
Savaşın Kaybedilmesi ve Çare Arayışı
852’de başa geçen I. Boris Han, Sırbistan’da ortaya çıkan taht kavgası ve otorite boşluğunu değerlendirerek Sırbistan’a saldırmış. Ancak; bunda, başarılı olamadığı gibi oğlu esir düşmüş.
Sırplar-Franklar-Bizans arasında kalan I. Boris Han, müttefiki olan Fransa kralına haber göndererek Katolik Hıristiyan olmak istediğini söylemiş, jest olsun diye de ordusunun bir kısmını Fransa kralının seferine göndermiş. Bu fırsatı değerlendiren Bizans, donanmasını yola çıkarak ülkesini tehdit etmiş. Zor durumda kalan I. Boris Han, Bizans’a elçi göndererek “ Ortodoks Hıristiyanlığını kabul edeceğini ve bunun için de ülkesine din adamlarının gönderilmesini” söylemiş.
Kiril Alfabesinin Kabulü ve Kültürel Değişim
Tuna Bulgar Hanlığı; 862’de, Selanikli Aziz Kiril ve kardeşi Metodiy tarafından oluşturulan, Kiril alfabesini kullanmaya başlamış. Bunun sonucu olarak Slavca sözcükler, Bulgar Kıpçak Türkçesinin yerini alırken bugüne kala, kala 20-30 kelime kalmış.
Kiril Alfabesi, Bizans’ın bir dayatması mı?
O döneme ait bulunan yazılı taşların büyük bir kısmı Yunan alfabesi, bir kısmı da Orhun alfabesi ile Ön Bulgarca dilinde yazılı taşlar. Bu da Yunan alfabesinin, o dönemde yoğun bir şekilde kullanıldığını gösteriyor.
Kiril alfabesi, her ne kadar Selanikli Aziz Kiril ve kardeşi Metodiy’in bir icadı gibi görünse de, Slavcanın seslerini ihtiva eden Orta Çağ Yunan Alfabesi ’nin değişik bir şekli.
Bizans’ın, bunu ne kadar isteyip, istemediğini bilmiyoruz. Yalnız bu geçişin, Bulgarların dilini kaybetmesinde ve Slavlaşmasında önemli bir rol oynadığı da bir gerçek.
Ortodoks Hıristiyanlığın Kabulü
864’te I.Boris Han, “Knez” unvanını alarak Ortodoks Hıristiyanlığı kabul etmiş. Kabul etmesi ile birlikte “Ortodoks Hıristiyanlık” Tuna Bulgar Hanlığı’nın resmi dini olmuş. Bundan sonra başa geçenler de “Han” yerine “Knez veya Çar” unvanını kullanmaya devam etmiş. Oluşturulan Bulgar Kilisesi de Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’ne bağlanmış.
I. Boris Han’ın, Ortodoks Hıristiyanlığı kabulü politik mi?
I. Boris Han dönemi, Tuna Bulgar Hanlığı’nın sıkıntıya düştüğü bir dönem. Herhalde Ortodoks Hıristiyanlığı kabul etmekle Sırbistan ve Bizans tehdidinden kurtularak zaman kazanmayı düşünmüş. Ancak; Bizans’ın dini ustalıkla kullanarak izlediği eritme politikasını isedikkate almamış.
I. Boris Han’ın ölümünden sonra Tuna Bulgar Hanlığı, tamamen Ortodoks Hıristiyanlık ve Slav kültürünün etki alanına girmiş. Kiril alfabesi, sadece Bulgaristan’la sınırlı kalmayarak Sırp-Hırvat ve Ruslarda da uygulama alanı bulmuş.
893’te, gençliğindeKonstantinopolis’te yüksek dereceli bir din adamı olmak üzere eğitim alan I. Simeon, Tuna Bulgar Hanlığı’nın başına geçmiş.
Döneminde; Tuna Bulgar Hanlığı, Macar ve Rus saldırıları sonucu Besarabya ve Romanya’da kontrolü kaybetmiş. Bizans’ın, Bulgar din adamları ile tüccarlarına olan baskısı da artan ölçüde devam etmiş.
