Ergun KAFTANCI
SUİKAST ile sabotaj farklı sözcüklerdir…
Ama usta, bunu dahi bilmiyor sabotaj sözcüğü yerine suikast sözcüğünü kullanıyor…
Sabotaj baltalama demek; suikast ise bir kimseyi -Önemli birini- öldürmeye kalkışmak…
Bu ülkede “Onlar” diye bahsettikleri insanlar var ama kim olduklarını açıklayamıyorlar.. .
Alayı korkak mı, ketum mu, bön mü, o da anlaşılmıyor….
Sabotaj ya da suikast yazılı etiketi “Onların” alnına yapıştırmaya kalkmakla yetinerek kötü niyet erbâbı olduklarını gösteriyorlar…..
Ama usta, bunu dahi bilmiyor sabotaj sözcüğü yerine suikast sözcüğünü kullanıyor…
Sabotaj baltalama demek; suikast ise bir kimseyi -Önemli birini- öldürmeye kalkışmak…
Bu ülkede “Onlar” diye bahsettikleri insanlar var ama kim olduklarını açıklayamıyorlar..
Alayı korkak mı, ketum mu, bön mü, o da anlaşılmıyor….
Sabotaj ya da suikast yazılı etiketi “Onların” alnına yapıştırmaya kalkmakla yetinerek kötü niyet erbâbı olduklarını gösteriyorlar…..
“Onlar” dedikleri de AKP karşıtları, alayımız.
* * *
Şurası gerçek ki halkın AKP’ye ve Erdoğan’a zerre kadar güveni kalmadı…
Kimse meydanlara kendi rızasıyla ve hür iradesiyle gitmiyor; bindirilmiş AKP kıt’aları otobüslerle oradan oraya taşınıyor. Yakın günlerde “Toplu açılış” adındaki komedi alanlarına insanların nakledildiğine tanık olmadık mı!
AKP kurmayları “Oylarımızda bir gerileme yok, yüzde 50’nin üzerindeyiz” gibi yuvarlak laflarla halkın teveccühünün eksilmediğini kafalara sokmaya çalışıyorlar…
Peki rakam?
Onu veremiyorlar, uyduramıyorlar da…
Minareyi çalıyorlar ama kılıfı ortalıkta yok…
Hemen yakalanıyorlar!
………………………… .
ANAP kurulduğunda da bu yaşandı; halk bu partiye ve Turgut Özal‘a bir çırpıda güven duydu ama bir çırpıda da güvenini yitirdi; partiyi de, Özal’ı da terk etti.
Kimse meydanlara kendi rızasıyla ve hür iradesiyle gitmiyor; bindirilmiş AKP kıt’aları otobüslerle oradan oraya taşınıyor. Yakın günlerde “Toplu açılış” adındaki komedi alanlarına insanların nakledildiğine tanık olmadık mı!
AKP kurmayları “Oylarımızda bir gerileme yok, yüzde 50’nin üzerindeyiz” gibi yuvarlak laflarla halkın teveccühünün eksilmediğini kafalara sokmaya çalışıyorlar…
Peki rakam?
Onu veremiyorlar, uyduramıyorlar da…
Minareyi çalıyorlar ama kılıfı ortalıkta yok…
Hemen yakalanıyorlar!
…………………………
ANAP kurulduğunda da bu yaşandı; halk bu partiye ve Turgut Özal‘a bir çırpıda güven duydu ama bir çırpıda da güvenini yitirdi; partiyi de, Özal’ı da terk etti.
Turgut Bey, halkın oklarından kaçıp Çankaya’ya sığındı ve o sayede güvensizlik beyanını duymazdan ve görmezden geldi.
AKP için de bu evre söz konusu; halk AKP’ye bir çırpıda güven duydu ama bir çırpıda da güvenini yitirdi…
Dalgalanma işlevinde bir zerrenin aynı yere dönüşüne evre deniyor; o zerrenin hangi zamanda geleceğini gösteren açıyı dikkatli gözlemlediğinizde dönüş sürecini saptamanız mümkün…
Yanılmazsınız…
AKP için de bu evre söz konusu; halk AKP’ye bir çırpıda güven duydu ama bir çırpıda da güvenini yitirdi…
Dalgalanma işlevinde bir zerrenin aynı yere dönüşüne evre deniyor; o zerrenin hangi zamanda geleceğini gösteren açıyı dikkatli gözlemlediğinizde dönüş sürecini saptamanız mümkün…
Yanılmazsınız…
Erdoğan da dalgalanmayı fark edince 30 Mart endişesi yaşamaya başlamış…
Rivayet ama gerçek payı da yüksek…
Kısa günde yedinci vekilini de yitiren Erdoğan’ın yerinde kim olsa endişe duyar ve 30 Mart sendromunu yaşamaya başlar…
Kendisine ve partisine beslenen güvenin güvensizliğe dönüşmesi onun yerinde olsa kimi endişeye sevk etmez ki…
………………………… …
Evet, Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım da istifa etti ve sırtındaki AKP gömleğini çıkardı.
