
Osman B.Karabacak
Sanki maç izliyoruz. Maç dediysek futbol değil, olsa olsa masa tenisi. Nefes nefese geçiyor maç.. The Cemaat yılların birikimi ile kurduğu kadroların bir kısmı ile atak oynuyor. AKP takımı ise şaşkın, ihanete uğradıklarını düşünüyorlar.
The Cemaat ayakkabı kutusu formundaki topları karşı sahaya bıraktıkça AKP sinirleniyor. Nasıl sinirlenmesin ki? Yıllarca şekillenmesine izin verdikleri The Cemaat taraftarı hakemler AKP’nin oyun kurmasına izin vermiyor.
Yıllardır ses çıkarmayan AKP taraftarları tribünlerden “dik dur eğilme” diye usta lakaplı kaptana destek olurken The Cemaat taraftarlarının tezahüratları tribünlerden değil ama medya üzerinden duyuluyor.
İki tarafta da “sportmen” değil. İkisi de kazanmak için iyi oynamanın değil, hakemleri kendi tarafına almanın derdinde. Acaip bir maç; oyuncular hep aynı ama hakemler değişiyor, değiştiriliyor. Hakemler değiştikçe iki taraf da kararlara itiraz ediyor.. İtirazlar çok siddetli, iki taraf da biliyor ki kazanan şampiyon olmasa bile kaybeden ligden düşecek, taraftarını kaybedecek belki de takım dağılacak, yok olacak.
* * *
İşin şakası bir yana AKP-Cemaat kavgası ibretle izlenmeli. Ülkenin milli değerlerine elele verip saldırmış, tahrip etmiş olan bu iki grup da müthiş bir ölüm-kalım mücadelesi veriyorlar. Erdoğan’ın kazanması halinde neler yapabileceği Uzan gibi basit bir örnekte görülmüşken cemaat cephesinin hareketleri daha iyi anlaşılıyor. Ergenekon, Balyoz, Casusluk tertiplerinin sonuçlarını gören AKP kurmayları ise benzer bir sonu telaffuz etmeseler bile akıllarından çıkarmadıkları mutlak.
Aslında, yolsuzlukların üzerine gidilecek, denerek soğutulabilecek ortam gerildikçe geriliyor. İki taraf da biliyor ki adalet mekanizması artık olması gerektiği gibi işlemiyor. Adaletin kılıcının iki tarafı da keskin değil. Sureta dindarların oyuncağa çevirdiği sistem öyle bir hal aldı ki beraber kazdıkları kuyuya birbirlerini atmak için müthiş bir mücadele içindeler…
Emin olun ki, bu iki tarafın hak olmayan mücadelesinin sonunda şeriatın kestiği parmak acıyacak.