Osman B.Karabacak
Büyük Ortadoğu Projesi diye bir şey kalmadı, bitti; dedi Erdoğan. Başlangıçta pek bir neşe ile ilan ettikleri BOP eşbaşkanlığının şimdilerde neredeyse bir küfür kadar ederi kaldığını gören Erdoğan’ın kendine has manevrası pek de duyulmadı. Ancak bilinen o ki “BOP çocuğu” olarak anılmak ne iktidar partisi mensuplarının ne de konjonktürel olarak AKP’ye destek veren grupların pek hoşuna gitmiyor.
Ortadoğu üzerine oynanan oyunun makyajlanmış hali olan BOP sahneye konduğundan beri bir çok gönüllü oyuncu buldu. Emperyalist güçlerin “azad kabul etmez köleleri” bu kuklalar her defasında İsrail’in çıkarları için müspet neticeler verecek şekilde kanlı ya da kansız rejimleri değiştirdiler. Filistin’de İsrail’in başına bela olan grupların, Saddam Hüseyin’den sonraki en büyük destekçisi Kaddafi feci şekilde katledildi. İsrail ile müttefik olduğu söylenen Hüsnü Mübarek’in elinden iktidarı alan Müslüman Kardeşler ise şimdi Gazze’nin soluk boruları olan yer altı geçitlerini yok etmekle meşgûl.
Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli ayağı ise “Büyük Kürdistan” rüyasını hayata geçirmek. Irak’ta uçuşa yasaklı bölge ilanı ile ilk adımı atılan bu çalışma bugün Suriye’nin bir parçasının kopartılması, Türkiye’de demokratik özerklik ilanı aşamalarına geçti. Türkiye’den daha güçlü olarak gördükleri İran’ı ise şimdilik ekonomik ambargo ile yoruyorlar.
Ortadoğu’da bir Kürt Devleti kurulmasının en büyük engeli ne İran, ne Irak ne de Suriye değil Türk Silahlı Kuvvetleri idi. “İdi” diyoruz çünkü “dışarıdan” yönetilen operasyonlarla kımıldayamaz hale gelen Türk Ordusu büyük ölçüde zayıf düşürüldü, milli hassasiyetleri budandı ve sesi-soluğu kesildi. Bugün teröristler silahları ile “emniyet içinde” sınırı geçip gidiyorlar ve “çözülme süreci” aşkına bir mermi bile sıkılmıyorsa TSK milli birlik ve vatanı koruma görevlerini yerine getirmiyor demektir.
Aslında Erdoğan’ın, artık yok, dediği BOP’un en önemli adımı, Türkiye’nin kontrol altına alınması ve demokratik özerklik aşamasından sonra da parçalanması çok kolay olacaktı. TSK’yı alt ettikleri gibi MHP’yi de “kaset” marifetiyle meclis dışında bırakıp istedikleri anayasayı çıkaracaklar ve çözülme sürecine TBMM’yi alet edeceklerdi. Kaset skandalının patlamasından sonra MHP liderinin dirayetli bir şekilde teşkilatını ayakta tutması, insanüstü bir gayretle seçim sürecinde gösterdiği performans ve tarihi Diyarbakır Mitingi sayesinde Türk Milliyetçileri bu aşağılık oyunu bozarak TBMM’de yerlerini aldılar. BOP ürünü AKP ile yaka-paça olarak her fırsatta gerçekleri haykıran MHP sinsi tezgahları tarih önünde ifşa ediyor. Halkın gözünü boyamak için seçtikleri görevleri Türk Milletini şartsız bir yenilgi için ikna etmek olan sözde akil adamlar Anadolu’da attıkları her adımda ülkücü kadroların harekete geçirdiği milli reflekse çarpıp hak ettikleri tepkilerle karşılaşıyorlar.
Türk Milleti’nin bekâsının yegâne umudu, canından, cananından geçmiş, “vur de vuralım, öl de ölelim” kararlılığındaki ülkücüler Bursa ve İzmir mitingleri ile BOP’a set çekmişlerdir. Dün kızıl komünizmi dize getiren, Sovyetlerin temelinden ilk taşı çeken Türk Milleti’nin gerçek evlatları olan serdengeçti ruhlu ülkücüler bugün de adı konmamış bir savaşın tarafıdır.
“Bizler halis Müslümanlarız, bid’at nedir bilmeyiz” diyen Alparslan’nın ordusu nasıl Anadolu’yu yurt etmişse bugünde “gerekirse yeniden feth ederiz” diyen Devlet Bahçeli’nin sevk ve idaresindeki bu kararlı kitle de artık yurt savunması vazifesini ele almıştır. Ülkücüler artık Ortadoğu’daki güç dengesinde önemli bir oyuncudur. Vatanını namus bilen her ferd MHP’nin ördüğü bu milli birlik kozasının içinde yerini almalıdır.
İçinde bulunduğumuz durum bir parti çekişmesi değil savunulması gereken değerlere sahip çıkmadır, şerefli tarihimizin emaneti al bayrağımıza rengini veren şehit kanlarına sadakattir, vatana namahrem eli değdirmemektir. Her MHP mensubu omuzlarına aldığı yükün ağırlığını taşımalı, her ülkücü bir “Ulubatlı Hasan” namzedi olduğunun şuuruna varmalıdır.
Erdoğan’ın, artık bitti, diyerek sakladığı BOP ne kadar dişlerini vatanın bir köşesine geçirmiş ve koparmaya çalışıyorsa da ülkücülerde onlara dur diyecek, BOP çocuklarını çıktıkları deliklere yeniden sokacak irade ve güç vardır.
Artık Ortadoğu denkleminin bir parçası da Türk Milleti’nin sinir uçları olan ülkücülerdir. Büyük Ortadoğu projesini tepetaklak edip tarihin çöplüğüne atılması da ülkücüler sayesinde olacaktır.