MHP’nin, ‘dershanelerin kapatılmasının eğitim sisteminde ne gibi problemlere neden olacağının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla’ bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerisi AK Parti tarafından reddedildi. MHP’nin grup önerisine CHP de destek verirken BDP karşı çıktı.
MHP’nin dershanelerle ilgili araştırma önergesine ilişkin görüşmelerin dün yapılmasına ilişkin grup önerisi Meclis Genel Kurulu’nda ele alındı. MHP adına konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Prof. Dr. Zuhal Topçu, eğitim sisteminin ‘sınav odaklı hale getirildiğini’ söyledi. Şu anda bile, yeni karar verilen sistemde sınav sayısının 12’ye çıktığını anlattı. Dershanelerin, eğitim kurumlarının yapması gereken işlemleri üstlendiğini aktardı.
Dershanelerin öğrenciler arasında fırsat eşitliği sağladığını söyleyen Topcu’nun açıklamaları şu şekilde:
Sayın Başkan, Değerli Milletvekilleri;
Dershaneler ile ilgili verdiğimiz grup önerisihakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğitim sistemindeki sorunlar yıllardır ve özellikle de Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 11 yıllık iktidarında iyice içinden çıkılmaz hal almıştır.
Eğitime yönelik sorunlar üzerine odaklanan tartışmaların seviyesi iyice düşmüştür ve tartışmalarda anlam kayması yaşanmaktadır. Bunun göstergesi de eğitim tartışmalarında merkeze konan dershaneler konusudur.
Dershaneler konusu, Türkiye’nin gündeminde sıkça yer alan ve çözülmesi gereken en önemli problemlerden bir tanesidir.
Gündemimiz Eğitim Sistemindeki devasa sorunlar olması gerekirken, dershaneleri gündeme taşıyarak onlar üzerinden politika yapmak artık herkesi rahatsız etmeye başlamıştır.
2008 yılında “Dershanelere Karşı Milletçe Mücadele” çağrısında bulunan Sayın Başbakan, ve 3 dönemdir iktidarda olan AKP hükümeti dershaneler konusunda hiç bir adım atmamıştır.
Eğitim ile ilgili her konuda olduğu gibi, bu konuda da şikâyet etmekten başka bir icraat gösterilmemiştir.
Sayın Başbakan, çözüm üretmenin aksine Problem sarmalının daha da büyümesine sebep olacak “Üniversite giriş sınavlarını ve üniversite hazırlık kurslarını ortadan kaldırıyoruz”, “Dershaneler ya özel okullara dönüşecek ya da kapanacak” gibi söylemlerde bulunmaya devam etmektedir.
Bu söylemlere karşılık Bülent Arınç “Dershaneler hayatın gerçeği, gençlerimiz ortaokuldan itibaren sınavlara hazırlanmak için bu dershanelere gidiyorlar, eksikliklerini giderip, sınav sistemine adapte oluyorlar…” cevabıyla dershaneler ile ilgili farklı bir boyuta dikkat çekmiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde 2002 olan dershanelerin sayısı bugün 2 katına çıkarak 4000’lere ulaşmıştır.
2002’de dershanelere devam eden öğrenci sayısı 589 bin iken bugün halihazırda 1milyon200bin civarındadır.
Dershanede çalışan öğretmen sayısı ise, 2002’de 20bin iken, bugün 52bin olduğu ve bu kayıtların resmi kayıtlara dayandığı ancak gayri resmi verilerin ise, bunların bir hayli üzerinde olduğu bilinmektedir.
Bu veriler dikkate değer bir “DERSHANE” gerçeği ile karşı karşıya kalındığının göstergesidir.
Bu dershane gerçeğinin nasıl ortaya çıktığına yönelik bir irdeleme yapıldığında bu irdelemeyi 4 başlık altında toplayabilmek mümkündür:
1. Eğitimdeki “KALİTE” sorunu
2. Sınav merkezli EĞİTİM SİSTEMİ
3. Dershaneler ile ilgili TOPLUMSAL ALGILAR
4. İSTİKRARSIZ YÖNETİMLER
1. EĞİTİMDEKİ KALİTE SORUNU’nun dershanelerin ortaya çıkmasında, devasa sektörün oluşmasında ana etken olduğu söylenebilir.
Öğrenci merkezli sistemin olmayışı, öğretmen kalitesi, fırsat eşitliğinin sağlanamaması, müfredat, okul fiziki alt yapıları, bölgeler arası dengesizlik ve özellikle bütün bunlar ile birlikte AKP iktidarında görülen vizyonsuz ve tutarsız politikalar, insanları yeni arayışlara yönlendirmede etkili olmuştur. Bunu hem hizmet alan hem de hizmet veren açısından değerlendirmek gerekmektedir.
