İnanmış hangi Türkçüye pranga işler? Kendimizi adadığımız davaya kesilen ceza ne kadar caydırıcı olabilir? İşte İstanbullu Türkçüler olarak dimdik duruyoruz karşınızda.
Ne katliama uğramış soydaşımızı bıraktık yarı yolda ne de dün ekmeğimizi bölüp paylaştığımız yoldaşlarımızı. Bir adım bile geri atmadık çünkü mahpus bile cennete dönüşürdü davamız uğrunda.
Kışın ayazı, yazın sıcağı nedir bilmedik, işi gücü bıraktık eylemlere koştuk. Polis bile engelleyemedi çevikten kuvvetiyle, haykırmasını bildik en cılız halimizle.
Ne yaş sınırı vardı aramızda ne kelle sayısının önemi, 7’den 70’e 4 -5 kişiyle bile geri durmadık, öncü olup yol açmaya çalıştık kardeşlerimize.
Sokaklar boş bırakılmaz eylem gerekir dedik, ya afiş astık ya barikatları aştık yinede haykırdık Türk’ün azatlığını. Ermeni’ye “Piç” dediysek iade-i itibarda bulunduk, Ermenici olanları onlardan ayrı tutmadık.
Türkiye’de herkesi Türk olarak görmedik, hâkim karşısında “pişmanız” demedik, soykırıma tepki koymayan piçtir diye sözümüzü yeniledik.
Türkçülüğü tekelleştirmedik, kendimizi öne çıkarmadık. Susmayanların sesine ses katmaya, durmayanların adımlarına eşlik etmeye, gerilemeyenlerin arkasında set olmaya çalıştık. Bu yüzden duruşma günlerin yalnız kalmadık.
Davamız görüldü, hükmümüz verildi; Ermeni’ye piç demenin cezası 3000 TL denildi. Söylemlerimizin eylemlerimizin arkasında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ama soruyoruz, Hocalı’da, Kerkük’te, Urumçi’de katledilen Türk’ün değeri ne kadar?
İstanbullu Türkçüler