turan Kavramının Tarihsel Gelişimi konferansı Bengütürk Televizyonu tarafından banttan yayınlanacaktır. İlerleyen günlerde görüntülere sitemizden ulaşabilirsiniz.
Konferans davetimize icabet eden tüm katılımcılara şükranlarımızı sunarız.
Programımıza iştira eden konuklarımızın bir kısmı aşağıda yer almaktadır.
MHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Şinasi Başlılar,
MHP İstanbul İl Başkan Yardımcısı Murat Kotra
MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Enç Öker Albayrak,
MHP İstanbul İl Disiplin Kurulu Üyesi Kürşat Şimşek
MHP Çekmeköy İlçe Başkanı Ethem Kurnaz
MHP Üsküdar Belediye Başkan adayı Habip Suiçmez
MHP Ataşehir eski İlçe Başkanı Mahmut Kılıç
Ülkü Ocakları eski Bölge Başkanı Muharrem Akyüz
Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali İhsan Hasanpaşaoğlu
Türkav İstanbul Başkanı İlhan Eriş
İlim ve Fazilet Vakfı Genel Müdürü Veli Şirin
2023 Türkiye Platformu Dönem Başkanı İsmail Sanlav
2023 İstanbul Platformu Başkan Vekili Ahmet Gülseren
Gazeteci Yazar Müjdat Öztürk
Gazeteci Yazar Uğur Tarhan
GAZETE2023