RUS KARADENİZ FİLOSU VE AKYAR ÜSSÜ
Babür Hüseyin ÖZBEK
Poyraz Köy’ü sancaktan bordalayıp çıkışa ilerliyorsunuz. İskele baş omuzluğa doğru Garipçe’nin ölü, soluk, sabah ışıkları görünüyor. Pruvada Anadolu Feneri, bütün haşmetiyle çakıyor; adeta orada olduğunu “Haritaya, radara bakmaya gerek yok” dercesine, “mevki’sini” gözünün içine ışıltılarla sokuyor. “Türkeli – kanal 11, VTS” gene yoğun, gemilere Boğaza giriş sırası veriyor. Artık bu topraklardan, bu sulardan biraz sonra uzaklaşacaksın, Karadeniz’e çıkıyorsun demek istiyor. Şafak söktü sökecek; sabahın alacakaranlığı her yeri basmış. Hani hep söylenir ya: “Karanlığın en yoğun olduğu an sabahın en yakın olduğu andır” diye. Türkiye için, Türk toplumu için de o zifiri karanlık ha yırtıldı, ha yırtılacak! İnanın şafak sökünce şartlar değişecek.
İstanbul Boğazı bitti. Eğer varış limanınız Anadolu sahil şehirlerinden biri ise yeni rotanız yaklaşık doğu veya doğuya yakın bir çizgide olacak. Yok, Rus limanlarına gidiyorsanız; Sochi, Tuapse, Novorossiysk ve Azav Port, veya Ukrayna’nın; Mariupol, Akyar, Kherson, Nikololaev, Odessa ve İllichevsk veya Romen limanı Köstence ise yönünüz, kuzeye veya kuzeye yakın rotalarda seyir edeceksiniz demektir.
Eğer yukarıdaki Rus limanlarından birine gideceksem, daha çıkışta içimi bazen bir sıkıntı kapladığı, canımın sıkıldığı olur. Bu benim haletiruhiyem. Tersine sevinen, bu limanlarla Avrupa bağlantılı çalışan gemilerde iş bulup ömrünü geçiren denizciler de var.
Onlar kendi ülkelerinde bulamadıkları yaşam bağını buralarda arayan, bazen bulduğunu zannedip sonra üzülen tayfalar ve gemi zabitleri. Çünkü bir Slav, bir Rus yani her şeyiyle bizden ayrı yaşayan, ayrı düşünen bu insanların eğer art niyeti yoksa çoğunlukla Türk kelimesine, onu kullananlara hep soğuktur, uzak durmaya gayret gösterirler. Onları anlıyorum. Çünkü bizi sevmiyorlar, biz de onları sevmiyoruz aslında. Yapmacık, suni sevgi gösterileriyle çok az insanı kandırabilirsiniz. Ama Anadolu insanı, bilhassa ve özellikle Slavlar’a hiç yakınlık hissetmez. Gerçek yakınlık da göstermez.
AKYAR’DA 230’UNCU KURULUŞ YILI KUTLAMALARI
Boğaz bitti. Çıkıştan itibaren rotamız 042 derece Kuzeydoğu, yolumuz 269 deniz mili (498 km.) Varış limanımız Ukrayna Özerk Kırım Adası’ndaki Rus Karadeniz Filosu Ana Üssü Akyar (Sıvastopol).
12-13 Mayıs 2013 bu filonun kuruluşunun 230’uncu yıl dönümü. Şehirde, limanda ve liman dışında harp gemilerinin şaşalı geçit törenleriyle kutlandı. Rus ve Ukrayna’nın Karadeniz filoları, en yeni gemi ve silahlarını seyir halinde halklarına gösterdiler. Akyar önlerinde, açıklarında, Karadeniz’in o hüzünlü sahilinde moral topladılar.
Bu güzel elemli liman kenti 1475-1783 yılları arasında 308 yıl Osmanlı idaresinde kalmış hala da o izleri bünyesinde barındıran, taşına toprağına Türk kelimesi yapışmış, nefesi sinmiş bir şehir. Ne zaman ki Rus istilasına uğramış, kaybetmişiz. 1783’te 230 sene önce bu balıkçı kasabasında Rus Karadeniz Filosu kurulmuş. Sonra da zamanın Rus Baltık Filosu’ndan gelen tecrübeli ve yetişmiş personel desteğiyle hızla gelişip büyümüş.
Biraz geçmişine bakarsak bu donanma 1853-56 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nda bizi çok zarara soktu. 30 Kasım 1853’te Sinop limanına baskın yapmış, yedi yelkenli fırkateyni, iki buharlı vapuru ve üç yelkenli korvetimizi yakmış, tahrip etmiş, batırmışlar; 4 bin civarında da askerimizi şehit ederek Osmanlı Donanması’nı perişan ve güçsüz bırakmışlar.
