“SİYASET YANKESİCİLERİ”
Dr. Hüseyin YENİÇERİ
Sincan’da AKP’nin “Milli İradeye Saygı Mitingi“nde MHP amblemlerinin kullanılması ve Başbakan Erdoğan’ın MHP’ye teşekkür etmesi kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandı. Olay, Sosyal Medya’da birçok paylaşıma konu oldu. MHP yönetiminin tepkisi sabırsızlıkla beklendi. Önce Şandır, ardından Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli gereken tepkiyi çok sert biçimde gösterdi.
Olayın yenilir, yutulur bir yanı yoktu. Her kafadan bir başka ses çıkyordu. Kimisi bunun yükselen MHP oylarına bir göz dikme olduğunu, kimisi MHP’nin devlet-millet çatışmasına fırsat vermeyen kararlılığının AKP destekçiliğini doğurduğunu ve AKP’nin bundan yararlanmaya kalkıştığını, kimisi MHP’nin tarlalarını Anayasa Referandumu’nda olduğu gibi AKP’nin sürmeye alıştığını söylüyordu. Gerçekte ortada kötü bir alışkanlığın doğacağı, Başbakan’ın yurt dışından dönüşü sırasında Etimesgut Ülkü Ocakları’nın adı kullanılarak yazılan Bozkurt amblemli afişten belliydi. Ülkü Ocakları Genel Başkanı bunun bir provokasyon olduğunu, kendilerinin adının kullanıldığını kesin bir dille reddetmişti. Ancak bu yalanlamayı yazılı ve görsel basın kamuoyuna yansıtmadığı için meydan yeni tertiplere açıktı.
Önce AKP neden böyle bir yola başvuruyor sorusuna karşılık verilmeli: Bana göre bütün tedbirlerin kaynağı korkudur. AKP, öncelikle yaklaşan yerel seçimler öncesinde Ankara ve İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlıklarını kaybedeceğini fark etmiş, özellikle öteden beri “MHP oyları boşa gidiyor, size en yakın kişi benim, oylarınızı bana verin!” diye propaganda yapan Melih Gökçek’in gelenekselleşen stratejisine sarılarak tedbir alıyordu. Görünen o ki AKP, kendi dünya görüşündeki sakatlığı fark etmiş; MHP’nin Türk Kültürünü bir bütün olarak ele alan, hem insanımızın manevi dünyasını hem de maddi dünyasını yüceltmeye çalışan dünya görüşüne doğru yürümeye karar vermişti. O yüzden miting meydanlarında MHP’nin sembollerine sarılıyor, TV ekranlarında MHP’li simalara yer veriyor, MHP Genel Başkanının konuşmalarını birkaç saniye yerine beş on dakika TV’lerde yayınlatıyordu.
16 Haziran’da MHP’nin Ankara ilçelerinin kesinleşen adaylarının açıklanacağı açık hava toplantısında Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli, başarılı bir belagat örneği olan konuşmasında üç ana tema etrafında görüşlerini açıkladı. Önce şunu belirtmekte fayda var: MHP Yenimahalle İlçe Başkanlığı, ellerinde gezici anons araçları olduğu halde hiçbir anons yaptırmadı. Öteki semtlerden toplantı alanına hiçbir servis kaldırmadı. Toplantı alanı olarak Yenimahalle Kaymakamlığı önü kullanıldı. Bu alan katılanların ilgisi, coşkusu ve hevesi yüzünden tıklım tıklım doldu. On binler Bahçeli’yi dinlemeye koşmuştu. İlk kez kadınların yediden yetmişe alana akın ettiği görüldü. Bütün caddeler trafiğe kapandı. MHP gerçekten büyüyordu. Bahçeli de büyük bir partinin genel başkanı olarak rahat, soğuk kanlı ve mutlu olarak halkı selamladı.
İlk olarak MHP’nin iktidara yürüdüğünü duyurdu. Yenimahalle, Kazan ve Akyurt belediye başkan adaylarını tanıttı. Halk asıl büyükşehir adayını merak ediyordu. Çünkü herkesin aklında bir aday vardı. Bahçeli’den onu aday diye takdim etmesini bekliyordu. Ancak anlaşıldı ki büyükşehir adayı için başka bir toplantı yapılacaktı. Bahçeli’nin ağırlıklı olarak üzerinde durduğu konu, AKP’nin Sincan Mitingi’nde partisinin amblem ve flamalarının kullanılması oldu. İlk defa Demirel’in kullandiği söylenen “siyaset yankesiciliği” nitelemesini AKP’ye yönelten Bahçeli şöyle dedi:
AKP mitinginde Üç Hilalli bayrakların ve bozkurt simgesinin şeref ve namus yoksunları tarafından taşınması son zamanların en ciddi mütecaviz hareketlerinden ve en pis tezgâhlarından birisi olarak ortaya çıkmıştır.
