Ali BADEMCİ
Ağabeyimiz Kösoğlu’nun uğurlanışında seyrettiğimiz manzaralar mutlaka hoş şeyler değildir. Hele cenâze töreni gibi 72 yıl birlikte yaşadığı insanlarla son vedâlaşmada böyle bir durumu artık müdahale edecek vaziyette bulunmayan hak yolcusuna âdeta son arzu olarak yapıştırılmasının töre ve inançlarımıza da sığacak yanı yoktur. Ama artık olan olduğuna göre de yapacak bir şey yoktur. Önemli olan bundan sonra benzer mekânlarda aynı manzaraların meydana gelmesine engel olmak ve olaylardan karşılıklı ders almaktır.
Son haftalarda siyâsî iradenin toplumu yeterince gerdiğini kabûl etmek lâzımdır. Gönüller isterdi ki iktidar mevkiinde bulunanların İlber Ortaylı’nın aylardan beri ifâde ettiği “Sen kendi dilinde konuşacaksın diye ben kendi milletimi inkâr edemem” tesbitlerini görebilselerdi. Eğer doğru ise “Andımız ve Reşid Galip” ile ilgili Başbakanın değerlendirmeleri sebebiyle etkili makamda bulunan aklı selim BDP’lilerin ”Yeter bu memlekette Türkler de var” şeklindeki açıklamalarına da kulak vermiş olsalardı. Elbette T.C. Başbakanı’na yapılanlar doğru değildir. Ama gerçekten bu memlekette Türkler’in de bulunduğunu ve çoğunluk olduğu nazara alımalıydı. Türk insanını ”Milliyetçiliği ayaklar altına aldım” gibi gibi makamın lisânına uygun düşmeyen, hele hele “Bazı şeyler soğuk savaş günlerinde kaldı” açıklamaları ile nerede ise bir asırlık birikimlere çizgi çekerek kırılacak kadar gerginlik yaratmak hiç de doğru değildir. ”Andımız” meselesi yıllarca din bilgisi derslerine girmeleri mecbur olmayan gayrîmüslimler gibi bir formülle çözülemez miydi? And içmek istemeyen yapmayaydı; benim çocuklarımın and içmesine neden engel oluyorsunuz? Yani “And”ı söylememek demokratik bir hak da söylemek neden “soğuk savaş kalıntısı” olsun.
Bakınız beyler memlekete yazık oluyor. Toplum âdeta Cumhuriyet’in revizyonundan tasfiyesine doğru gidiş olduğu şeklinde yoğun bir kanaate sürükleniyor. Buna karşı cenâze törenlerine kadar inen tepkiler oluşuyor. Gün geçtikçe yeniden bir millî mücâdeleye ihtiyaç duyulduğu inancındaki kitleler kemikleşiyor. Medyada emsâl görülerek hiçbir şekilde ihtiyaç duyulmamış talepler almış başını gidiyor. Bilinmiyor ki acaba Cumhuriyet olmasaydı bugün kendilerine küsürâtın da küsûru “Abazayım-Gürcüyüm-Çerkezim” deme imkânını nereden bulacaklardı. Gidin de bu lâfları Mısır’da, Suriye’de, Irak’da Suûdi’de edin de görelim ! İsrâil’de, Amerika’da, Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bunları yapamazsınız.. Ancak Barzâni gibi ülkeyi bölerseniz fısıltı halinde “Kürdüm” diyebilirsiniz. Ben şahsen hükümete de devlete de karşı olanlardan değilim. Ama elimizden tutmuş oraya sürüklüyorlar.. Nasıl olsa Avrupa için de Amerika için de mevcûdun devâmı ile, ülkenin kargaşaya sürüklenmesi arasında fark yoktur. Çünkü iki durumda da millet kırılacaktır.. Sağlıcakla kalın.