MHP 10.Büyük Kurultayı ile ilgili bu üçüncü yazımda Genel Başkan adaylarının konuşmalar hakkındaki gözlemlerimi, bildiklerimi, düşündüklerimi aktaracak, Genel başkan adaylarının konuşmalarında verdikleri mesajı anladığım kadarıyla anlatmaya çalışacağım.
İlk olarak Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin konuşmasını analizinden anladığım mesajını anlatacağım.
Genel Başkanı Devlet Bahçeli kurultay konuşmasında ne/neler söyledi ve bu konuşma ile MHP’nin 5 Kasım sonrası için nasıl bir mesaj verdi?
Bu soruyu kısaca şöyle cevap verebilirim;
“Sayın Bahçeli’nin konuşması, Türk Milliyetçiliği Fikir Sisteminin temel esasları üzerine inşa edilmiş mükemmel bir konuşmaydı.
Kendinden son derece emin Milliyetçi Hareketin geçmişini, bugününü, dayandığı ve amaç edindiği temel ilkelerini, iktidara eleştirilerin anlattı ve MHP’nin geleceğini projelendirdi”
Bu yazımda MHP Genel Başkanının derinliği ve kapsamı bakımından bir köşe yazısının kapasitesini aşan konuşmasının çok önemsediğim birkaç yönünü ele alacağım.(*)
MHP’NİN ÇİZGİSİ
Genel Başkan Devlet Bahçeli “Sevdasını bir bayrak gibi yüreğimiz de taşıdığımız aziz Türk Milleti, bugün Ankara’da Türklüğün kalp atışları gök kubbeyi çınlatmaktadır” sözleriyle başlayan konuşmasında;
“…..Türk Milliyetçiliği/Ülkücülüğü değişmedi/değişmeyecek, gelişerek 1969’da çizilen rotasında yoluna devam edecektir.
Biz yolumuzu, ülkümüzü, ufkumuzu 43 yıl önce 9 Işık ile belirledik. Biz 8-9 Şubat 1969’da çizgimizi belirledik.
MHP, eşitliği, demokrasiyi, katılımı, özgürlüğü, saygıyı ve hoşgörüyü esas alan dışa dönük ve pozitif rekabeti ölçü alan milliyetçilikle bunu gerçekleştirme isteğindedir.
Milliyetçiliğimiz Türk siyasetinin milli ve manevi merkezidir.
Ülkücü, Türkçe duyan, Türkçe seslenen, Türkçe bakan, Türk ve İslam coğrafyasının kalp atışıdır.
Ancak yalnızca dünle oyalanarak mazideki ihtişamla yetinerek kendini tekrarlayan bir anlayışın giderek bizi milli hedeflerimizden uzaklaştırma riski gösterdiğinin de farkındayız..”
Sayın Bahçeli bu sözleri ve kararı ile MHP’nin politik eksenini/çizgisini belirtirken “Türk Milliyetçiliği ve Türk Ülkücülüğünün siyasi teşkilatının ne olduğunu/olmadığını ve hedeflerini” çok net bilgiler vererek açıkladı ve
MHP’nin önümüzdeki yıllarda da devam edecek stratejisini ilan etti.
Konuşmasının geniş bir bölümünde MHP’nin ana programını 9 Işık çerçevesinde özetleyerek“Dünya Türklüğünün birleşmesi” gerektiğini, birleştirecek siyasi teşkilatın da MHP olduğunu vurguladı.
“Türklüğün umutları, İslâm’ın beklentileri buraya yöneldi. Türk Milleti buraya karar kıldı”sözleriyle Türk-İslam Ülküsüne kuvvetli bir vurgu yaptı.
Bana göre her Türk Milliyetçisi/Türk Ülkücüsü Başbuğ Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık ve kurultay konuşmaları ile Sayın Bahçeli’nin bu konuşmasını dikkatle okuması ve bilgi tazelemesi şarttır.
Sanırım Sayın Devlet Bahçeli’yi doğru anlamanın tek yolu budur.
TÜRK BİRLİĞİ
Sayın Bahçeli konuşmasının girişinde “Türk Milletinin Ülkü ve davranış birliğine” verdiği önemi geniş bir yelpazede son derece güzel ve isabetle anlattı.
“Biz Türk’ün birliğine duyduğumuz özlemden, Türk Milletinin ayrı coğrafyalara düşmüş varlığının gün gelip tekrar bütünleşeceğine yönelik arayışımızdan hiç vazgeçmedik.
Turan mefkûresi hala ruhumuzu ısıtmakta, fikriyatımıza heyecan vermektedir.
Milletler mücadelesinde Türk birliği, muazzam bir çekim alanı ve güç merkezi oluşturacaktır”
Bu sözleri ile siyasi hareket birlikteliği anlayışına dayanan yeni Turan’ın “Bir millet çok devlet” şeklinde “Türk Devletler Birliği” olacağını işaret ediyordu.
AKP VE BÖLÜCÜLÜK
Sayın Bahçeli konuşmasında AKP ve uyguladığı yıkım projelerine de çarpıcı tespitler yaparak ağır eleştiriler yöneltti.
