MHP geçmiştkei bir mahalli seçimi ve kazandığı halde kaybetmiş olduğu bir dönemi 30 Mart’da yenilenen seçimler dolayısiyle geride bırakmış oluyor. Yine böyle heyacanlı ve âdeta “Yüreğimiz kursamızda” idi. O dönem adayımız Aytaç Durak’a yine ikâz yazıları yazdık ve işi yalvarmalara kadar götürdük. Ne yazık ki kendisi ve Yönetim kurulları yetkili olduğu için kimseye laf anlatamadık. Zaten yönetim kademeleri de çoktan onun elinde oyuncak olmuştu. Dolayısiyle PKK’lıdan ülkücü kaatillerine kadar bir dizi haydut MHP listelerinden meclis üyeliklerine ve camianın hiç tanımadığı bir takım insanlar da İl Genel Meclis üyeliğine seçildiler. Aslında listenin tamamını Aytaç Durak tanzim etmiş görevi olan ülkücü şahısları da bir türlü tesir sahası içine almış veya bayy-pas etmişti.. Netice ne oldu? Mazbatalar alınır alınmaz guruplaşmalar başladı. Ardından zafer sarhoşluğu içinde bulunan Sayın Durak böbürlenerek Başbakan ile tepişmeye başladı. Ve bu yüzden hemen görevden alındı ve hâlâ bu göreve iâde edilecek..
Fırsat, bu fırsat ya! Sandıkta seçimi kaybeden AKP elinde bulunan yetkilerle seçim sonuçlarını hiçe sayarak derin bir dizayna başladı. O güne kadar Aytaç Durak ve icraatının aleyhinde olan AKP’li Yüreğir Belediye Başkanı büyük büyük afişler bastırarak şu uyduruk “metromuz”u savunmaya başladı. Neredeyse Büyükşehir Meclis oyları ile kendini Başkan seçtirecekti, lâkin önlerine aşılamayacak yasa engeli çıktı. Bu arada Adana ile görevli AKP Genel başkan yardımcısı o güne kadar “Arkadaşlık” yaptığı MHP’li Büyükşehir Belediye Başkan Vekilini “Mafya Babası”diye önce Aytaç Durak ile kapıştırıp sonra içeriye attırdı. Meclis üyeleri kendilerini boşlukta bularak AKP ve CHP’li üyelerle tam bir cunta oluşturdular. Olmaya oldu ya AKP’ye yeni dönem için kuyruk sallayan ve hayatında bir kere MHP’li olmamış, kerameti Aytaç Durak’dan ibaret olan “Vekilin yardımcısı” bir şahıs hemencecik vekâleten Başkan yardımcısı oluverdi. Halbuki vekilin yardımcısı idi. Arkadaş MHP’den de olaylı bir şekilde istifa edip “Gıyabi AKP”li oldu. Faydalı hizmetler yanında koca Belediyeyi adı çok iyi anılmayan, bu yüzden sanırım içeri de girip çıkmışlığı veya takibatı bulunan bir “Şaibeli Adama” teslim etti.A dana basınında bu adamın film çevirdiği günlerce yazıldı. Ama hiçbirşey olmadı ve yola devam edildi ki, dayısını önce AKP sonra büyük ısrarlara rağmen CHP reddetti. Hem de refüze ederek. Şimdilerde terkettiği yuvaya dönmüş ve oğlu bir ilçede birinci sıradan Meclis üye adayı. Yani “Banko” Büyükşehir Meclis üyesi. Tabii ona gelenle kadar ilk sıralarda, provokatörler, çeşitli partilerde eskiyip de işe yaramayanların hayatta bir kere MHP’nin önünden geçmeyenlerin oğulları, partilerinden kabul edilmeyen eski ilçe belediye başkanları seçilecek ve Büyükşehir meclisine girecek sıralarda..