Çıkan savaşta ise Bizans’ı yenilgiye uğratarak, Arnavutluk ve Sırbistan’ı ele geçirmiş. Ardından kendisini I. Bulgar İmparatoru ilan ederek Çar unvanını almış.
Bogomil İsyanı
927’de, o günkü Bulgaristan’ın egemenliğinde bulunan Makedonya’da; Bogomil isimli bir köy papazı, Bogomiller adı verilen dini-mezhebi bir hareketi başlatmış.
Papaz Bogomil kimdir?
Kim olduğu konusu tartışmalı, kimine göre gerçek adı Yeremya. Bogomil kasabasında (Babuna Dağı’nın eteğinde.) doğduğu için bu isim ile anılıyor. Bu nedenle bölge ve dile göre değişmekle beraber mensuplarına Bogomil veya Babun denilmiş, Tanrı’nın sevgili kulu anlamına geliyor.
Kimine göre de Yeremya, Bogomil’in havarisi.
Papaz Bogomil; devletin zayıfladığı, halkın feodal yapı altında ezildiği ve kıtlığın baş gösterdiği 920’li yılların Bulgaristan’ında, kilise ve soylulara karşı çıkarak halktan lüksten kaçınmalarını, basit bir yaşam sürmelerini ve kendilerini de ibadete vermelerini istemiş.
Bogomilizm,bir Hıristiyanlık mezhebi mi?
Bogomiller, kendilerini iyi bir Hıristiyan olarak tanımlamışlar. Ancak; bunların inanç sisteminin, Hıristiyanlığın özünden değil, Düalist teoloji ve felsefeden beslendiği görülüyor.
Düalizm nedir?
Düalizm teoloji ve felsefesinde; iki Tanrı, iyi veya kötü arasında bitip tükenmeyen bir mücadele ve kavgadan söz edilir.
Bogomil inancında, Tanrı ve Şeytan kavramı çok kullanılmış, bazıları da dünyayı ve insanı Şeytan’ın yarattığını iddia etmiş.
Bogomiller; İncil’i esas alıp, resmi Hıristiyan kilisesinin görüşlerini reddetmişler. Mülkiyete, aristokrat ve ruhban sınıfına karşı çıkmışlar, mütevazı bir yaşamı tavsiye etmişler. Anlaşılacağı gibi, Bogomilizm; sadece inanç alanında değil, sosyal alanda da bir takım görüşler ortaya koymuş. Bu da kiliseden bunalan ve feodal yapıya tepki duyan kişilerin, buna yönelmesini sağlamış.
Bogomiller; Tevrat’ı kabul etmezler, Hz. Meryem’in kutsallığını reddederler, kilise ayinlerini protesto edip ikonalara ve haça saygı göstermezler, içkiye karşıdırlar, Ortodoks ve Katolik kiliselerini “Şeytan’ın mabetleri “ olarak isimlendirirler.
Çöküşü ve Yıkılışı
950’ye gelindiğinde, bu inanç sistemi; hızla Balkanlara yayılmış, Bulgaristan-Makedonya ve İstanbul’da kiliseler oluşturmuş. Daha sonraAnadolu ve Avrupa’yı etkilemiş, iç karışıklara yol açarken I. Bulgar İmparatorluğu’nu da derinden sarsmış.
Sürekli Bizans ve Rus saldırılarına maruz kalan I. Bulgar İmparatorluğu, 972’de Bizans İmparatoru II. Nikeforos Fokas karşısında ağır bir yenilgi almış, 997’den itibaren Slav kökenli ailelerin yönetimine girmiş, 1018’de de sona ermiş.
Yeni Türk Dalgası
Bulgaristan; 1036-1053 döneminde, Bizans ile Kuman-Peçenek-Uz Türklerinin çarpışma alanı haline gelmiş.
II. Bulgar Devleti
Bizans egemenlik döneminde, Bulgaristan’da bir takım isyanlar çıkmış. Ancak bu isyanlar, Ohri Başpiskoposluğu’na bağımsızlık verilmesi ve Bulgar soylularına haklarının iadesi ile önlemiş. Bununla birlikte verilen bu haklar, daha sonra kaldırılmış, bu da gerginliklere yol açmış.
