“Mısır, Suriye ve Başbakan’ın gözyaşları
MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş, Başbakan Erdoğan’a göndermeler yaparak, ” Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olarak, önce şehitlerimize, şehit ailelerine ve gazilerimize olan sorumluluğunuzu bilecek, onlara yaptığınız haksızlığı sonlandıracaksınız ” dedi
MHP Genel Başkan Yardımcısı, Ankara Milletvekili Tuğrul Türkeş, ” Son günlerde dünya basınında Suriye’de Esad yönetiminin kimyasal silah kullandığı yönünde haberler yer almaktadır. Söz konusu iddialar son derece vahim olup, Birleşmiş Milletler (BM) tarafından acilen araştırılması gerekmektedir. Türkiye’de ise, özellikle medya vasıtasıyla, kimyasal silah kullanımı bir “iddia” olarak değil de bir “veri” olarak değerlendirilmekte ve yorumlanmaktadır.
Bir hususun altını çizelim: bu tarz bir saldırının gerçekten olduğuna dair dünya kamuoyunda hiçbir somut delil -en azından şimdilik- yoktur. Çeşitli internet sitelerinde yayımlanan yürek dağlayıcı fotoğrafların ne zaman, nerede ve kimler tarafından çekildiği de meçhuldür.
Bu aşamada sergilenecek en gerçekçi tutum, BM ekiplerine güvenmek ve yetkililerin meseleyi derinlemesine incelemelerine fırsat tanımaktır. Bu doğrultuda hem Esad yönetimi, hem de muhalifler sahadaki BM gücüne gereken her türlü kolaylığı sağlamalıdır. Özellikle BM Güvenlik Konseyi’ne mensup devletlerin kimyasal silah kullanımına ilişkin iddiaların objektif biçimde araştırılması noktasında mutabakata varmaları lazımdır ” dedi.
TÜRKMENLER’İN FERYADI DA DUYULSUN
Türkeş, ” Türkiye’de Hükümet yanlısı şahıslar medya yoluyla bir kez daha “yargısız infaz” yapmışlar, dolaşan iddiaları peşin hükümle “gerçek” addedip, akıl sınırlarını zorlayıcı yorumlarda bulunmuşlardır. Söz konusu şahısların Türk dış politikasına bugüne dek verdikleri zarar yetmiyormuş gibi, hatalarından ders çıkarmak yerine aynı üslupta diretmeleri, içlerini nasıl bir hırs bürüdüğünün açık göstergesidir. Çoğunlukla gazetecilerden ve araştırmacılardan oluşan bu çevrenin, Hükümete dolaylı danışmanlık hizmeti verdiğini de hesaba kattığımızda, biriken hırsın ne denli yıkıcı etkileri olabileceğini de vurgulamak gerekmektedir ” açıklaması yaptı.
Türkeş şunları söyledi: ” Sağlıklı ve tarafsız bir tahlil yapabilmek için evvela BM tarafından sunulacak rapor beklenmeli ve akabinde de lüzum görülen tedbirler -sorumlu kim ise- ona karşı alınmalıdır.
Öte yandan Mısır’da yaşanan insanlık dramı da hız kesmeden devam etmektedir. Vicdan sahibi kimsenin sessiz kalamayacağı katliam görüntülerine her gün yenileri eklenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi, Mısır meselesine ilişkin kati suretle tepkisiz kalmamış ve gerek Sayın Genel Başkanımız, gerekse yetkili diğer organlarımız tarafından görüşlerimiz Türk kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Birilerinin aksine, partimiz, vicdanın ideolojisi olmadığını bilmektedir. Dünyanın her karışındaki haksızlığı, Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye’deki haksızlıklarla aynı bağlamda ele almaktadır.
Partimiz, PKK eylemlerine kurban verdiğimiz şehitlerimizin aziz hatıralarını, El Kaide’nin, Esad’ın, Özgür Suriye Ordusu’nun, darbecilerin, Müslüman Kardeşler’in saldırılarında hayatını kaybeden masumların hatıralarıyla bir tutmaktadır.
Partimiz, Irak’ta sürgün edilen ve katledilen Türkmen’in feryadını da, Suriye ve Mısır’da kalleşçe öldürülen çocukların, kadınların, ihtiyarların çığlıklarını da aynı ölçüde hissetmekte ve duymaktadır.
Neden mi?
Çünkü biz insan hayatının kıymetine ve kutsallığını inanıyoruz. Çünkü Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ifade edildiği üzere “Bir insanı öldürmek, bütün insanları öldürmek anlamına geldiği gibi; bir insanın hayatını kurtarmak da bütün insanların hayatını kurtarmak gibidir” (Maide, 5:32).
Gözyaşının, kanın, işkencenin, haksızlığın siyas” kapsamı, ideolojik karşılığı olmaz, olmamalıdır.
Her devlet yöneticisinin birinci vazifesi, mesul olduğu ve hakimiyeti altında bulunan insanların dertlerine ortak olmak, çare üretmektir. Önce kendi insanınızı kurtaracaksınız. Bir tek insanı boş geçip bütün insanlığı kurtarmaya çalıştığınızda, günün birinde bir bakarsınız ki elinizde koca bir “hiç” vardır. Tüm devletlerin yöneticileri aynı şuura sahip olsalar, öyle zannediyoruz ki, dünyada pek az sorun kalırdı.
* Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olarak, önce şehitlerimize, şehit ailelerine ve gazilerimize olan sorumluluğunuzu bilecek, onlara yaptığınız haksızlığı sonlandıracaksınız.
* Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olarak, önce merdiven altı koşullarında çalıştırılan kadın-çocuk işçilere, işyerlerinde sigortasızlığa ve güvencesizliğe mahkm edilen emekçilerimize, barbarca katledilen ve tecavüze uğrayan kadınlarımıza, iki ayrı işe mecbur bırakılan emeklimize yapılan haksızlığa değineceksiniz.
* Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olarak, önce kendi emrinizle orantısız güç uygulanan ve bu sebeple Hakk’ın rahmetine kavuşan gencecik fidanlarımıza yapılan haksızlığa parmak basacaksınız.
* Siz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Başbakanı olarak, önce bunları yapacaksınız ki, mesul olduğunuz 75 milyonun tamamına gösterdiğiniz merhameti ve vicdanı, insanlığın geri kalanına da alın akıyla gösterebilesiniz.
Vicdan herkese, herkes için ve her zaman lazımdır.