Özcan Yeniçeri: “Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ömer Dinçer döneminde TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği yazıda, ‘İrticai Faaliyetlerine Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi gereğince 22 maddelik tedbirler Bakanlığımızca uygulamaya konulmuştur’ denilmektedir.”
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul Esenyurt’ta MHP seçim bürosuna yapılan saldırıyı kınadığını belirten Yeniçeri, “Provokasyon yaparak kaos çıkarmayı amaçlayan, bu saldırıyı gerçekleştiren katil sürülerinin bir an önce ortaya çıkarılması iktidarın görevidir. Bu saldırı her şeyden önce ülke barışına, demokrasiye ve milli bütünlüğe yöneliktir. Planlı, hedefli ve amaçlıdır. Katiller, Türk milletinin sinir uçlarına dokunarak bir iç kargaşa çıkartmayı planlamaktadırlar. İktidarın durumun ciddiyetini kavraması bundan sonra planlanan provokasyonların akim kalmasını sağlayacaktır” dedi.
AK Parti’nin rüşvet ve yolsuzluk iddialarının üzerini kapatmaya çalıştığını savunan Özcan Yeniçeri, “AK Parti’nin rüşvet ve yolsuzluk iddialarını yok sayması, önemsiz göstermesi meşruiyetini tartışır hale getirmiştir. Hele hele iktidarın elindeki siyasi gücü kullanarak yolsuzluk ve rüşvet operasyonu yapan savcılara, emniyet mensuplarına müdahale etmesi ve onları etkisizleştirmesi siyasi yozlaşmanın zirveye taşındığını göstermektedir” dedi.
“Yolsuzluğun olduğu yerde yozlaşmış devlet yöneticileri de var demektir” diyen Yeniçeri, “Dolarları kutulara dolduranları hayırsever iş adamı, evlerinde saklayanları dürüst ama saf, yakalanan milyonlarca doları önce İmam Hatip, sonra da Üniversite için toplanan paralar olduğunu söylemek, yapılan yolsuzluğu savunmaktır. Açıkçası ayakkabı kutularının içine tıkıştırılmış milyon dolarları, evlere taşınmış kasaları, kollarda takılmış yüzbinlerce dolarlık saatleri, müdahale edilmiş imar planlarını AKP yetkililerinin savunması yolsuzlukların sahiplenilmesi anlamına gelmektedir. Eğer Türkiye’de olduğu gibi çoğunluk baskısı uygulayan bir iktidar varsa ve yargı da yürütme tarafından bloke edilmiş ise adalet aramak nafile bir iş olur. Baskı guruplarının oluşturdukları güç odakları gizlilik ve ört bas müessesesini adalet diye dayatırlar. Devlet sırrı, soruşturmanın gizliliği, masumluk karinesi vb. kavramlar bu amaç için tepe tepe kullanılır” şeklinde konuştu.
“HSYK ve Adalet Akademisi’nde AKP’nin yaptığı yeni yasal düzenlemeler demokratik bir devlette asla olacak şeyler değildir” diyen Yeniçeri, “TBMM Genel Kurulu’na kadar indirilen, gündeme alınan ve günlerce de tartışılan HSYK yasa tasarısının Adalet Akademisiyle ilgili hükümlerini geçirip kalan kısmının dondurması, AKP’nin hukuk devletini gasp girişiminin somut kanıtıdır. HSYK kanun tasarısı, hukuk devletine ve demokrasiye uygun olsaydı siyasal iktidar bu tasarıyı dondurmazdı” diye konuştu.
“Tayyip Erdoğan, AKP iktidarın kişileşmiş halidir” diyen Yeniçeri, “İktidarın kişiselleşmesi, kişisel iktidarın kurulması demek değildir. Kişisel iktidar totaliter rejimlerde söz konusudur. Diktatörlük rejimlerinde kişisel iktidar söz konusudur. İktidarın kişiselleşmesi ise demokratik yönetimlerde görülen bir çeşit siyasi yozlaşma türüdür. Türkiye’de yaşananlar iktidarın kişiselleştiğini göstermektedir” dedi.
Yeniçeri, AK Parti iktidarı döneminde fişleme yapıldığına dair belgeler yayınlandığını anımsatarak, 25 Ağustos 2004’teki Milli Güvenlik Kurulu’nda imzalanarak, yürürlüğe sokulan “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın ortaya çıkarıldığını ifade etti.
Bu çerçevede Gülen cemaatinin yanı sıra MHP ve CHP’nin de MİT tarafından fişlendiği iddialarının ortaya atıldığını belirten Yeniçeri, gazetecilere Milli Eğitim Bakanlığı’nın Ömer Dinçer’in bakanlığı döneminde, 12 Eylül 2012 tarihinde TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na gönderdiği belgenin fotokopisini dağıttı.
Yeniçeri, yazıda, “18 Mayıs 2000 tarihinde Başbakanlık oluru ile yürürlüğe sokulan İticai faaliyetlere karşı Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu ile koordineli bir şekilde çalışılması gereken tedbirlerin tespiti ve takibi amacıyla Bakanlığımızda İrticai Faaliyetleri Takip ve Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur” denildiğini, Başbakanlık Müsteşarlığı’nın ilgi yazısıyla İrticai Faaliyetlerine Karşı Yürütülecek Mücadele Stratejisi gereğince 22 maddelik tedbirin uygulamaya konulduğunun belirtildiğini kaydetti.
Özcan Yeniçeri, belgenin, 28 Şubat sonrası uygulamaya konulan “İrticai Mücadele Eylem Planı” gereği fişleme, izleme ve raporlama sisteminin AKP iktidarı döneminde de devam ettiğini, fişleme belgelerinin muhafaza ve müdafaasının yapıldığını gösterdiğini söyledi.
Merkez Bankası’nın faiz artırmasına ilişkin kararına da değinen Yeniçeri, doların yükselişine zamanında müdahale edilmediğini savundu.
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Yeniçeri, Başbakan Erdoğan’ın özel yetkili mahkemelerin kaldırılacağına ilişkin açıklamasının hatırlatılması üzerine, bu mahkemelerin ellerindeki dosyaları tamamladıktan sonra kaldırılmasının, geçen yıl yasayla kabul edildiğini anımsattı.
Yeniçeri, tutuklu Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu’nun kanser olduğunu ve öleceğinin belli olduğunu ifade ederek, “İktidar o insanı orada tutmaya devam ediyor. Bu hukuk ayıbıdır. Bu ayıbın temizlenmesinde fayda vardır. Başbakan bu noktaya geldiyse iyi noktaya geldiğini söylemek mümkün” diye konuştu.
Yeniçeri, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılacağına ilişkin iddiaların da bulunduğunun ifade edilmesi üzerine, “Kandil’deki eşkıya İstanbul’da sokağa nasıl indiyse başka yerlere zuhul etme olasılığı vardır. Bahar havası imajı yaratılamaz. Terörün üzerine gitmesi gerekirken, terörle kol kola girmiş AKP, karşıt gördüğü grupların üzerine gitmektedir. Güneydoğuda otorite devletten PKK’nın milislerine kaymıştır” dedi.