Kuman Hanedanlığı
Kuruluşu
1186’da, Tırnova’da geniş topraklara sahip Belgunlardan (Bilge) gelen, Kuman Türkü kökenli I. İvan Asen (Esenlikten geliyor), Bizans’ın ağır vergilerine karşı çıkarak isyan etmiş. İsyan, Ohri Başpiskoposluğu’nun desteklemesi ile de geniş kitlelere yayılmış.
I. İvan Asen, Bizans ile giriştiği savaşı önce kaybetmiş. Ancak daha sonra, Kuman ordusu komutanı Balik ile Bizans’ı yenilgiye uğratarak, II. Bulgar Devleti’ni kurmuş. Bizans’la savaşa devan eden I. İvan Asen, İvanko adındaki bir boyar (Bulgar aristokratı) tarafından öldürülmüş. İvanko, bir süre başa geçmiş ise de daha sonra Bizans’a sığınmak zorunda kalmış. Başa geçen Petır’da kardeşi I. İvan Asen’nin kaderini paylaşmış. Bunun üzerine diğer kardeş Kaloyan hükümdar olmuş.
Genişlemesi
Kaloyan döneminde genişleme sürecine giren II. Bulgar Devleti, II. İvan Asen döneminde, Bulgaristan-Arnavutluk-Kuzey Yunanistan-Makedonya-Sırbistan ve Boğdan’ı kapsayan bir coğrafya ile en geniş topraklara sahip olmuş.
Yıkılışı
1257’ye kadar II. Bulgar Devleti’nde hüküm süren Asen hanedanlığı, Bogomillerin yol açtığı iç karışıklıklar-Bizans- Macar saldırıları ve Moğol hâkimiyeti nedeniyle yerini başka hanedanlıklara bırakmak zorunda kalmış.
Kumanlara ne oldu?
Bilinmiyor, bazıları Bulgaristan’daki diğer halklara karışarak asimile olduğunu, bazıları da Pomakların bunun devamı olduğunu söylüyor.
Pomaklar kimdir?
Bulgaristan’ın; Rodoplar Bölgesi’nde yaşayan, Pomakça diye tabir edilen Slav dil grubuna ait farklı bir Slav şivesi ile konuşan, çoğunluğu Müslüman olan bir topluluk. Kökeni tartışmalı, bazıları geçmişte bölgede hüküm süren Kumanların devamı olduğunu söylerken, bazıları da Slav kökenli olduğunu söylüyor.
Pomaklar, Osmanlı’nın 1363’te Edirne’yi alması ile birlikte Osmanlı ile tanışmışlar, Türkler ile iyi ve kötü günde kader birliği yapmışlar, Osmanlı’nın hep yanında olmuşlar.
1878’de Rodoplar ’da, Pomak Timraş Cumhuriyeti’ni kurmuşlar. Rodoplar, Bulgar zulmünden kaçan Türkler ile Osmanlı askerlerinin sığınma yeri olmuş. Daha sonra Şark-i Rumeli vilayetinin bir parçası olan bu cumhuriyet, varlığını 8 yıl sürdürebilmiş, 1886’da da Bulgaristan Prensliği’nin egemenliğine girmiş. Ancak; Pomakların silahlı mücadelesi, büyük göçün başladığı I. Balkan Savaşı’na kadar devam etmiş.
Bugün; Bulgaristan’da 200.000-250.000, Yunanistan’da 30.000, Türkiye’de de 346.000 Pomak’ın yaşadığı söyleniyor.
Moğol-Kuman Hanedanlığı
1299’da Cengiz Han’ın akrabası Çaka Nogay, II. Bulgar Devleti’nin Çar’ı olmuş. Bundan sonra Kuman Türkü kökenli George Terter, Stefan Şişman, Dobruca Beyliğinin kurucusu Dobriç ailesinden gelenler, zamanla prensliklere ayrılan II Bulgar Devleti’nin Çar ve Prensleri olmuşlar ve Bulgaristan’ın aristokrat sınıfını oluşturmuşlar.