Fikir ve düşünce platformu 2023 Lider Ülke Türkiye Platformu Sözbir Otel’de düzenlediği kahvaltılı basın toplantısıyla Başbakan Erdoğan tarafından kamuoyuna açıklanan 19 maddelik demokratikleşme paketini topa tuttu.
Platform üyesi hukukçular tarafından 15 günlük sıkı bir çalışma ile hazırlanan eleştirel raporda demokratikleşme paketindeki 19 madde ayrı ayrı ele alındı.
Ulusal Basın ve internet medyasının davetli olduğu basın toplantısı 2023 Lider Ülke Türkiye Platformu Dönem Başkanı Atilla Çakar’ın açılış konuşması ve rapor hakkında kısa bir bilgi vermesi ile başladı.
Daha sonra söz alan 2023 Lider Ülke Türkiye Platformu Hukuk Komisyonu Başkanı Avukat Uğur Tarhan raporu Av.Emin Özkurt, Av.Yunus Koçal, Av.Beyza Çakar, Av. Bahar Argın, Av.Oğuzhan Aydın, Av. Aslıhan Aydın ile birlikte hazırladıklarını, izledikleri yöntemi ve her maddeyi ayrı ayrı ele alarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını dikkate alarak sonuca bağladıklarını belirtti.
Bu başlıklar hakkında, hukuk tekniği açısından ve uluslar arası hukukla karşılaştırmalı olarak yapılacak değerlendirmelerin yanı sıra uygulamaların doğuracağı etkilerin neler olacağına dair öngörülerin de kamuoyuna sunulmasının faydalı olacağı kanaatindeyiz diyen Uğur Tarhan sözlerine şöyle devam etti;
Demokratik kültürün temelinde sorgulama ve eleştiri olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Öte yandan toplumsal meseleler hakkında alternatif çözüm önerileri sunmak da kamu yararı açısından gereklidir.
Bu düşüncelerle demokratikleşme paketi hakkında hazırladığımız raporun, demokratik kültürün gelişimine katkı sunmasını temenni ediyoruz dedi.
Demokratikleşme Paketinde yer alan Farklı Dil ve Lehçelerde Propaganda, Özel Okullarda Farklı Dil ve Lehçelerde Eğitim Hakkı, Köy İsimlerindeki Yasal Engelin Kalkması, Q-X-W Harflerinin Kullanımının Serbestisi ne dair söz alan Avukat Oğuzhan Aydın Her ne kadar, yukarıda saydığımız başlıklara ilişkin olarak, anadilin kamuda kullanımının demokratik ve temel insani haklar arasında olduğu algısı topluma empoze edilmeye çalışılsa da, gerek Türk Anayasa Tarihi ve gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları bunun aksini işaret etmektedir.Anayasa tarihimizi incelediğimizde, 1876 tarihli Kanuni Esasi , 1924, 1961, ve 1982 Anayasalarında devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu görmekteyiz. Kanuni Esasi’nin yürürlüğe girdiği 1876 tarihi itibariyle, Osmanlı İmparatorluğu gibi birçok farklı etnik grubu barındıran bir yapıda dahi devletin resmi dilinin Türkçe olması son derece dikkat çekicidir.
Sözlerine AİHM kararlarını gerekçe göstererek devam eden Oğuzhan Aydın Anadilde eğitimin bir hak değil imtiyaz olduğu ve mevcut Anayasa çerçevesinde hayata geçirilmesinin hukuka açık şekilde aykırı olduğu tartışmasızdır dedi.
Seçim Sistemi ve Hazine Yardımı başlığı hakkında 2023Türkiye Platformunun görüşlerini ortaya koyan Avukat Emin Özkurt önerilen sistemlerin temsilde adaleti sağlamayacağını varolan seçim sisteminin de darbe ürünü olduğunu söyleyerek % 10’luk seçim barajının % 5 ‘e çekilmesi gerektiğini söyledi. Pakette siyasi partilere üye olma konusunda da eşitsizlik bulunduğunu belirten Özkurt; Bu düzenlemenin sakıncaları saymakla bitmeyecektir. Zira yargı görevini yaparken tarafsız olması gereken hakim – savcılar ve yüksek yargı mensuplarının bir siyasi partiye üyelikleri, verecekleri her türlü kararda tarafsızlıklarının sorgulanmasına yol açacak olup, bu durum yargı bağımsızlığını ciddi şekilde tartışmaya açacak ve yargıya olan güveni sarsacaktır.Hayata geçirilmesi planlanan düzenleme ile, devlet memurlarının bir siyasi partiye üye olmaları da, anayasanın eşit davranma ilkesine gölge düşürecektir.Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının ve güvenlik teşkilatlarındaki polis, istihbarat vb. birimlerdeki görevlilerin de bir siyasi partiye üye olmaları, içinden çıkılamaz bir ortam yaratabilecek ve Türk devlet tarihinde yaşanan Yeniçeri isyanları, Balkan Harbinde yaşanan ordu içerisindeki siyasi çekişmeler gibi büyük kaoslara kapı aralayacak ve yeni 31 Mart Vakalarına yol açacaktır dedi.
Ayrıca eşbaşkanlık sistemine de değinen Avukat Emin Özkurt Bu düzenleme bir demokratikleşme adımı olmayıp, BDP nin yasaya aykırı olan ve partinin kapatılması riskini taşıyan Eş Genel Başkanlık sistemine meşruiyet getirilerek, terör örgütünün temsilcisi partinin siyasi zemini sağlamlaştırılmaktadır dedi.