Bu filo ve personeli 1917 Bolşevik İhtilali’nde kilit görevi gördü. Duma’da itibarı iade edilmeyen Türk kökenli filo komutanı, amirallerin amirali, Pasifik’te Port Artur’da Japonlar’a esir düşen, kutup araştırmacısı, hidrografi uzmanı, “Beyaz Ordu” komutanı Aleksandr.V.KOLCHAK , o tarihlerde burada çarlığın son filo komutanı olarak görev yaptı.
1918’de Kırım yarımadası Almanlar tarafından işgal edilince Rus Karadeniz Donanması en doğu üssü Novorossiysk limanına çekildi, Almanlar’ın eline geçme ihtimaline karşı bazı gemilerini limanlarda kendileri batırdılar. 1920’de Almanlar Kırım’dan çekilince, Rus Karadeniz Filosu tekrar Akyar’ı ana üs olarak seçip geri döndü.
II. Dünya Harbi’nde Kırım’da Almanlar I. Dünya Harbi’nde gösterdiği başarıyı bu sefer gösteremediler. Bu donanma 1960-90 yılları arasında bölgesinin güçlü bir Rus silahı, çevresine korku salan Bolşevik kâbusu yarattı. Akdeniz’deki filoyu oluşturdu ve destekledi.
Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra 1992’den itibaren Karadeniz filosu, “Rus ve Ukrayna’nın ortak filosu” kabul edilse de tatlı günler 12 Haziran 1997’de bitti ve bütün Rus gemileri, tarihi sembolleri “Andreevskly Bayrağı” çekerek Ukrayna’yı devre dışı bıraktılar. İpler koptu. Ukrayna, “Kendi toprakları üzerinde yabancı donanma istemediğini” bildirdi. Böylece Rus Karadeniz Filosu ile Ukrayna Deniz Kuvvetleri ortaya çıktı.
Uzun görüşmelerden sonra Mayıs 2017’ye kadar yılda 98 milyon dolar karşılığı Rus Donanması Ukrayna toprakları üzerindeki Akyar ve Feodisa limanları ile Nikolaev tersanesini kullanma yetkisini aldı. Buna Ukrayna hükümeti 388 gemi sayısı ile bir sınır getirdi. Modernizasyon ve değişikliklerin limanları ilgilendiren kısımlarında da bazı kontrol ve kısıtlamalara gidildi.
Bu antlaşma 21 Nisan 2010’da yenilendi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yanikoviç ve Rusya Federasyonu Başkanı Dimitri Medvedev, Harkov Antlaşması ile Rus Karadeniz Filosu’nun 2042 yılına kadar Kırım’da kalmasını imza altına aldılar.
Bugün itibarıyla Rusların en büyük donmalarından biri olan bu filonun % 65-70’i Ukrayna’ya bağlı Kırım Özerk Bölgesi’nde konuşlanıyor, overhol görüyor, bakımları yapılıyor. Diğer büyük deniz üssü ise Novorossisysk, aslında Akyar’dan daha düzenli, kullanışlı ve güvenlidir.
Rusya Deniz Kuvvetleri Komutanı Amiral Vladimir Visotski Rus Karadeniz Filosu’nun 2020 yılına kadar 15 adet 22 350 tipi muhrip ve 677 Lada – Sınıfı geliştirilmiş silah ve elektronik cihaz takviyeli yeni denizaltılarla donatılıp güçlendirileceğini beyan etti.
KARADENİZ, BİR RUS İÇDENİZİ DEĞİLDİR
Geçen bir – iki yıl önce idi, kim söyledi nasıl söyledi tam hatırlamıyorum ama içeriği itibariyle: “Biz Karadeniz’de Rus Donanması ile ortak çalışmalı, derinliğine her türlü denizcilik faaliyetinde bulunmalıyız.” mealinde bir konuşma yapmıştı. Milli savunmadan, “Denize uzak bir yetkili” mi, yoksa “Açık deniz görmemiş kalın sırmalı bir amiral” mi bu lâfı etmişti? Türkiye’nin “Blackseefor” eğitimine katılmasının pek de bir geçerliliği yok. Yukarıdaki cümleden bu katılım kastediliyorsa, bilgi eksikliği var demekti.
O kişi veya yetkililer bu kadar büyük, güçlü bir Karadeniz donanmasının hedefinde Romanya, Gürcistan ve Bulgaristan’ın olmadığını, tek hedefin biz olduğunu görmüyorlar mı? Rusya – Ukrayna arasında yapılan, “Farwater Mira” – ‘Barış Geçidi’ tatbikatları ise farklı değerlendirilmelidir.
Bilmiyorsanız gidip görün, sorun, öğrenin. Rus Karadeniz Filosu komuta heyeti bu denizi; “Bir Rus içdenizi” gibi görüyor. İstisnaen, Karadeniz’de kıyısı olmayan bir ülke mesela; Alman, Amerikan, İngiliz ve hatta Çin’li bile girse kendilerinden müsaade alması gerektiğine inanıyorlar.
Eski adi ile “Kızıl Ayı”nın ayakları Akdeniz’e illaki Anadolu üzerinden mi inecek?
