Helâl olsun, bizim yapamadığımızı Vatan’da Ruhat Mengi yapmış.Yahu bu ne güzel, ne kadar cesûr ve erkekçe bir ses.. Tabiî böyle bir şeyi ancak Adanalılar yapar. Yazının başlığına bakın: ”Kendi Milletini İnkâr Etmek”. Ben şahsen bizlerden, hele hele bizimkilerden birinin böyle bir şey yapamayışına hayıflanıyorum. ”Görmüyor musunuz biz de yazdık” diyebilirsiniz. Lâkin İlber Hoca’nın yanılmıyorsam şu meşhûr “Aydınlar Bildirisi”nden beri hergün haykırmasını neden duymadık?
Sayın Mengi kadar yiğit Adanalı bir hanımefendiye yazıyı gösterdiğim zaman; ”Mengi’yi daha Vatan’dan kovmadılar mı” demez mi? Ne olur kovsalar yani, kovulanlar acından mı öldü? Erkeklik her erkeğe nâsip olmaz da…Konu pek muhterem İlber Ortaylı Hoca’nın mâlum Denizli’deki çıkışı.. Ne demiş Hoca: ”Bir etnik grubun ana dilde eğitim ve diğer haklarına sahip çıkması için ‘Türk kimliğinin kullanılmaması gerektiği’ anlayışını anlamıyorum. Sen kendi dilinde konuşacaksın diye ben kendi milletimi inkar edemem. Demokratik olarak ileride olan Batı ülkelerinde, hatta ABD’de bile buna gülerler. Alt kimlik, ana dilde eğitim gibi haklar karşı tarafa şiddet uygulayarak alınamaz .”
Ruhat Hanım’ın kendi yazısındaki değerlendirmeleri de çok ilgi çekici:
“Gerçekten de Batı ülkeleri hakkında biraz bilgi sahibi olan herkes hiçbir Avrupa ülkesinde böyle bir durumun söz konusu olamayacağını, içinde farklı etnik grupları barındıran ülkelerin kendi kimliklerini, milliyetlerini söylemekten, neredeyse milli marşından bile korkar hale getirilemeyeceğini bilir. İspanyol’u da, Fransız’ı da, İngiliz’i de kendi kimliğiyle gurur duyar.
Eh, bu kadarı fazla işte.. Koca bir millete fazla geliyor ve ünlü tarihçileri de gerçeği açıklamış. İsteyen konuşsun, Andımız’ı da, marşlarımızı hatta milli bayramlarımızı okullardan kaldırsalar bile kalplerden silmek, vatandaşların milletiyle, aidiyetiyle gurur duymasını önlemek mümkün değildir, bu sözleri de kimse dinlemez!”
Önceleri 10.Yıl marşını dillerine doladılar. Sonra da “ANDIMIZ”ı.. Tabiî devletin ideolojisini ortaya koyuyor, adı Türk olan bir milleti öne çıkarıyor, Cumhuriyeti bayraklaştırıyor diye.. İdeâlsiz devlet mi olur? Bir kere üç seneyi öteyi görmek ve milleti madden olduğu kadar mânen de bu hedeflere hazırlamak ideâl, yorumunu ortaya koyup projeler geliştirmek ideoloji değil de nedir? Bütün bunları bırakın İslâmla yatıp yine İslâmla kalkmak “Siyâsî İslâmcılık” olmuyor mu? Elbette İslâm.. Ama nasıl, nasıl bir İslâm.. Bir devlet düzeni olarak İslâm değil, toplumun yaşama şekli olarak İslâm. Tersini düşünmek bal gibi siyâsî İslâm.. Kendinizi kandırdığınız gibi bizi de mi kandırmak istiyorsunuz? Bunun adı radikal dincilik, köktendincilik şeklinde de ifâde edilen dinî fundamentalizmdir. Böyle bir bağnazlık, böyle bir şekilsizlik İslâm tarihinin hiçbir devrinde görülmemiştir! İşte görülmeyen şeyleri nasıl gösterirsiniz, önündeki engelleri kaldırarak, diğer bir deyimle tabuları yıkarak… Milliyetçiliği ayaklar altına alacaksınız, okullardan Türklüğün ifâdesini yasaklıyacaksınız, ondan sonra varsa gücünüz saçmalıkları sistem diye yutturacaksınız.
Peygamber Efendimizi hariç tutunuz: Mübârek dönemlerinde bile Araplar milliyetçi değil miydi? Kabilecilik için birbirlerini öldürmüyorlar mıydı? Efendimiz bu vahşeti ne kadar engelleyebildiler! YaniArab’a milliyetçilik mübâh, Arap olmayanlar için “Acemilik” değil mi? Bırakın her şeyi bir tarafa Arapça “Kabail”den gelen “Kabile”, bakın sözlüklere “Kafatası” anlamındadır.. İslâmi inancı tenzih ediyorum, örnek aldığınız Arap düşünürler “Kafatasçı” olmuyorlar da sadece “Mustafa Kemal, Türkeş ve Bahçeli” mi kafatasçı oluyor? Çok ayıp oluyor dostlar, inadına ruhu pâk, gönlü temiz Türk çocuklarını da bu gidişle kafatasçı yapacaksınız. Ama biz olmayız çünkü bizi Anadolu’ya taşıyan Sultan Alparslan, ”BİZ TERTEMİZ MÜSLÜMANLARIZ, BİD’AT NEDİR BİLMEYİZ” dedi.
Altaylar’dan Tuna’ya, Sibirya’dan Hindistan ve Mısır’a kadar Yüce Milletimin ve kâinatı aydınlatan Müslümanların Mübârek Kurban Bayramlarını kutluyorum. Bâki olan Hüdâ’ya emânet olun.