AKP’nin “Milli İradeye Saygı” konulu açık hava toplantısı bilakis milli irade hazımsızlığının, siyaset yankesiciliğinin, siyaset hırsızlığının ve partimize hakaretin ilanından başka bir anlama gelmemiştir.
PKK’ya teslim olmuş, İmralı canisiyle pazarlıklara batmış, milliyetçiliği ayaklar altına layık görmüş Başbakan ve zihniyetinin, Üç Hilali istismara yeltenmesi, Milliyetçi Hareket’in kutlu mücadele ve muhalefetini anlamsızlığa sürükleme provokasyonu siyasi tarihimize kara bir leke olarak geçmekten kurtulamayacaktır.
Öncelikle Üç Hilalli bayrağımızı ve bozkurt simgemizi AKP’nin açık hava toplantısında kullanılmasına ve açılmasına kimlerin çanak tuttuğu, kimlerin buna cüret ettiği, bu şerefsiz tertibin içinde kimlerin bulunduğu muhakkak ki açığa çıkarılmalıdır.
Başbakan Erdoğan bu edepsizliğin ve siyasi namus konusunda telafisi olmayan aşınmanın hesabını mutlaka vermelidir.
Konu çok önemli ve hayati olup, Milliyetçi Hareket Partisi’ne yönelmiş açık, kesif ve çok boyutlu bir saldırı ve suikastın tezahürüdür.
Üç Hilal Türk milliyetçilerinin itibarının, iddiasının ve iftiharının maddi ve manevi bir sembolü olup, hayasızların ve hainlerin elinde oyuncak olamayacak, siyaset operasyonlarına kesinlikle alet edilemeyecektir…
Milliyetçi Hareket Partisi, Başbakan Erdoğan’dan mezkur konu hakkında acilen cevap ve müdahale beklemektedir.
Bu kapsamda, hükmü şahsiyetimizin ayrılmaz ve bölünmez değerlerine yönelik her tecavüzü şiddetle kınıyor, böylesi eylemlerin hukuki anlamda karşılıksız bırakılmayacağını herkesin bilmesinde fayda görüyorum.
Bahçeli, konuşmasının bir bölümünde de Gezi Parkı Olaylarına değindi. Bir devlet-millet çatışmasına fırsat vermemek amacıyla hainlerle, bölücülerle aynı safta yer tutmamak amacıyla ülkücülerin sokaktan uzak durması gerektiğini daha önce sık sık vurgulayan Bahçeli, Yenimahalle’deki konuşmasında Gezi Parkı olaylarındaki göstericilerden yana tavır koyarak şöyle dedi:
“Başbakanın zalim tavrı masumane demokratik tepkilerini gösteren vatandaşa acımamıştır. PKK’lılara bile reva görülmeyen şiddet ve ağır müdahale sergilenmiştir. Çevre ile hassasiyetleri bulunan kim varsa hükümetin hışmına uğramıştır. İtirazları isyanla aynı görülmüştür. Masum vatandaşlarımızı ayırt etmeden müdahelenin dozunu anormal derecede artırtmıştır.
Başbakan Türkiyeyi kutuplaştırmıştır. Başbakan bu milletin evlatlarını birbirine düşürmek için olağanüstü gayret göstermektedir. Camilerde içki içildiği iddiasında bulunması bu yüzdendir. Başbakan oyun içinde oyun peşindedir. Sayın Başbakan sana soruyorum Türk Milletini birbirine kırdırmaya mı çalışıyorsun. Türkiye’yi mahvetmeye mi karar verdin, sen bozguncu musun?
PKK militanını kucaklarken, İmralı Canisine methiyeler dizerken, hak ve isteklerini seslendiren masum vatandaşlara gaddarlığını nasıl izah ediyorsun.”
Buram buram ülke ve millet sevgisi kokan konuşmasıyla tam bir ağırbaşlılıkla sorunlara çözüm önerileri sunan bu sözleri, ülkeyi yönetenler mutlaka dikkate almalı, siyaset hırsızlığının MHP’yi daha da güçlendireceğini anlamalıdırlar. Hiçbir taklit aslının önemini azaltmaz. Tam tersi aslına olan ilgiyi artırır.