Denizde “Bir Bilen” dilerim yanılır ama “Önümüzdeki 50 – 70 sene içinde tarih gene Ruslarla bizi karşı karşıya getirecek, ama nerede, karada mı, denizde mi? Belli değil.” demişti.
***
Gelişmeler, güneyimizde sürekli kanayan, kanatılan çıbanbaşı Suriye İç Savaşı’nda Rusya’nın Taurus Deniz Üssü için her şeyi yapacağı, müttefiği Hafız Esad’a tam desteğini tavizsiz sürdüreceği yönünde. Zira bu Akdeniz’deki tek Rus Deniz Üssü şimdiye kadar Kırım’dan, Akyar Deniz Üssü’nden desteklendi, silah ve cephanesi buradan temin edildi, ediliyordu. Ancak şartlar değişiyor olmalı ki, Rusya en büyük ve güçlü Pasifik Donanması’ndan – Amerika, Japonya, Kore ve Çin bölgesinden 12 savaş gemisini Akdeniz’e sevk etti. Ve onlarda 16 Mayıs 2013’te Süveyş Kanalı’ndan Akdeniz’e girdiler. Hatta iki muhrip kadim dostları, Ortodoks din kardeşleri Kıbrıs Rum Yönetimi limanlarına demir atıp burada emir beklemeye başladılar.
Kuzey doğu Akdeniz sahillerinde kıç gönderlerinde beyaz- mavi – kırmızı uzunlamasına (enine) üç renkli Rusya Federasyonu bayraklı, vurucu gücü fazla, yeni gemiler yerlerini aldılar almaya ama mevsimin yaz sıcağı üzerine askeri ve politik sıcaklıkta eklenince inşallah safty’leri atıp, devreleri yakarak patlatmazlar. Zaten bir kruvazör ve bir fırkateyn Taurus Limanı’nda emre amade kalkışa hazır bekliyor. Olur ya! Hafız Esad ülkesini hava yolu ile terk edemezse buradan ayrılacak. Hesaplar, Rus danışmanların düşüncesi bu yönde.
30 Kasım 1853 Sinop baskını 4 bin şehit, yok edilen bir donanma; 30-31 Mart 1915 Karadeniz Ereğlisi’nde yakılıp batırılan, imha edilen Osmanlı Donanması gerçeği. Dost olalım, sulh içinde yaşayalım, kimseyi incitmeyelim, bunlar güzel ve herkesin katılacağı gerçek, çağdaş yaşamın ortak dilekleri. Geçmişte daha dün gibi yaşanmış 13 Osmanlı – Rus savaşı hala dillerde. 93Harbi (1877 – 78) şimdi bile Anadolu’nun içlerinde anlatılıyor. Benim sülalemde, atalarımdan bildiğim,”Yazılı Seceremiz” de kayıtlı, şehitler vermişiz. Rus Karadeniz Filosu 26 Aralık 1914’te o zamanın tek ve büyük kruvazörü şanlı Yavuz’u yaralayıp Karadeniz Boğaz çıkışını kapattığı günlere dönmeyelim. Yoksa bizim Karadeniz’de ülke olarak kimseden bir talebimiz yok. O günleri, bu suları hatırlatan; dinleyince duygu sağanağına sokan bir Kırım halk türküsü var: “Çırpınırdı Karadeniz.”
I.Dünya Harbi’nde 1914’lerde kahraman Hüseyin Rauf Orbay komutasındaki şanlı Hamidiye kruvazörü Odesa Limanı’na girer. Baskında Rusların büyük Kazbek kruvazörünü batırır, diğer Kagül kruvazörünü de ağır yaralayarak süratle Odesa limanını terk eder. Bu olay Türk Dünyası’nı sevince boğar. Azerbaycan Gence’li şair Muallim Ahmet Cevad Hacıbeyli bu olayı aşağıdaki dizelerinde dile getirir. Mısralarında batırılan Rus kruvazörü Kazbek’i kurban olarak görür. 1937’de J. Vissariyonoviç Çugaşvili Stalin tarafından,”Türk casusluğu ve Türklere yardım etmek”le suçlanarak kurşuna dizilir.
KARADENİZ BİR RUS GÖLÜ, BİR RUS İÇ DENİZİ DEĞİLDİR VE DE OLMAYACAKTIR !
ÇIRPINIRDI KARADENİZ
Çırpınırdı Karadeniz bakıp Türk’ün bayrağına
Ah diyerdim, heç ölmezdim düşebilsem toprağına
Ayrı düşmüş dost elinden yıllar var ki çarpar sinem
Vefalıdır geldi giden, yol ver Türk’ün bayrağına
İnciler dök gel yoluna, sırmalar diz sağ soluna
Fırtınalar dursun yana, selam Türk’ün bayrağına
Hamidiye ve Türk kanı, hiç birinin bitmez şanı
Kazbek olsun ilk kurbanı, selam Türk’ün bayrağına
Dost elinden esen yeller, bana şiir selam söyler
Olsun bizim bütün eller, kurban Türk’ün bayrağına