Vural, o günler için “Sarsıldım. Kolay değildi. O hastanede ben mitingteydim Yanında olmak istedim ama olamadım. Ben, eşim kadar güçlü değilim” dedi
Eşim kemoterapi görürken ben seçim meydanındaydım
MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural (57) ile en son nisan ayında bir araya gelmiştik. Galata’da gerçekleşen röportajda; ne yalan söyleyeyim topaç gibiydi Oktay Bey. Aradan geçen aylarda adeta mum gibi eridi. Herkes gibi beni de bir meraktır sardı; bu kadar kısa sürede, bu kadar kilo vermenin sırrı neydi?.. İlk gündem maddemize Vural diyetini taşıdığımız röportajımız için yine İstanbul’da buluştuk. Sadece diyetin sırlarını değil, bugüne kadar hiç bilinmeyen yönlerini ve özelini de konuştuk. İşte size hiç tanımadığınız, duymadığınız, görmediğiniz ve bilmediğiniz Oktay Vural…
Filinta gibi oldunuz. Aradan geçen sürede kaç kilo verdiniz?
18 kilo verdim 6 ayda.
Diyetisyen kontrolünde mi?
Ankara’da Zümrüt Hanım diye bir diyetisyenim var. Gün içinde neler yiyeceğimi yazıyor. Liste var. Listeye harfiyen uyunca kilo veriyorsun.
Spor takviyesi de var mı?
O yok maalesef. Ama tabii spor da yapsaydım, çok daha iyi olurdu.
Listede neler var peki?
Vallahi her şey var aslında. Ama miktar önemli. Bir de öğün atlamamak gerekiyor. Bol soslu makarna bile yiyebiliyorum. Hem de bir öğünde 2 tabak birden.
Ne güzel diyetmiş bu…
Makarnayı seyahatlerden sonra veriyor. Ödemi alıyormuş. Yoğurt yağ yakıyormuş. Kefir ve tarçın da var listemde.
Listeye uymak zor olmuyor mu bu yoğun tempo içinde?
Listeyi alıyorum. Ondan sonra hemen 5-6 tane fotokopi çekiliyor. Sekretere, korumaya, danışmaya, arabaya, eve… Herkes sorumlu diyetten. Hangi öğünde, yanımda kim varsa o hatırlatıyor ne yiyeceğimizi. Seyahatlerde de ona göre organize oluyoruz. Uçağa binerken, ceplerde hurma, badem filan taşıyoruz. Diyetisyen çok sıkı tutuyor işi. Kamuoyunda herkes gördü ki; Oktay Vural çok kilo verdi. Bu da; son trend ‘Oktay Vural Diyeti’ anlamına geliyor. Şimdi verilen kiloların geri alınmaması lazım. Kaçamaklarda fırçayı yiyoruz.
Eşiniz Tuba Hanım ne diyor bu diyet meselesine?
Kiloları alınca; ‘Aman ha Oktay’ diyerek desteklemişti. Şimdi; ‘Yeter ha Ok-tay’ diyor. Artık koruma diyetine geçtik.
Tuba Hanım meme kanserini yendi. Kaç sene oldu?
İki seneyi geçti.
Teşhis konduğunda ne hissettiniz?
Tuba çok metin bir kere. İnançlı bir insan. O hastalığa nezle muamelesi yaptı.
Hep mi güçlü bir kadındı. Yoksa hastalık döneminde mi güçlü davrandı?
Güçlü ve mücadelecidir. Hep öyleydi.
Peki ya siz? İlk duyduğunuzda neler hissettiniz, ne yaptınız?
‘Problem değil, hallederiz’ dedik. Sarsıldık. Tuba kadar güçlü değilim ben.
Ağladınız mı?
Duygusal inişler yaşamamak mümkün değil. Önce tespit ettik, ondan sonra da neler yapılması gerektiğini öğrendik ve harekete geçtik.
Çalışmalara ara vermediniz değil mi?