2. SINAV MERKEZLİ EĞİTİM SİSTEMİ
Başarı göstergelerinin yalnızca sınavlarla belirlenmesi, dershanelerin ortaya çıkmasına zemin hazırlayan bir diğer faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan sınavların içeriği, müfredatı kapsayıp kapsamama hali ve sınav tekniği dershanelere talebi arttırmada etkili olmuştur.
3. DERSHANELER İLE İLGİLİTOPLUMSAL ALGILAR
Artık günümüzde aileler dershanelere, okullardan çok daha fazla anlam yüklemeye başlamışlardır. Eksik konu tamamlama, çok soru çözme, sınav teknikleri kazandırmanın ötesinde, artık hizmette sınır yokmantığı ile öğrencilerin düzeyinin belirlenmesi, etüt, konu tekrarı, öğrenci takip sistemi, kariyer planlama, rehberlik etme, sırdaşlık gibi roller de üstlenilmektedir.
Zorunlu eğitim düzeyinde çocuğu olan ailelerin sohbet konularının önemli bir bölümünü dershaneler konusu oluşturmaktadır.
4. İSTİKRARSIZ YÖNETİM
Vizyon oluşturmaya ve tutarsız politika üreten iktidarların uygulamaları da dershane sektörünün bu kadar büyümesine zemin hazırlamıştır.
Özellikle son 11 yıldır eğitimde yapılan hatalar ve dershaneler üzerinden birilerine ders verme, öğrenciler üzerinden siyaset yapma, mesaj gönderme çabaları eğitim sistemini içinden çıkılmaz sorunlarla boğuşur hale getirmiştir.
Yukarıda belirtilen başlıklardaki sorunlar sürdüğü müddetçe, dershanelerin ortadan kaldırılması pek mümkün görülmemektedir.
Dershaneler konusunda en son MEB Bakanının ifadesi kabul edildiğinde, artık dershanelerin önümüzdeki yıldan itibaren kapanacağı, ruhsatlarının iptal edileceği ve dershanelerini kapatmak istemeyenlerin yasadışına çıkacağı belirtilmektedir. Ek olarak özel okula dönüşmek isteyen dershanelere yardım edileceği de vurgulanmaktadır.
Günümüzde tam kapasite çalışmakta zorlanan, hatta kontenjanlarının %40’ı boş kalan özel okullara dönüşme işi yeni bir problem alanı olarak karşımıza çıkacaktır. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı araştırmada 4000 dershaneden ancak 263’ünün özel okula çevrilebilecek kapasitede olduğu belirtilmiştir.
Çünkü okul açabilme şartları bir hayli kabarık maddelerden oluşmaktadır. Sınıf metrekareleri, merdiven, koridor alanları, bahçe ve oyun alanları gibi özellikler bulunmaktadır. Dershanelerin çoğunun apartman katlarından oluştuğu göz önünde bulundurulursa, bunun ne kadar zor olacağı tahmin edilmelidir.
Dünya bankasının hazırladığı raporda dershaneler konusuna dikkat çekilirken “Dershaneler okulların eksikliklerini kapatıyor” ifadelerine de yer verilmiştir.
Yine Kalkınma Bakanlığı tarafından hazırlanan “Eğitim Kademelerine Geçiş Sistemi, Sınavlar, Dershaneler” adlı komisyon ön raporunda dershanelerin “Eğitim Sistemindeki eşitsizlikler ve Yozlaşmadan” dolayı bu kadar geliştiği vurgulanmaktadır. Şimdi Milli Eğitim Bakanı’na sormak istiyorum:
- Yükseköğretime geçiş sınavında sıfır alan öğrenci sayısı 2010’da 14.156 iken, 2013’te 61.036 olması dershanelerin suçu mu?
- Endüstri meslek liselerinde 2013 yılında LYS’ye öğrencilerin yalnızca %27’sinin girebilmesi dershanelerin suçu mu?
- Düz liselerdeki öğrencilerin yalnızca %72’sinin LYS’ye girebilmesi dershanelerin suçu mu?
- Sınava giren 1milyon800bin öğrencinin 1milyon300bininin fen bilimleri sınavından 4 doğru bile yapamaması dershanelerin suçu mu?
- Acaba Türkiye’nin PISA, TIMMS gibi uluslararası öğrencilerin bilgi ve beceri düzeylerini ölçen sınavlarda 2006’da 57 ülke arasında 37-44.sırada olması, 2009’da 65 ülke arasında 41-43. Sırada olması, 34 OECD ülkesi arasında 32. Sırada olması dershanelerin suçu mu?
Yukarıda da vurgulayarak irdelediğimiz dershanelerin ortaya çıkmasında, gelişmesinde ve yaygınlaşmasında etkili olan bileşenler ortadan kalkmadıkça Türkiye dershane gerçeği ile yaşayacaktır.
Eğitim sistemindeki deneme-yanılma yöntemi, tutarsızlık ve keyfilik sürdüğü müddetçe bu sorunların çözüme kavuşması pek mümkün görülmemektedir.