“Siyasetini bölmeye, parçalamaya ve ufalamaya adamış bu sakil zihniyet ne dediğimizi, nerede durduğumuzu dünya durdukça fark edemeyecektir.
Varsın AKP Barzani ile övünsün.
Varsın Kandil çetesinden medet umsun.
Başbakan varsın şeref kartını İmralı’ya gömsün.”
MHP Genel Başkanının bu sözleri AKP’ye ilk kez söylenen son derece ağır ifadelerdir.
“Türklüğün guru tablosunda yerini alan mümtaz fertler bu salonda ve aramızdadır.
AKP teröristlerle onur kazansın bize şehit analarımızın varlığı yeter.
AKP canileri alkışlasın bize sizlerin duaları yeter.
AKP, Habur’da teröristi karşılayıp Oslo’da düşmanla masaya otursun biz sizlerle olalım yeter.
AKP Müslüman coğrafyasını işgal eden küresel güçler için dua etsin biz şehitlerimiz için Fatiha okuyalım yeter.
AKP’nin gururu Müslüman kanı döken işgalci emperyalistlerdir.
Bizim bahtiyarlık kaynağımız ceddimizin mirası, Türklüğün insanlığa nam bırakmış soylu mübarek iz ve eserleridir.
Milliyetçi-Ülkücü hareket işte budur…bu kadar net tarafı belli ve kimliği göz kamaştırıcıdır”
Sayın Bahçeli’nin AKP’ye hakaret niteliğinde ağır eleştirilerle sürdürdüğü konuşması, kurultayda AKP’ye duyulan öfke seli olarak karşılık buldu ve uzun süre alkışlandı.
MHP’NİN MUHALEFET YÖNTEMİNE ELEŞTİRİLERE TEPKİ
“…Kim ki partimize baston, stepne, kuyruk, vagon diyorsa küstahlığın, ahlaksızlığın dibine batmıştır.
Kim ki partimizi bazen AKP ile bazen de CHP ile aynı kalıba sokuyorsa haysiyet fukaralığının çukuruna düşmüştür.
Kim ki AKP, CHP, BDP/PKK’dan oluşan bölücülük kartelinin içine bizi sıkıştırmaya çalışıyorsa aklını kaybetmiş, vicdanını esir bırakmış ve zihnini hacir altına aldırmıştır.
…Olumsuz propagandaları içimize şırınga edenler Türk milletinin son kalesini dağıtmak ve yıkmak isteyen işbirlikçilerdir.
….Bizdenmiş görünüp altımızı oymak isteyen, sembollerimizi kullanıp, anılarımızı istismar eden, değerlerimizi diline dolayarak aramıza fitne sokmaya çalışanlar bunlardır, bunlara dikkat edin.
…Çok şükür ki aramızda buna tamah ve tevessül edecek hiç kimse yoktur”
Sayın Bahçeli kendisine/partisine ve yürüttüğü muhalefet biçimine yöneltilen “pasiflik“suçlamasına bu sözlerle ve alışılmadık bir üslupla çok sert bir şekilde cevap verdi.
“Milletimizin birliği/dirliği ve bekasına yönelik her şeye hayatımız pahasına karşı koyacağız ancak yıkım projesinin parçası, Türkiye’yi bölme oyunun figüranı olmayacağız.
….Okyanus ötesine tutunmadan mutlaka iktidar olacağız”
Bu sözleriyle de yapıcı muhalefete devam edeceklerini, kimseye biat etmeyeceklerini, bu nedenle “Türk Milleti Sensiz Asla!” diyerek Ülkücü İradenin gayretiyle millete dayanarak iktidar olacaklarını ifade etti.
Sayın Bahçeli sözleri ile “Başını kaldıran fitne sözleri ile neyi/kimi/nereyi kast etiğini”çok açık bir biçimde belirtmiştir.
Bu sözler, altı çizilerek bazılarına gösterilmesi gereken çok önemli ve dikkat çekici sözlerdir/tespitlerdir.
TÜRK- KÜRT KARDEŞLİĞİ ANCAK….
“Tüm taraflara söylemek isterim ki; Türkiye de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içerisinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır.
Şunu kabul ediyoruz ki binyıldan bu tarafa bir arada yaşayan ve geniş bir coğrafi bölgeye yayılmış olan kardeşlerimiz arasında mahalli şartlardan kaynaklı çeşitlilikler olabilecektir.
Bu durum sosyolojik ve kültürel değişimler sonucunda belirginlik kazanmıştır.
Fakat Kürt kökenli kardeşlerim ayrı etnik topluluk olmayıp Türk milli bünyesinin asıl ve temel unsurlarındandır.
Sözde Kürt sorunu kanlı emperyalistlerin tuzağı, bölücü terörün hain ve kanlı eylemlerini sakladığı ihanet kılıfıdır.
Bugün sözde Kürt sorunu etrafında buluşanlar önce tarih şuurundan sonra da milli vicdandan yoksundurlar.