Hukuk Komisyonu Başkanı Avukat Uğur Tarhan’da İlkokullarda Öğrenci Andının Kaldırılması ve Kamuda Başörtüsü konusu hakkında 2023Türkiye Platformunun görüşlerini aktardı ve şunları söyledi;
Andımızda ifade edilen Türk kavramı, Anayasa’da birleştirici/bütünleştirici bir anlayışla tanımlanmış, Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk olarak kabul edilmiştir. Bu anlamda Türk Milleti, büyük bir tarih ve kültür bilincinin; acısıyla, sevinciyle, nimetiyle, külfetiyle millet hayatının her türlü tecellisindeki ortaklığın ifadesidir.Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk Milleti’nin eşit ve onurlu bireyleridir. Türkiye’de yaşayan her kökenden vatandaşımızı tevhit eden bu anlayış hiç kuşkusuz ki ırkçılıktan uzaktır.Andımızda yer alan ifadeleri ırkçı olarak nitelendirmek, tarihinin hiçbir döneminde ırkçılık yapmamış Büyük Türk Milleti’ne haksızlıktır.Öğrenci andını, ırkçı bir metin olarak kabul etmek, milli kimlik kavramına sorunlu bir bakışa işaret etmektedir. Milli kimliğin tesisi ve milli bilincin oluşması açısından simgesel bir değeri olan andımızın kaldırılması, birliğe değil ayrışmaya sebep olacaktır.Bu durumda hükümete yöneltilmesi gereken soru şu olmaktadır. Halkın büyük çoğunluğunun kaldırılması yönünde talebi olmadığı öğrenci andı kimlerin talebiyle ve hangi gerekçelerle bu paketin içerisinde yer almıştır?Andımızın kaldırılmasını istemeyen ebeveynlerin çocukları neden ve hangi gerekçeyle andımızı okumaktan alıkonulmuştur?Yabancı uyruklu öğrencilerin zaten muaf olduğu bu andı Türk vatandaşlarının okuması neden engellenmektedir?
Bilindiği üzere, Türkiye de başörtüsünün kamuda, okulda, üniversitede yada başkaca bir devlet dairesinde hizmet alan yada veren yönünden açıkça yasaklayan anayasal yada yasal düzenleme bulunmamaktaydı.
Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet Teşkilatına ilişkin istisnaya bir eleştirimiz bu aşamada yoktur. Ancak yargıç ve savcıların başı kapalı olarak görev yapmamasına ilişkin eleştirilerimiz mevcuttur.Zira bu konu hakkındaki karşı çıkışların temel gerekçesi olan, baş örtüsü nedeni ile bir kişinin objektif karar veremeyeceğini yada baş örtülü bir kişinin verdiği bir kararın başı açık bir kişi tarafından objektif olarak kabul edilemeyeceği yönündeki değerlendirme sağlıklı değildir. Bir hukuk devletinde yargı kararları bu yönü ile tartışma konusu yapılamaz.Kaldı ki, hakim ve savcılara siyasi partilere üye olma yolunu açan yasal düzenlemenin de yapılacağı öngörüldüğüne göre, şu halde, bir siyasi partiye üyeliği bulunan başı açık yada kapalı bir hakimin de verdiği karar onunla aynı siyasi partiye üye olmayan kişi tarafından objektif bir karar olarak kabul edilemeyebilecektir.Bu yönüyle bakıldığında bu düzenlemenin hatalı ve eksik bir düzenleme olacağı, beklenen amaca hizmet etmeyeceği anlaşılmaktadır.
Basın toplantısında söz sözü Avukat Beyza Çakar aldı ve Demokratikleşme paketindeki başlıklardan biri de Mor Gabriel Manastırı arazisinin iadesidir.Bu manastır, tüm dünya Süryanileri için kutsal olan Turabdin Bölgesin içinde yer almakta olup, Mor Gabriel, Süryaniler’in din adamı yetiştiren ‘’Kudüs’’ü niteliğindedir.Manastır arazisi daha önce yargıya konu olmuştu.
Bu paketle gelen düzenlemeyle; Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesindeki 15 üyeli Vakıflar Meclisi arazinin iadesine karar verdi. Vakıf, bu kararın kendilerine tebliğinden itibaren iki ay içerisinde taşınmazı kendi vakıfları adına, Deyrulumur Süryani Manastırı Vakfı adına tescilini gerçekleştirebilecekler ve süreç bu şekilde tamamlanacaktır. Ancak burada, Yargıtayca, buranın vakfa ait olmadığına dair verilmiş bir karar var. Mor Gabriel Manastırının Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne müracaatı ile yargı kararı aynı zamana denk gelmektedir.Vakfın bu kararından sonra da yargı yolu açık bulunmaktadır. Taraflar veya ilgililer bunu mahkemeye götürebilirler.Burada belirtilmesi gereken bir diğer husus ise şudur; kişisel bir hak olan ve gerek Anayasa ile gerekse Avrupa İnsan Hakları Protokolüyle düzenlenmiş ve korunmuş olan Mülkiyet Hakkı bir lütuf aracına dönüştürülmüştür ve hukukta karmaşa ve belirsizlik yaratmıştır dedi.
Raporun açıklanmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan 2023 Lider Ülke Türkiye Platformu Dönem Başkanı Atilla Çakar Türkiye’nin gündemini meşgul eden meselelere dair görüşlerini bundan sonra da basınla paylaşacaklarını belirterek katılan medya mensuplarına teşekkür etti.