“Connecting People!..”
Şükrü Alnıaçık
Bizim, öteden beri TESEV’deki faaliyetlerini takip ettiğimiz Osman Kavala’nın adı, PKK terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’a selam gönderen ünlü “Sivil Toplumcu!…” olarak gündeme geldi. Burası o kadar önemli değil…
Karamehmet, Vargı ve Kavala’nın baş harflerinden oluşan markasıyla “KVK,” Türkiye’nin en güçlü mobil telefon distribütörü… Başta Nokia olmak üzere ünlü markaların dağıtımcısı olan KVK, 5 bin noktada 35 milyona yakın cep telefonu, milyonlarca adet SIM kart ve milyarlarca dakikalık kontör kartı satışı ile sektörün lideri…
Türkiye’nin en büyük cep telefonu dağıtım şirket olan KVK’nın patronlarından Osman Kavala’yı İmralı tutanaklarıyla gündeme getiren olaylar epeyce eskiye dayanıyor. Bir milyarderin Bağımsız BDP listesinden ÖDP adayı Baskın Oran’ı finanse etmesi, PKK’yı desteklemesi, Apo’ya selam göndermesi uzaktan bakıldığında biraz garip görünüyor. Ancak bizim için bu garabeti anlamlı kılan en az on tane neden var.
Hayır, Osman Kavala, her problemli patron çocuğu gibi “babasının varisi olmaktan bir adım öteye gidip adam olmak” kompleksiyle maceraya atılan bir salon sosyalisti değil. Bu kızıl milyarder, hapisten çıkan devrimcilere ansiklopedi yazdırarak kanlı ellerle tokalaşmayı çoktan öğrenmiş aktif bir sosyalist… İletişim Yayınlarının sahibi olan Osman Kavala, Soros fonuyla beslenen TESEV’in de Yürütme Kurulu üyesi.
Osman Kavala, Türk suretine bürünerek, “1 Milyon Ermeni’yi, 30 bin Kürdü öldürdük!” diyen yazar Orhan Pamuk ve Başbakan Ecevit’e Soros operasyonu düzenleyen Kemal Derviş’le birlikte “Helsinki” Yurttaşlar Derneği Kurucu Üyesi.
Osman Kavala, tüm TESEV’li “Açık Toplum” misyonerleri ve “Kürt Sorunu” ifadesinin öncüsü Mehmet Ali Birand gibi bir Sabatayist… Yani Selanik dönmesi… Yalnız bu konu, bildiğimiz Sabatayist muhabbetlerinden epeyce farklı görünüyor.
Şimdi AKP hükümetinin yanlış politikaları yüzünden Mehmetçiğe sıkılan her kurşunun, nasıl da tatlı melodiler halinde kulağımıza üflendiğini, birçoğumuzun, tükettiğimiz her kontörde ihanete nasıl mermi taşıdığımızı, her Alo deyişte şehitlerin ruhuna nasıl azap verdiğimizi anlatmaya çalışacağım.
Türkiye pazarının bir ara % 40’ını bugünlerde ise %20’sini elinde bulunduran “NOKİA,” bir Finlandiya markası. “KVK” da, Nokia’nın Türkiye’de en çok satan distribütörü.
Helsinki Yurttaşlar Birliği’nde adı geçen Helsinki, bilindiği gibi Finlandiya’nın başkenti. Eski akrabalardan oluşan 5 milyonluk Finlandiya’yla bir meselemiz yok tabii ki… Ancak Nokia’nın çapı ve etki alanı çoktan Finlandiya’nın ve Avrupa’nın sınırlarını aşmış bulunuyor.
Finlandiya’nın ünlü bir Nobel ödüllü Cumhurbaşkanı var. Adı Martti Ahtisaari… Marti, ilk yurtdışı görevini “Genç Hıristiyanlar Birliği“nin bir misyoneri olarak Pakistan’da yapıyor. Aslında gerçek adı Adolfsen ve Norveçli bir dedenin torunu…
Marti, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sorunun çözümü için “akil adamlar” grubuna önerdiği isimlerin başında geliyor. Çünkü Martti’ye Nobel getiren süreç, 1993’te BM Bosna Hersek Özel Temsilciliğiyle başlıyor. Ruslar’la birlikte Miloseviç’in ikna edilmesi sonucunda Yugoslavya’nın dağılması, Endonezya hükümeti ile ayrılıkçı Açe Hareketi arasında ateşkes yapılması ve nihayet Kosova’nın bağımsızlık kazanması, Martti Ahtisaari’ye Nobel ödülünü getiren “teknik” becerileri…
NOKİA’nın Finlandiya’dan daha büyük olduğunu herkes kabul ediyor. “Peki, bu akil adam acaba NOKİA işinin ne kadar içinde?” diye düşünmeden edemiyorsunuz. Ancak cevap hiç de uzak değil…
Ahtisaari’nin oğlu Marko, “NOKİA Design“ın genel müdürü. Yani Nobel ödüllü “akil adam“ın “Connecting People” ile çok kuvvetli “aile bağları” var. Nokia bugünlerde piyasayı Çin malı ucuz telefonlara ve Koreli Samsung’a kaptırıyor… Marko da Amerikalı İphone 5’e karşı geç kalmış bir tasarım savaşına girişmiş bulunuyor.
TESEV, Kürt Raporu’nu Kutsal buzağıya sunmak veya Sabatay Sevi’nin ruhuna hediye eylemek için hazırlamıyor. TESEV üyelerinin kârı Soros’tan alınan milyon dolarlarla sınırlı da kalmıyor.
Peşmerge’nin KOREK’iyle ortak olan TUKCELL 2006’da Kuzey Irak’ı “kapsama alanına” alırken, KVK’nın birinci K’sı yani “Karamehmet” ihya oluyor. Nobel ödüllü misyoner Ahtisaari “akil adam” olurken de KVK’nın ikinci K’sı yani “Kavala,” teröristi selamlıyor.
Aslına bakarsanız “dördüncü vatanında! yaşayan” Cumhuriyetçi dönmelerle, Demokrat dönmeler arasında ekonomik çıkarlara dayalı bir oyun oynanıyor. Cumhuriyetçiler, yüzyıl önce CHP üzerinden pamuk ipliğiyle bağlandıkları “Türkiye“de sebat ederken, Liberal Demokrat dönmeler, taze menfaatler uğruna “Kürt kimliği“ne oynuyor. Söz konusu “Türk vatanı” olunca da, yine olan Mehmetçiğe, Türk Milliyetçilerine oluyor.
Artık gerçekleri MİT zabıtları bile içinde tutamıyor, kusuyor ama Türk Milleti, muhakemenin “kapsama alanı” dışına çıkmış olmalı ki; sinyali alamıyor!.. İhanetin kapsama alanında insanlar, sabahtan akşama kadar “KVK’nın cebine” konuşuyor…
“Connecting people,” yıllardır kelime kelime “ihanet sürecine” mermi taşıyor.