Bu gerçeği anlamakta direnen emperyalizmin şu an ki uşakları; Kürt kimliği, anayasal statü, özerklik, federasyon, anadilde eğitim/savunma diye ortalığı velveleye vermektedirler.
AKP/CHP, emperyalist güdümlü kiralık kalemler, vicdanını devretmiş sözde aydınlar tarafından alkışlansın bu bizim gündemimizde değildir.
MHP, Kürt kökenli kardeşlerimizi sorun ve problem olarak gösterenlere asla müsamaha edemez.
Ne var ki Kürt kardeşim de üzerinde oynanan oyunu artık görmeli kendisi etrafında çevrilen dolapların farkına varmalı ve terör baronlarına izin vermemelidir.
Bugüne kadar siyasetten iş hayatına, ticaretten ziraata, spordan sanata hakkı yenen hakkı gasp edilen Kürt kökenli kardeşim olmuş mudur?
Şayet varsa onların sözcüsü olmaya, onların haklarını savunmaya her zaman hazırız.
Eğer yoksa bölücü taleplere ne zaman dur denilecek, PKK bölücü terörüne ne zaman karşı çıkılacaktır?
Kardeşlik hukukuna sahip çıkmalı, Türk milletinin eşit ve saygın bir ferdi olduğunu unutmamalıdır.
Kardeşlik duygusu tek taraflı götürülecek bir bağ değildir.”
Sayın Bahçelinin bu tarihi konuşmasının bence en önemli bölümü “Sözde Kürt meselesi” ile ilgili yukarıda özetle alıntıladığım sözleriydi.
Zira MHP, kamuoyuna bu konudaki görüşlerini, düşüncelerini ilk kez bu kadar kapsamlı ve net açıkladı.
Sayın Bahçeli’nin özellikle “Kürt kardeşlerim bölücü yıkıcı bin yıllık kardeşliği bozacak eylem/söylemlere artık karşı çıkmalıdır. Tek taraflı kardeşlik olmaz” sözleri son derece önemli bulduğumu ve katıldığımı söylemeliyim.(**)
En yetkili kişi olan Genel Başkan, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da MHP’nin bölücü hareketler karşısında güdeceği politikayı ve unsurlarını açıklamıştır.
Bununla da kalmamış “Milli Mutabakat” adıyla 9 esas ilke ilan etmiştir.
Bu sözlerden benim anladığım “Birlikte yaşama kararının tek taraflı verilemeyeceğini eğer birlikte yaşamak isteniyorsa bunun için Kürt kardeşlerimizin de harekete geçmesinin şart olduğunu ve bunun birlikte yaşamamızın ön şartı olduğudur.”
Sayın Bahçeli “sözde Kürt sorunu” konusunda “Ülkücü İradenin” düşüncesini/kararını ilk kez bu kadar açık/net bir şekilde dillendirmiştir.
Bence MHP 10. Büyük Kurultayının “birlikte yaşamanın karşılıklılık ilkesine dayandığı söylemi” çok önemli bir kilometre taşı ve bir milat olduğunun altını çizmeliyiz.
Bu anlayışın/politikanın uygulanmasını ve sonuçlarını yakın zamanda birlikte göreceğiz.
Bu sebeple de birlikte yaşamayı imkânsız hale getirecek olan söz/davranış ve eylemlerden kaçınmalı, kan davası yaratacak, kin/intikam duyguları doğuracak sokak çatışmalarına uzak durmalıyız.
Küresel fitnenin planının ülkücüleri fiziki çatışma ortamlarına sürüklemek olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Ülküdaşlarımızın, samimi ve iyi niyetli çevrelerin sokaklarda, mitinglerde, üniversitelerde yaratılmak istenen çatışmalardan uzak durmaları şarttır.
Samimi fakat şaşkınlık içindeki arkadaşlarımız tarafından “MHP meydanlara” söyleminin “her sorunun çözümü olarak” dillendirilmekten vazgeçilmelidir.
Meydanları savaş alanına çeviren emperyalistlerinin güttüğü malum mahfillerin düzenlediği sokak hareketlerine karşı ülküdaşlarımız birbirini ve samimi milliyetçi kardeşlerimizi uyarılmalıdır.
Tehdit ve tehlikeye dikkat çekilmeli teşkilat disiplinine mutlak suretle uyulmalıdır.
Küresel güçlerin Ülkücüleri kurultayda çatıştırma planı nasıl bozulduysa “sokak çatışmaları” hazırlamak planı da ülküdaşlarımız tarafından görülmeli ve bu yeni olmayan oyun da bozulmalıdır.
Bu herkesin samimiyet ve sabırla taşıması gereken manevi ve tarihi bir yükümlülüktür.
“Ülkücü İrade ve MHP Kurultayı” başlıklı yazılarıma Sayın Koray Aydın ve Sayın Musavat Dervişoğlu’nun konuşmalarının analizine dizinin dördüncü yazısı ile devem edeceğim.
Yeni yazımda buluşmak dileğiyle güzel günler için kalın sağlıkla.
Ne Mutlu Türk’üm diyene!
(*)http://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/2431/index.html