Osman B.Karabacak
Ortalık toz duman. Birbirlerine girdiler.. Bir taraf hırsızlıklarına, yolsuzluklarına bakmadan diğerini kendilerine yönelik operasyon yapmakla suçluyor. Diğer taraf da bildiğiniz yavuz hırsız misali saldırdıkça saldırıyor.
Halbuki milletin gözbebeği Türk Ordusu’nun itibarını sarsmak için işbirliği yapmışlardı. Bir tarafın tetikçilik yapması için diğeri yasal zemin hazırlamıştı. Onlar çamur attıkça taraftarları da sadistçe zafer çığlıkları atıyordu. Ne de olsa intikam alıyorlardı!
Milli değerlere darbe üstüne darbe indirirken icazet aldıkları güçler iki tarafın da sırtını sıvazlıyor yeni hedefler gösteriyordu. Kerameti kendinden menkul bu zevat zaman içinde kazandıkları başarılarla zafer sarhoşluğu yaşamaya başladılar. Her iki grup da aslında gücü elinde tuttuğunu zannetmeye başladı. İşte bu sırada kuklaların ipleri dolaştı, birbirlerine girdiler…
İtişip kakışmalar it dalaşına döndü. Didişmeleri fısıltılarla başlayıp, hakaret ve beddualarla devam etti. Güç gösterisi yaparken birbirlerine kumpas kurmaya, tasfiyelere başladılar.. Kavga büyüdü, birbirlerine girdiler. Sonunda iki taraf da aynı çukura düştü. Artık dipte birbirlerini yemelerini izliyoruz. Bunlar kavga ettikçe daha çooook pislik çıkacak.
* * *
Türklerin yaşama biçimi olan Anadolu dindarlığında aşırılık yoktu. Kavgacı değil uzlaşmacı bir karakteri olan insanımıza militan islamcılık son 30 yıl içinde damla damla zerk edildi. Dindarlığı temsil eden geleneksel tarikatlara yönelik yıkıcı tenkitler halk farkında olmadan yeni akımlara itti. Devleti ile büyük çapta sorun yaşamayan kitlelere Kemalizm adı altında yapılan baskılar da bu akımların güç kazanmasını sağladı. İnsanları düzene değil devlete düşman hale getiren Arap tipi keskin anlayışlar ortaya çıktı. İsim verilirken Mehmetler, Hasanlar, Ayşeler, Fatmalar unutuldu yerime Muazlar, Ubeydler, Senalar geldi..
İnsanımızın dini değerlere olan hassasiyetini de bu dönemde törpülediler. Anadolu insanının bir asker disiplini içinde ifa ettiği dini ritüelleri aşağılayıp yerine ruhsuz arapvari bir hayatı örnek olarak gösterdiler. Dinde modernleşme adı altıda dejenere bir anlayış model olarak sunuldu. Halkımızın bir kısmı araplaşmayı dindarlaşma olarak kabul etti bu dönemde. Türk’ün mütevazi hayat tarzına karşılık dindarlık kisvesi altında gösterişli, tamahkâr, servet ve şehvet düşkünü yaşama biçimi ortaya çıktı. Toplumun kanaati dindarların güvenilir, inanılır ve aklı selîm oldukları şeklindeyken bu güruh gerçek dindarları utandıracak bir şekilde tüm anlayışları alt-üst etti.
* * *
Bugünkü kavganın en büyük sebebi toplumdaki bu değişikliktir. Milli ve dini değerlerin yerle bir edildiği günümüzde AKP – Cemaat kavgası bir fırsattır. Bu iki taraf da kavga ettikçe bataklığa saplanacaklar, daha önce başkalarına atmak için yarıştıkları çamura bulanacaklardır. Eğer ders alma vakti gelmişse ülke bu fitneden kurtulacak, toplumdaki diğer kesimler de daha önce yaptıkları hataları tekrarlamayacaktır.
Türk İslamının manevi dinamiklerinden Yesili Ahmed Hoca’nın sözlerinden aşağıda vereceğim örneklere bakarsak bizim değerlerimizin temel taşlarını da anlamak kolay olacaktır: