DEMOKRATİK TÜRK DİRENİŞ BİLDİRGESİ
Gültekin Öztürk
Bugün, artık saklanmaya/gizlemeye bile gerek duymayan bölücü hainler küresel efendileriyle birlikte Türk Milleti ve devleti üzerinde çeşitli yıkım projeleri uygulamaya konmuş bulunmaktadırlar.
Hükümetin gözü önünde “Devletimizi parçalara ayırarak ele geçirmek için masum görünümlü akıl almaz oyunlar” düzenlenmektedir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, görevinin gereğini yapmadığı gibi küresel güçlerin tertiplerine/tehditlerine karşı bilinçli bir direniş sergileyen Türk Milliyetçilerini susturmak ve dirençlerini kırmak için bütün imkânlarını kullanmaktadır.
AKP Hükümeti, kontrol altına aldığı “Tasmalı aydınlar ve güdümlü medya” eliyle MHP ve Ülkücülere psikolojik terör uygulamaktadır.
Özcan Yeniçeri “Hükümetin Ülkücüleri MİT’e fişletmekte” olduğunu söylemektedir.
Özcan Hocanın yazısından da anlayacağımız gibi AKP “Devlet kurumlarını ve yetkililerini kullanarak fişleme yaptırmakta, fiili/hukuki baskı uygulamakta ve polisiye tertiplerle” MHP’lileri sindirmeye, susturmaya çalışmaktadır.
Küresel fitne, Türk Milliyetçilerine karşı ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik harbin her türlüsünü kullanılarak vicdansızca/ahlaksızca saldırmaktadır.
Türkiye’de “Türk’üm demek, Türk Bayrağı taşımak, yıkım projelerine itiraz etmek” suç sayılmakta ve devlet gücü kullanılarak Türk Milliyetçilerine akıl almaz baskılar uygulanmaktadır.
Eli kanlı katillere, emperyalistlere ve işbirlikçileri hain bölücülere toz kondurulmazken, Türk Milliyetçileri bizzat Başbakan tarafından tehdit edilmektedir.
Siyasi terbiyesizler, AKP mitinglerinde “cibilliyetsiz marabalara” MHP bayrakları açtırarak Ülkücüler arasına fitne sokmaya çalışmaktadır.
AB(D)’nin açık desteği ve yönlendirmesi altında “Neo-İslamcı liberaller, Kürtçüler, Marksist-Maoist kalıntılar, akiller adıyla piyasaya çıkmış olan aklı karışıklar” elbirliği içinde PKK/KCK teröristlerini aklamaya çalışmaktadırlar.
“Ebedi Başkanlık” hayalleri kuran Tayyip Erdoğan, AKP/BDP ve küresel şer odağı mensupları kolkola girmiş güya “Misak-ı Milli’yi” sağlıyoruz diyerek “Türk Milli devletini” tarihe gömmeyi tasarlamaktadırlar.
Türk’e karşı kurulmuş şer ittifakı “Demokrasi-Barış-Kardeşlik” nutuklarıyla milletimizi uyuşturarak, yapacakları yeni anayasayla Türkiye’yi “Anadolu ve Mezopotamya federasyonuna” dönüştürmenin hukuki hazırlığı içindedirler.
Diyarbakır’da “Kuzey Kürdistan Kürt konferansı” düzenleyen bölücüler açıkça “Kürtlere statü, Öcalan’a Özgürlük” isteyerek devleti/hükümeti bildiri yayınlayarak tehdit edebilmektedirler.
Başbakan Gezi Parkı çevresine Topçu Kışlası yapılmasını protesto eden gençlere insafsızca saldırırken/saldırtırken bölücülerin bu alçakça cüretini görmezden gelmektedir.
“Bize, önderimize verdiğin sözlerini tut Erdoğan!” diye Kandil’den seslenen karayılan mı, kara çıyan mı bilmem ne narkoteröristine ses çıkaramamakta “haddini bil” diye kükreyememektedir.
Bir bölümünü özetle ifade ettiğim milletimize ve devletimize yönelik bu tehditler/tertipler karşısında bir Türk Milliyetçisi olarak düşüncelerimi yıllardır yazdığım çok sayıda köşe yazısı ile milletimle paylaştım.
Bugün ise Türk Devletinin ve Türk Milletinin varlığını tehdit eden “Küresel darbeye” karşı her Türk Milliyetçisinin/Türk Ülkücüsünün imzası ile destek vermesini istediğim kararlarımı, Türk ve dünya kamuoyuna “Demokratik Türk Direniş Bildirgesi” adı altında açıkça ilan ederek katılım armaya karar verdim.
DEMOKRATİK TÜRK DİRENİŞ BİLDİRGESİ
- 1. Aşağıda belirtilen hallerle, Türk Milletini ve devletimizi bölmek isteyen her türlü girişim ile hayatımızı ortaya koyarak mücadele etmek esastır.
- 2. Anayasamızın 1-2 ve 3. maddesinde ifade edilen milli/üniter/laik cumhuriyet yaısı değiştirilemez ve dönüştürülemez.
- 3. “Ne mutlu Türk’üm” diyenlerin, milli kimliği, tarihi, kültürü, dili ile gurur duyması ve bunu her ortamda açıkça söyleyebilmek hakkı hiçbir gerekçe ile engellenemez, böyle bir girişimdebulunulamaz.
- 4. “Tek devlet” sınırları uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş “Türkiye Cumhuriyeti Devletidir”
“Tek millet” Binlerce yıllık şerefli bir geçmişe sahip “Türk Milletidir”
“Tek bayrak” şekli kanunla belirlenmiş ay-yıldızlı “Türk bayrağıdır”
“Tek dil” ise dünyanın en kadim dili olan “Türkçe’dir”.
Türk Devletinin bu niteliklerinden asla ödün verilemez, bu hususlarda her hangi bir değişiklik yapılamaz.
- 5. Devletlerin eşitliği, bağımsızlığı ilkesine, milletlerarası anlaşmalara ve hukuka saygılı olmakesastır. Bu sebeple Türkiye Cumhuriyeti Devleti hiçbir devletin içişlerin karışmamalıdır. Hiçbir dış gücün de iç ve dışişlerimize karışmasına izin verilmemelidir/verilemez.
- 6. Türk- İslam dünyası ile her alanda birlikte hareket etmek, ülkü birliği, kültürel, siyasal ve ekonomik dayanışma içinde bulunmak milli dış politikamız olmak zorundadır. Bu esaslara dayalı Türk milli dış politikasının uygulamalarına aykırı davranılmamalıdır. Hiçbir gerekçe ile bu milli dış politikanın uygulanmasına karşı çıkılamaz.
- 7. Her türlü yayılmacı siyasi anlayış, ırkçılık, bölücülük, din ve mezhep ayırımcılığı kabuledilemez.
- 8. Demokrasiden, Cumhuriyet rejiminden asla ödün verilemez. Demokrasinin evrensel değerleri ve bunardan doğan hakların “şiddet içermeden kullanılması” siyasi iktidar tarafından hiçbir şekilde sınırlandırılamaz/engellenemez. Demokratik hak ve özgürlüklerden başbakanların isteği ile vazgeçilemez.
- 9. Türk devletinin ve milletinin bölünmez bütünlüğüne zarar vermeyecek şeklide evrensel kişi haklarına sınırlama getirilemez. Her yurttaş din, inanç, düşünce özgürlüğüne sahiptir ve bu özgürlükleri asla dokunulamaz.
Bu esaslar çerçevesinde öncelikle AKP Hükümetine, sorumlu kurum ve kuruluşlara sesleniyorum;
“Çözüm süreci” adı altında uygulanmakta olan çözülme/dağılma ve yıkıma yol açacak politikalarınızdan veya bu politikayı destekleme çabalarınızdan,
Gençlerimizin “şiddet içermeyen ve bölücü/yıkıcı olmayan demokratik haklarını kullanmalarını polis şiddeti ile engellemekten” bir an önce vazgeçiniz.
Hükümetin bu yanlış politikasını şu veya bu gerekçeyle destekleyen medyaya, STK’lara, akademik ve sanat çevrelerine, sosyal ve siyasal tüm guruplara sesleniyorum;
Emperyalistlerin dayattığı çözüm süreci adıyla pazarlanan yıkım projesini destekleyenler, bölünme isteklerine destek olanlar ya da göz yumanlar,
Hükümet karşıtı demokratik protestolara karşı şiddet uygulanmasını mazur gösterenler Allah ve tarih önünde sorumlu ve suçlu olacaklardır.
PKK’yı aklamaya hizmet eden gafiller, Erdoğan’a gözü kapalı biat edenler;
Eğer az da olsa Allah korkunuz, biraz olsun tarih şuurunuz varsa tez elden bu diktatörlük heveslilerine ve “Laik Cumhuriyetimizi dönüştürmeyi” hedefleyen “Küresel darbeye” destek vermekten vazgeçiniz.
Unutmayınız ki bugün yıkım planına ve sivil diktatörlük kurulmasına verdiğiniz destek yalnız sizin değil nesillerinizin de alnına çalınacak kara bir leke olacak ve milletimiz bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracaktır.
Büyük Türk Milletine, Türk Milletinin sevdalısı Ülküdaşlarıma “Farklı yerlerde duran bütün Türk Milliyetçilerine ve Türk’üm diyen herkese” çağrımdır;
Türk Milletine ve devletine karşı yürütülmekte olan küresel yıkım planlarına ve diktatörlük heveslilerine engel olmak için, herkesi meşru zeminlerde yürütülmekte olan “Milliyetçi Hareketinin demokratik direniş” bayrağı altında toplanarak bu mücadeleye katkı vermeye çağırıyorum.
Ecdadımızın kanıyla sulanmış “Vatanımız asla bölünemez, milletimiz parçalanamaz ve al bayrağımız indirilemez!” diyen her Türk’ü;
Bursa’da “Türk’üm! Bu ad her unvandan üstündür”,
İzmir’de “Al Bayrağıma benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım!”,
Adana’da “Vatan şerefimizdir, şerefsizlere bırakılmayacaktır. Ey hainler haddinizi bilin!” diye kükreyen Türk Milliyetçilerinin/Türk Ülkücülerinin onurlu direnişine destek vermek için sizi “22 Haziran Erzurum Birlik Mitingine” çağırıyorum.
Büyük Türk Milleti!
Seni, Türkiye Cumhuriyetini milletler ailesinin “Tam bağımsız ve egemen” bir üyesi olarak ebediyete taşıma mücadelesi veren evlatlarına sahip çıkmaya çağırıyorum.
Allah yardımcımızdır.
Ne Mutlu Türk’üm diyene!