Abbas Bozyel: “Müslümanlar asırlar önce yaşanmış bu soykırımın gerçek sebebini araştırmadan, İslam dünyasına neler kaybettirdiğini idrak etmeden, sadece sıradan yaşanmış bir olay olarak değerlendirirlerse, sadece peygamber ve ailesine değil, aynı zaman da, İslam ümmetine, insanlık tarihine de haksızlık etmiş olurlar.”
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreter Yardımcısı Abbas Bozyel, bugün “Hz Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilişinin hicri 1374. yıl dönümü” sebebiyle bir mesaj yayınladı.
Bozyel, bugünün yüreği Ehl-i Beyt sevgisiyle tutuşan her müslümanın mahzun olduğu, acısının manen tazelendiği bir matem ve muhasebe günü olduğunu belirttiği mesajına şöyle devam etti:
Bugün; içerisinde bulunduğumuz “Mah-ı Muharrem”, yüreği Ehl-i Beyt sevgisiyle tutuşan her Müslüman’ın mahzun olduğu, acısının manen tazelendiği bir matem ve muhasebe günüdür.
Zira bugün; Yüce Peygamberimizin torunu, dava ve aşk adamı, ayeti kerimeyle Allah övgüsüne mazhar olmuş Ehlibeyt’in gül yüzü, Hz. Hüseyin efendimizin şehit edilişinin hicri 1374. yıldönümüdür.
Bugün; âlemlerin yüzü suyu hürmetine yaratıldığı ve Cenabı-ı Hakk’ın ‘Habibim’ dediği Hz. Muhammed efendimizin, öperek, koklayarak sevdiği ve omzunda taşıdığı sevgili torunu İmam Hüseyin’in, ‘Kerbelâ’denilen yerde, ailesinin ve sadık dostlarının kin, intikam ve iktidar hırsıyla insanlığını kaybetmiş olan Yezit ve askerleri tarafından şehit edildiği gündür.
Sadece bugüne mahsus olmamak üzere, İnsanlık tarihinde onulmaz yaralar açan bu kanlı hadise sebebiyle, bu kıyımı Peygamber evlatlarına reva görenleri, her gün nefretle kınamak, lanetle anmak, her bir Müslüman için, aynı zamanda ilahi bir öğüttür.
Zira Yüce Peygamberimiz ‘kim bana dostsa Allah ona dost ve her kim bana düşmansa Allah ona düşmandır’ buyururken aynı zaman da ‘ehlibeytimi seven beni, beni seven Allah’ı sever. Kim ehl-i beyt’ime düşmanlık ederse bana, bana düşmanlık eden Allah’a düşmanlık eder’ demiştir.
Bu bir peygamber uyarısıdır. Bu sebeple de yaşanan bu menfur olayı iyi anlayıp, yorumlayıp, ders çıkarmak, her bir Müslüman’ın, top yekûn İslam ümmetinin kaçınılamaz bir görevidir.
Müslümanlar asırlar önce yaşanmış bu soykırımın gerçek sebebini araştırmadan, İslam dünyasına neler kaybettirdiğini idrak etmeden, sadece sıradan yaşanmış bir olay olarak değerlendirirlerse, sadece peygamber ve ailesine değil, aynı zaman da, İslam ümmetine, insanlık tarihine de haksızlık etmiş olurlar.
Çünkü Peygamberimize, ailesi ve dostlarına karşı, ataları gibi intikam duygusu ve iktidar hırsıyla hareket ederek elini kana bulayan Yezidleri unuttuğumuz içindir ki bugün; çağın yeni Yezitleri; Irak’ta Hz. Ali ve İmam Hüseyin’in kutsal mabetlerinin bulunduğu topraklara, İmam Azam ve İmam Abdülkadir Geylanigibi nice İslam âlimlerinin bulunduğu şehirlere bombalar yağdırmıştır.
Diğer taraftan adalet, vicdan ve ahlak ölçüleriyle asla bağdaşmayan, insani düşünce ve değerlerini kaybetmiş, akıl, feraset, sevgi ve merhamet duygusundan sıyrılmış olanların, Yezid öncülüğünde uyguladığı bu Kerbela vahşeti; cahiliye Arap geleneklerinin yeniden yeşermesine, inkârcılığın, yağma ve gaspın tekrar geri gelmesine sebep olmuştur.
Şayet biz İslam’la şereflenmiş Müslümanlar, Kerbela ve benzeri nice unutulmaz tarihi olayları hakkıyla inceler ve bu kahramanların düşünce, fikir ve yaşam felsefelerini kavrayabilseydik, hayat ve hedeflerini algılayabilseydik; elbette ki daha da şuurlu ve feraset sahibi olurduk.
Sonuç olarak; Hz. Hüseyin’in zulme başkaldırışı aynı zamanda, Allah’a olan sorumluluğun, iman ve tevekkülün, rıza ve teslimiyetin; Yezid’in dünya hırsına tercihidir.
Kerbela olayı, bir izzet mücadelesidir. İzzet sahibi olanların, zillet çukurunda boğulanlara galebe çalmasıdır. Bu mücadele; bir taht kavgası değildir. Bu direniş; Peygamber makamını haksız bir şekilde, zorla ve hileyle gasp etmiş olan İslam düşmanını o makamdan indirerek, Müslümanların Kur’an’ın ve Yüce Elçi’nin izinden yürümesini sağlayacak cesaretli bir adımın, adıdır.
Mücadelesi ve dökülen mukaddes kanlarıyla kıyamet gününe kadar, dünya Müslümanlarına onurlu ve hür yaşamanın yolunu açan şehitler şehidi Hz. Hüseyin için yüzyıllardır söylenen mersiyeler, yakılan ağıtlar bir istiklal bayrağı gibi gönüllerde ve gönderlerde dalgalanmaya devam edecektir.
O şehit oldu. Sonuçta kazanan ve yükselen hak oldu. Yerle yeksan olan, batan da batıl oldu. Kan kılıca galip geldi. Şehitler kanı ölümsüzleşti. Destan oldu. Mazlumların elinde hürriyet bayrağı, dillerinde özgürlük marşı oldu.
Asırlardır tazeliğini koruyan, Allah yolunda verilmiş bu kutlu davanın şehidi ve şehitleri hakkında onları layıkıyla anlatmak elbette mümkün değildir. Ancak Onları hatırlamak ve yolunda olmak sığınacağımız yegâne kapıdır.
Allah’ın rahmet, mağfiret ve selamı Peygamber ve Ehl-i beyt dostlarıyla, şehitler şehidi Hz. Hüseyin ve onun gibi tüm Türk-İslam şehitlerinin üzerine olsun.Selam olsun tüm Türk-İslam şehitlerine.
Allah’ın laneti ise kıyamet gününe kadar başta Yezit ve yandaşları olmak üzere çağımızın tüm zalimlerin üzerine olsun.