Gerekçesini de açıkladı:
Gerekçesini de açıkladı:
-Hukukun üstünlüğünü yok sayan anlayış beni ürkütmektedir…
Devam etti:
–Dünyanın gözü önünde soruşturmalara müdahale edilmektedir. Bu müdahalelerin bizi götürmekte olduğu yer açıktır. Birbirlerini dengelemesi ve kontrol etmesi gereken erklerin, adım adım yürütmenin emri altına girmesi beni endişelendirmektedir. Devletin gücünü, farklı düşünenlere karşı sınırsızca kullanmayı meşru gören bir iktidar anlayışıyla karşı karşıya olduğumuzu düşünmeye başladım. Demokrasilerdeki güçler ayrılığı prensibini, kişisel hak ve hürriyetleri, hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü adeta yok sayan bu anlayışla birlikte olamam…
Erdoğan’ı endişeye sevkeden bu gerekçenin kafalarda yaygınlık kazanması…
Gidiş iyi değil değerli okurlar; herkes bu gidişi dikkate alarak sandığı sahiplenmeli ve yaşanan endişeleri oylarıyla ortadan kaldırmalı!
* * *
Savcı Muammer Akkaş, yolsuzluk dosyalarına müdahaleden bahsettiği sırada tutuklu şüphelilerden birinin -Eski İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun- edinmiş olduğu malların üzerindeki tedbir kaldırıldı…
Nasıl ve niçin, o açıklanmadı…
Demek ki Akkaş endişelenmekte haklıymış…
Önceki gün de HSYK, bu kadar çok söylentiden rahatsız olmalı ki savcılardan Zekeriya Öz ile Muammer Akkaş hakkında inceleme başlattı. İncelemeyi İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı‘ya kadar genişletti…
İncelemeye yol açan gerekçe birkaç maddelik; HSYK, yolsuzluk soruşturması hukuka uygun mu, gizlilik ihlal edildi mi ve savcıların karşılıklı suçlaması hangi verilere dayanıyor, onlara bakacak…
Hukukun üstünlüğü, yargının özeleştiri yapması ve kendisini kontrol eder duruma gelmesiyle büyük boyutta sağlanabilir; HSYK işte bunu sağlamak amacıyla inceleme başlattı…
* * *
Ali Haydar Temel ve Gamze Selçuk iki yurttaş…
İkisi de üniversiteli…
Aynı evde oturuyor ve kirayı paylaşıyorlar; tabii elektrik, su ve doğalgaz faturalarını da…
Erdoğan’ın malûm konuşmasından sonra karar vermişler ve birlikte oturmanın suç olup olmadığını öğrenmek istemişler.
Geçenlerde bir dilekçeyle savcılığa başvurmuş ve kendileri hakkında suç duyurusu yapmışlar. Dilekçeyi inceleyen Cumhuriyet Savcısı Özlem Eğridere, kızlı erkekli aynı evde yaşamanın, Anayasa ve TCK’ya göre suç teşkil etmediğini belirtip, kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiş…
Savcı Eğridere kararında, “Özel hayatın gizliliği, Anayasa’nın 20. Maddesine göre koruma altındadır” hükmünü de vurgulamış…
Vurgulamış ki bir başka savcı, siyasal baskı altına alınıp Erdoğan’ın haklı gösterilmesi için kullanılmasın ve hukuk keyfen zedelenmesin!
Diyorlar ki:
-Usta, bir kez daha oturduğu yerde şişip kaldı…
“Ben bu karardan bir şey anlamadım” demiştir ama yanındakiler de herhalde “Zııızt Erenköyyyy” diyerek dalgalarını geçmiştir…
Arkadaşlarıyla, sevgilileriyle, akrabalarıyla, okul arkadaşlarıyla birlikte oturanlar korkmayın, size kimse bir şey yapamaz. Kapınızı çalacak olanların yüzüne haykırmak için Anayasa’nın 20 maddesini ezberleyin yeter!