Halbuki sayın Devlet Bahçeli ülkücülere söz vermişti: ”Seçimlere ülkücü adaylarla gireceğiz ve Meclis üyeliklerinin ilk sıraları bunlardan olacak” diye.. Artık bu vaadin yerine gelmesi için genel seçimleri bekleyeceğiz. Kaç gündür İl Sekreteri kendini yırtıyor ve teşkilâtlarda hiçbir görevi olmayan eski ve cemaate mensup bir milletvekilinin ilçe başkanları ile birleşerek böyle bir liste tanzim ettiğini, işin arkasında ise “Kaset Kahramanı”nın olduğunu ima ediyor. Şahsen partinin iç işlerini takip edecek kadar partili değilim.Taş konsa bile ona rey verecek derecede politizeyim. Elimden de bunları yazmaktan başka bir şey gelmez. Yazdıklarıma istinaden beni bir şey sanıp bu sebeplerle moralimi de bozmanızı istemiyorum. Şahsen ne İl de ne de Ankara’da kimseyi tanımam. Ama potensiyel güç olduğu bu kadar karışıklıklardan belli olan MHP için şimdilerde yazılan reçete ”Başkan adaylarına evet Meclis üyeliklerine hayır” şeklindedir. Bu işi böyle ölçülü vaziyette çok insan beceremez ve bir seçimde daha nâdim oluruz. Ya mümkün ise yeni bir düzenleme yapılacak yahut da insanların gönülleri alınarak iknaa edilecek.. Başka yol yok.
Güya Aytaç Durak MHP’yi destekleyecekmiş de, bu aday çarpıklıkları yüzünden bağımsız aday olmaya karar vermiş. Halbuki bizimkiler bunun tam tersini söylüyor. Hangisinin doğru olduğuna karar vermek çok güç. Sayın Durak ile ilgili sert tenkitler yaptım. Günlerce bunlar konuşuldu. Öyle mahalli basındaki yağcılar ve yalakalar gibi bir ileri iki geri diye kıvırmadan. Biliyorum ilerlemiş yaşı idrakini çok etkiliyor.Ama bu kadarı da fazla. Bu güne kadar kimin bu adamın yanında kimin karşı olduğunu zaten âile üyeleri bile çözememiştir. Halbuki karşısında olarak gösterdiği şahıslar beyin olarak gayet sağlıklı. CHP eski Belediye Başkan Adayı ve hakikatten “Baba” olan şahıs açıkça ve net olarak hükmettiğini söylediği sol oyları MHP’ye çağırıyor. Bu derece işin içinde ve tanzim mevkiinde..
Olacakları hep beraber göreceğiz. Bana parti yöneticileri ve Başkan adayı arkadaşlarımız çok kızıyor. Sert tenkitler yapıyormuşum diye.. Dünkü AR-GE yazısına da çok olumlu tepkiler yanında idare edenlerden açıklama geldi. Sayın Şefkatli’nin genel merkez görevlisi olmadığı bildirildi. Halbuki ben ilgili bir arkadaşa teyid ettirmiştim. Demek onun da gözünden kaçmış. Zaten bu hususu pek vurgulamamış ve Genel Merkez’e olumsuz bir şey dememiştim. Sayın Şefkatli’nin bir yayınevinin başında olduğunu biliyorum. Sayın Sözlü’nin daveti üzerine yardıma gelmiş olduğunu öğrendim.. Bu hususu da böylece düzelteyim ama, inşallah ülkücülerin seçim kazanma rüyaları sağlam kazıklara oturur. Gerisi boştur. MHP şöyle veya böyle Adana’da seçimi kazanacaktır. Geçen dönem Mecliste gibi aritmetik dalgalanmalar istemiyoruz. Şöyle huzurlu, düzgün, dürüst, şeffaf bir çalışma ortamı bekliyoruz. Evvelki zamanda MHP’nin oyları ile seçilip de MHP’ye kazık atan günleri kimse hatırlamak bile istemiyor. Şimdi MHP’nin çekirdeği olan “Ülkücüler” işe müdahildir. Sorumlular sorumluluklarının şuuru içinde en yüksek makam olan “Ülkücülüğe” elbette hesap vereceklerdir.Bu seçim tahtasını yaz-boz tahtası yaptırmayacaklardır. Öyle MHP oyları ile seçilip de cehennem olup gitmek herşeyden evvel Adana terbiyesine uygun değildir. Bu sefer bu iş kurallara tabi olacaktır.
Muhabbetle.