2011 seçim dönemiydi. İnsanlar içimizi göremiyor. Seçim çalışmaları ile tedavi süreci birlikte devam etti. Kolay değildi. Çok sıkıntılı günlerdi. Bir yandan ameliyatlar, bir yandan kemoterapi. Hastanede kalıyor. Aklınız orada. Yanında olmak istiyorsunuz, olamıyorsunuz… Aslında o bana destek oldu. Sürekli; ‘Senin bir sorumluluğun var’ dedi. Müthiş iradeli davrandı. Doktorlarına da çok yardımcı oldu. Kendisi de öğretim üyesi zaten. Çok okudu, araştırdı. Neler yapılması gerektiğini öğrenip, uyguluyordu.
İçki de sigara da içmem teknolojinin hastasıyım
Diyet listenizden kopya çekenler oldu mu?
Olmaz mı… Sekreterimin eşi uyguluyor şimdi aynı diyeti. Siyasetçilerden de isteyenler var. Ama isimlerini veremem, ayıp olur.
“Göbekle siyaset yapılmıyor” demiştiniz. Neden yapılmasın? Turgut Özal da göbekliydi, Süleyman Demirel de…
Bazılarına yakışıyor göbek. Sayın Özal’a yakışıyordu. Sayın Demirel’e de yakışıyor. Ama Sayın Başbakan’a yakışmaz herhalde değil mi?
Takım elbiseler terziye mi gidiyor daraltılmak için, yoksa gardrop da yenilendi mi?
Vallahi çoğunu daralttırıyorum. Çünkü öteki türlü başa çıkmak zor.
Sosyal medyada da etkin ve yetkinsiniz. Teknolojiyle aranız nasıl?
Teknolojiye hastayım. Bilgisayarı Türkiye’de ilk kullanan insanlardan biriyim. 1983 yılından beri bilgisayarım var. Hatta doktoramı bile bilgisayarda yazdım. Bekardım o zaman. İzmir’de bir evde oturuyordum. Hiç unutmam; gecenin bir yarısı, doktorayı yazıp, yazıcıdan da çıkış alıyordum. Ev arkadaşım ‘Yahu ne oluyor? Tar tar bu ses de ne’ diye yataktan fırlamıştı. En son çıkan telefonlar, Ipad, elektronik cihazlar, hepsini bilirim ve kullanırım.
Kurallara uyarım
Araba kullanmayı da sever misiniz?
Çok severim. Çoğu zaman da makam aracı almam, kendi arabamla giderim.
Trafik cezası yediniz mi hiç?
Bir keresinde radara yakalandım. Polis durdurdu, tam ceza yazarken tanıdı. ‘Yedik bir kere, yaz bakalım’ dedim. Ama mümkün olduğunca uyarım kurallara.
Alkol muayenesi filan… Hiç rastladınız mı?
İçki içmem ben. O yüzden o konuda bir sıkıntı yok. Şimdi sigara da yasak direksiyonda. Sigarayı bıraktığım için, orada da problem yok.
İşte Vural’a 18 kilo verdiren diyet
KAHVALTI:
50 gram (4 adet) zeytin, 1 dilim çavdar ekmeği, 1 adet haşlanmış yumurta, yeşillik (közlenmiş biber de olabilir), çay ya da kahve.
ARA ÖĞÜN:
(Kahvaltıdan 2 saat sonra.)
2 adet hurma, ya da kayısı, ya da 5 adet badem.
ÖĞLE YEMEĞİ:
1 porsiyon sebze yemeği, 1 dilim çavdar, ya da tam buğday
ekmeği, bir kase yoğurt, bol salata (yağsız).
ARA ÖĞÜN:
1 porsiyon sütlü tatlı (bol tarçın ile), ya da bir kase prebiyotik
yoğurt.
AKŞAM YEMEĞİ:
300 gram balık, ya da 150 gram et, bol salata (yağsız).
Ya da (yolculuk sonrası) 2 porsiyon domates soslu makarna,
bol salata (yağsız).
ARA ÖĞÜN:
(Yatmadan 2 saat önce.) 300 gram meyve (karpuz, kiraz, armut, şeftali vb. meyveler), yanında kefir ile birlikte.
OKTAY VURAL’IN ÜNİVERSİTEDEKİ LAKABI NEYDİ? – YARIN